Medineli Yahudilerin Taktiği Ve…
Lafı uzatmıyorum,
PKK çekiliyor,
Silahlar gömülüyor,
Artık silahlar değil insanlar konuşuyor, yani,
Ebedi sulhun en ciddi sürecini yaşıyoruz.
Artık çocuklarımız ölmeyecek,
Artık annelerimiz ağlamayacak.
Ve kimse “ne karşılığında” çamuruyla bu kardeşliği kirletemeyecek.
Ancak,
Bu süreç öyle entrikalarla kesintiye uğratılmak isteniyor ki akıllara ziyan.
Kılıçdaroğlu'nun hiçbir şey yapmayıp hakareti tek seçenek kabul etmesi, Bahçeli'nin ahlaki olarak yokuş aşağı fitesi boşa alması süreci sabote etmeye yönelik adılardır.
Ama kimilerinin adımları var ki öyle sinsi, öyle derin, öyle ince ki çok dikkat etmedikçe anlaşılmıyor.
Toplum psikolojisi alanında iyi eğitilenler kitleleri çok iyi manipüle edebilirler. Mesela toplumsal bir olayda hangi yöntemi kullanılarak (kara propaganda, dezenformasyon) hedefteki olayı sabote edebileceklerini biliyorlar. Tabi, başarılı olup olmamaları ayrı bir mevzu.
Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın 'zehir içerim' sözünden sonra ülkenin sulh ve kardeşliğe yol aldığını anlayan 'birileri' bunun önüne geçmek için her yönteme başvurdu ve başvuruyor. Bu yöntem ve entrikaların bir kısmı tanıdık olsa da bazıları çok sinsi. İşte o sinsi ve de tanıdık olmadığımız yöntemlerden bir tanesine daha Emre Uslu başvurdu. Çünkü Emre Uslu sürece ve dolayısıyla R. Tayyip Erdoğan'a kast ederek olmadık taktikler deniyor.
Emre Uslu “barış olmaz” dedi, tutmadı, “PKK kışı atlatmak için yapıyor” dedi o da tutmadı. Bu sefer “birileri başbakanı kandırıyor” deyip aklınca başbakanı yakın çalışma arkadaşlarıyla (ben onlardan biri değilim) karşı karşıya getireceğini sandı o da tutmayınca bu sefer bambaşka bir yola başvurdu, çok tanıdık olmayan yola:
Şüphe uyandırarak güven sarsmak.
Bunu da Makyavelli'e rahmet okutacak yöntemle yapıyor.
Emre Uslu'nun başvurduğu bu yöntem* Peygamber (sav) döneminde Medineli Yahudilerin Nebi as. a inen ayetlerin etkisini kıramayınca başvurdukları çok ince ve hassas bir yöntemdir. Emre Uslu’nun denemeye çalıştığı bu yöntem Medineli Yahudilerin inananların imanına şüphe katarak Rasulullah'ın (sav) yanından koparmaya çalıştıkları yöntemin aynısı.
Hükümetin başlattığı barış sürecini kundaklamaktan geri durmayan Emre Uslu Kur'an'ın (Al-i İmran/73) ihbar ettiği Yahudilerin birbirine söyledikleri "günün başlangıcında iman edin, sonunda da inkâr edin" sinsi taktiğini uyguluyor. Nasıl mı?
Bakalım:
"Newroz’dan bu yana özellikle Güneydoğu sokaklarında zafer duygusu hâkim" diyor Emre Uslu. Külliyen yalan, bölgeye zafer değil, gelinen noktanın sağladığı kardeşlik ve sulh duyguları hâkim. Son 3 ayda bölgede 9 il, 17 ilçe gezdim, hiç kimse zafer elde ettik demiyor, kahir ekseriyet "sağduyu hâkim oldu, çocuklarımız ölmüyor, ebedi barışa ve kardeşliğe yürüyoruz" diyor.
Peki, böyle olduğunu Emre Uslu bilmiyor mu?
Pekala biliyor,
O halde?..
Dedim ya,
Bu süreci itibarsız kılmanın bir yöntemi olarak önce bu süreci destekleyip sonra "bakın işte, şu şu olumsuzluklar oldu artık destek vermemiz doğru değil, vebaldir" demeye getiriyor Uslu.
Yani Kur'an'da yer alan Yahudilerin birbirlerine söylediği "Şu Müslümanlara indirilen kitaba günün başlangıcında (zahiren) iman edin, sonunda da inkâr edin, olur ki onlar da şüpheye düşüp dinlerinden dönerler." (Suat Yıldırım'ın Al-i İmran/72-73 Mealinden) ayetinde olduğu gibi süreci doğru bulup destekleyenleri manipüle etmeye çalışıyor Emre Uslu.
Nasıl mı anladık bu hinliği?
Emre Uslu da 'günün başlangıcında' (27 Mart 2013) şöyle demişti:
"Nihayet Abdullah Öcalan PKK’ya çağrı yaparak üyelerini sınır dışına çekmesini istedi ve aklın yolu bulundu. Bu aşamadan sonra müzakere sürecini desteklemek gerekiyor ve bunu yapacağım."
İyi güzel, ama Uslu bunu dedikten 20 gün sonra, yani günün sonunda: "Hükümet medyası bize her gün yeni yalanlar uydurarak, barış geldi geliyor, PKK silah bıraktı bırakıyor, üç aydır kimse ölmedi, diye masallar anlatıyor. Ancak Güneydoğu’da gerçekler böyle değil. Son üç ayda PKK’ya katılım almış başını gidiyor.
PKK köylerde serbestçe propaganda yapıp “bu süreci silahımızın zoruyla sağladık, çocuklarınızı bize verin, demokratik özerkliği kuracağız, özerklik kurulunca PKK öz savunma gücü olarak gelecek” diye eleman topluyor."
Şimdi bu satırlara bakıldığında Emre Uslu'nun neye hizmet ettiğini anlayabildik mi?
Anılmadıysak şu cümleyle anlaşılır hale getirelim:
Emregiller, Newrozdan hemen sonra oluşan barış ve kardeşlik havasından ürktüler. Halkın kahir ekseriyetinin sürece destek verdiğini görüp bu sulh sürecinin halk nezdindeki itibarını zedelemek için harekete geçtiler.
Ne yaparak?
"Günün başlangıcında sürece inanıyor görünüp, sonunda da süreci baltalayarak halkın kafasında soru işaretleri bırakarak."
"...Bu aşamadan sonra müzakere sürecini desteklemek gerekiyor ve bunu yapacağım" diyen Emre Uslu,
20 gün içinde, PKK'nin çekilmeye başladığı günlerde, akiller heyetinin çalışmalara başladığı ve hem de sürece desteğin arttığı bir dönemde: "Hükümet medyası bize her gün yeni yalanlar uydurarak, barış geldi geliyor, PKK silah bıraktı bırakıyor, üç aydır kimse ölmedi, diye masallar anlatıyor. Ancak Güneydoğu’da gerçekler böyle değil. Son üç ayda PKK’ya katılım almış başını gidiyor" diyor.
PKK'ya katılım..?
Hangi katılım? PKK nerede? Kim almış başını gidip PKK'ya katılıyor?
Her şey bir tarafa aylardır kimse ölmüyor, bu da mı yalan?
D. Bahçeli "derhal süreci durdurun" diyor, peki, E. Uslu farklı bir şey mi söylüyor?
Ve
"Kürt sorununun kaynağı Kürt milliyetçiliği yükselişte, onun taşıyıcısı PKK’da güçleniyorsa buradan bir barış çıkar mı? Ben bilmem, ustam bilir..." diyor Emre Uslu.
İşte Kur’an’ın bahsettiği Yahudilerin aralarında anlaşarak “bizden bazıları gidip peygambere iman etsin. Sonra bazı ayetler gelince de ‘böyle ayet mi olur, bu nasıl ayet, böyle söz/lerin Allah tarafından indirildiğine inanmamızı beklemeyin’ deyin ve böylece peygambere iman edenleri kuşkuya düşürüp onların da imanlarından caymalarına sebep olalım” dedikleri durum ile Emre Uslu’nun yaptığı aynı yöntemdir.
Önce inan, sürecin doğru olduğunu kabul ediyormuş gibi görün, sonra yok, sürece inanıyordum, ama artık inanmıyorum deyip yalanlar uydurarak çekil…
E. Uslu “Öcalan’ın Nevruz açıklamasıyla “bu aşamadan sonra süreci desteklemek gerekiyor” dedikten sonra süreç essah sulha doğru gidince “Kürtler zafer kazandık diyorlar… PKK’ya katılım almış başını gidiyor…” diyerek süreci destekleyen asil Anadolu halkını kandırabileceğini zannediyor.
Aziz halk ebedi barış ve kardeşlik türküsünü tüttürdü bir kere, durdurabilene askolsun.
Vallaha akıllandık,
sizler de artık taktikleriniz buna göre revize edin.
Twitter: @ahmetay_
-----
* Vereceğim örneği iman boyutunda değil, taktik boyutunda ele anlıyorum. Yoksa kimsenin iman ve iffetine laf söylemek haddimiz değil.