Medyasız Çay Saati OLabiliyormuş
Son Avrupa Futbol Şampiyonası sayesinde, medyadaki bedavacılık ve avantacılığın hangi boyutlara ulaştığı iyice gözler önüne serildi. Bugüne kadar, başkalarına hesap sorarken kendi beleşçiliklerini görmeyen, ceplerinden tek kuruş çıkmadan gittikleri seyahatleri ‘marifetmiş gibi’ ballandıra ballandıra anlatan medya dut yemiş bülbüle döndü.
Hürriyet’ ten Cengiz Semercioğlu ‘’Polemik mi sponsorları caydırdı’’ başlıklı yazısında şunları yazıyor:
‘’Sponsorlar grup maçlarına çok sayıda gazeteciyi götürünce, "avanta-lavanta" tartışması çıkmıştı basında. Yarı final maçında Basel sokaklarında spor basını dışında tek bir gazeteciye rastlamadım.
Baktım Ülker’ ciler kendi yöneticileriyle baş başa gelmişler, "Bu kez gazetecileri getirmedik" dediler.
Belki de polemiği daha fazla körüklememek içindi...’’
Tabii, Ülker’ cilerin ’sarı ceketli’ ve ‘kırmızı entarili’ neşe kaynaklarından mahrum kalmalarına üzülmedik değil, ama ‘medyasız çay saati olabileceğinin’ farkına varmaları da çok iyi oldu.