Medya ve Sanatçı Çatışması
Tam da en çok birlikte çalışması gereken iki grupla ilgili olarak bu çatışma lafı da nerden çıktı diyebilirsiniz? Tabii ki burada sanatçı derken, yüksek sanatsal değerler taşıyan ürün ortaya koyan kesimden bahsediyorum. Diğer kesim zaten medya olmadan var olamaz/ yaşayamaz. Çatışmak bir yana hatta iyi geçinme gibi bir zorunlulukları bile vardır ki! gündemde olmaya devam etsinler ve reklamın kötüsü olmaz anlayışı ile göz önünde olmayı sürdürsünler. Hatta medya onlarla ilgilensin diye yapmadıkları kalmaz. Sonuç olarak onların çatışma lüksleri yoktur.
Peki çatışanlar kimlerdir? Sanatsal kaygılar taşıyarak iş yapan, ürün ortaya koyanların bu tür ilişkilerde yeri yoktur. Onlar sadece işlerini yaparlar ve toplumda var olmak, kalıcı olmak için hep daha iyinin peşinde koşarlar. Kendilerini her geçen gün yeniler ve geliştirirler. Onların medya ile çıkar ilişkileri olmadıklarından günü gelince de en acımasız şekilde eleştirip medya ya karşı durmayı da bilirler. Medya ile sanatçı sıfatını hak ederek taşıyan kişiler arasında çatışma daima vardır/var olacaktır.
Çünkü gerçek sanatçılar, toplumun kandırılmasını asla kabullenemezler. Medya aracılığı ile toplumdaki bireylerin yanlış yönlendirilmesine sessiz kalamazlar. Hele hele istismar durumlarına hiç tahammülleri yoktur. Medya organlarına haber kaynağı oluşturan sözde sanatçılar ve yaptıkları işler bu çatışmanın temel kaynağı durumundadır. Son yıllarda televizyonlarda gösterilen çocukların yer aldığı şarkı yarışmaları bunlara en güzel örnektir. Çok küçük yaşlarda çocukların katıldığı bu yarışmalar, geç saatlere kadar sürmekte ve çocuklar birtakım ticari menfaatlere araç olmaktadır. Çocuklar yaşı gereği içinde bulundukları psikoloji ile ilgisiz şarkılar söylemekte, teknik olarak kendilerinde bulunmayan sesleri çıkarmaya çalışmakta ve yaşlarına uygun düşmeyen kostümler giyebilmektedirler. Tabii ki bu durumdan çocuklar değil, onları reyting uğruna bunları yapmaya yönlendirenler sorumludur. Bu geç saatlere kadar süren programlarda jüri adıyla bazı şarkıcılar yer almakta ve zaman zaman çocukların hiçte tanık olmaması gereken sohbetler/önceden planlanmış sahte kavgalar çıkarılmaktadır.
Oysa bir düşünelim bakalım! Bu yaşlardaki çocukların kafalarında neler vardır? Hayal dünyalarında neler gezinmektedir? Okullarda öğretmenler çocuklara “erken yatmanız gerekli” diye öğütler vermiyor mu? Bu çocuklar hala televizyonda çizgi filim izlemiyorlar mı? Masallar dinleyip, çocuk şarkıları söylemiyorlar mı? Peki şimdi bu nedir? Ya bu programları yapanlar, bu programları sunanlar, buralarda jüri diye oturup reyting uğruna sahte ortamlar yaratanlar!.. Bunlara gerçekten sanatçı diyebilir miyiz?
Evet tabii ki diyemeyiz. İşte medya ve sanatçı çatışması tam da bu noktada başlamaktadır. Sanatçı duyarlılığı taşıyan gerçek sanatçılar, bu tür bozulmalara sessiz kalamazlar. Kimi televizyon programlarına çıkıp açıkça bu durumu eleştirir, kimi yazılar yazar, kimi ortamın kirliliğinden kurtulmak için kaçıp inzivaya çekilir ki, yıllarca kimse onu ortalarda göremez. Kimi de doğru bildiğini yapmaya devam ederek mücadele yolunu seçer ve oldukça zor bir yoldur (günümüzde artık medya ile mücadele gerçekten zorlaşmıştır). Gerçek sanatçı nitelikli ile niteliksizi/doğru ile yanlışı/estetik olan ve kaba olanı ayırt edebilen ve bununla mücadele edendir. Diğerlerine sanatçı dersek ki! medya hala bu hatalara düşüyor, gerçek sanatçılara haksızlık yapmış oluruz.