Medeniyet – Çağdaşlık – Uygarlık
Bu üç kelimenin toplumda içerdiği anlam ve manalarının birbirinin aşağı yukarı aynı olmasına rağmen birilerinin çıkıp toplumu ayrıştırmaya tabi tutarak kendilerince oluşturdukları bu üç kelime üzerinde kavram kargaşası yaratılarak maalesef toplum ayrışıtırılıp, yabancılaştırılarak birbirinden uzaklaştırılıp kutuplaştırılmıştır.
Ben bu ayrışıp kutuplaşmanın giderilmesi ve bir daha hiç olmaması için bu üç kelimenin anlam ve manasını kendi bildiklerim ölçüsünde yeniden değerlendirmeye tabi tutup zihinlerde ayrışmış olan toplumu yeniden birleştirip kaynaştırmak için bu üç kelimenin anlam ve manasını sizlere yeniden açıklayıp toplumu bilgilendirmek istedim. İnşallah bu yönde olumlu bir iş yapar, zihinlerdeki küskün olan toplumun fertlerini birbiriyle barıştırmış olurum.
Medeniyet; Medenileşme, ilerleyip aşama kaydetmektir.
Medeni; şehirlileşmiş insanın medeniyete uyum sağlayıp yaşamasıdır. Yaşarken sürekli ilerleme kaydetmesidir. Yani, toplum hayatına uyum sağlayıp hak, hukuk çerçevesinde yaşayan ve yaşadığı zaman içinde elde edilmiş her şeyden yararlanıp ilerleyip aşama kaydetmek için, ister ikili münasebetlerde, isterse toplum içindeki sosyal hayattaki diğer münasebet ve gelişmeleri kaydetmede olsun, insanın sürekli incelip, zarafete bürünerek şehirlileşip, herkesten bir adım önde gidip, zamanının tüm kazanımlarından yararlanmayı bilme halidir. Olgunlaşıp gerçek anlam ve manada insan olmaktır. İnsan hak ve hukukunu koruyup yaşatıp savunmaktır. Öncülük etmektir. Öncülük ederken de hak ve hukuk adına, Hakk’a yakın olmaktır.
Medeniyet içinde medenileşmiş insan; Herkesi hak adına, kendi gibi bir bilip, bir görür. Bu anlamda, yaşayıp var olduğu toplumda doğruluktan, dürüstlükten, adalettten sapmadan yaşar. Herkesi kendi gibi, toplumun değerli bir bireyi olarak görüp bilip, hakkına hukukuna riyaet eder. Herkese hak karşısında eşit mesafede durur. İmkanlar ölçüsünde herkesle yardımlaşır. Yardımlaşamada öncülük eder. Kabris ve kibirden uzak bir hayat yaşar. Yaşarkende yaşadığı hayatı güzelleştirip, paylaşıp büyütmeyi bilir.
Dolayısıyla medeniyet; Yaşadığımız zamana uyum sağlayıp, merhale kaydetmektir. Başka bir ifadeylede uygar olup, çağ atlamaktır.
Demek ki, medeniyet, çağdaşlık ve uygarlık; Kendimiz ve toplum yararına olabilecek her işi yapıp etme de içinde yaşadığımız toplumda üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımızı bu biliç içerisinde yapıp yerine getirmeyi bilmektir. Görev ve sorumluluklarımızı yapıp, yerine getirirken, içinde yaşayıp var olduğumuz toplumda başkalarının da bize hizmet edip yaşayıp var olduklarını unutmadan yaşamak; medeni, çağdaş ve uygar olmak demektir.
Demek ki bu üç kelimenin anlam ve manası; Toplum yararına yapılan hiçbir işin hiçbir zaman angarya olmayıp, her işin mutlaka birilerinin işine yaradığı ve mutlaka bir değerinin olduğu bilinciyle yaşayıp, çalışıp üretmektir. Yine bu bağlamda işlerimizi yapıp edip yerine getirirken, birilerinin başımızda durup sürekli bizi kontrol etmelerine gerek duymadan yaşayıp, yaşatmayı bilmektir.
Medeniyet, çağdaşlık ve uygarlık; Özgür olan akli irademizle okuyup öğrenip, benliğimizde oluşturup gelişitreceğimiz farkındalık duygusuyla oluşacak olan vicdanımızla ahlaklı olup, insani değerler ölçüsünde güzel yaşayıp, yaşatmanın adıdır.
Bunun için, içinde yaşadığımız toplumdaki herkesin kişilik hak, hukukunun korunup daha özgür ve ileri bir seviyede yaşam elde edebilmeleri için, çalışıp çabalayıp gayret göztererek hep birlikte koca bir hayatı paylaşıp yaşamaktır. İnsanlığımız ve geleceğimiz adına elden geldiğince, herkesin varlığına ve yaşam tarzına karışıp müdehale etmeden, birbirimize katlanıp sabretmeyi, tahammmül edip birlikte yaşamayı, sevmesek de saygı göstermeyi bilmektir, uygar olup, çağdaş yaşayıp, medeni olmak.
Medeni; medenileşme, ilerleyip aşama kaydedip, insanca yaşayıp şehirlileşme.
Çağdaş; aynı zaman dilimi içinde yaşayan insanlar.
Çağdaşlık; Çağa uyum sağlayan, uyumsallaşmış, yaşadığı zaman yada çağda merhale kaydedip önde giden kişiı. Ya da yaşadığı çağda akranlarına göre dünya nimet ve hikmetlerinden en çok yararlanıp, önde olup, önde gideni.
Uygar; yaşadığı zamana uyum sağlayan.
Uygarlık; tarih içerisinde kazanılıp elde edilmış tüm maddi ve manevi değerlerin çıtasının yükseltilmesi ve diğer zamanlara göre onlardan en iyi derece yararlanmayı becerenlerin merhale kaydetmesidir.
Birbirini seven insanların kural ve yasalara saygı gösterip, Hak’tan korkup kul hakkına değer verip birlikte yaşamalarının adıdır, uygarlık.
Bu çerçevede Allah, insanı yaratır, yaşatır. Yaşattıklarına da bilmediklerini öğretir. Bilmediklerini öğrenenler insanca yaşayıp varlıklarını Hak adına, Hakka’ yakın varlıklar olarak sürdürmeleri için her birini dünya denilen mekânda birbirinden farklı şekil ve biçimlerde halden hale sokup erginleşip olgunlaşmalarını sağlamak için her bir varlığı önce kendi içindeki varlıkla mücadeleye tabii tutar onu terbiye eder. Daha sonra da terbiye edilmiş varlıklarla diğer varlıkları birbiriyle hayat mücadelesi içerisinde terbiye edip kemal noktasında erginleşip olgunlaşmalarını sağlar.
Erginleşip olgunlaşan insan sürekli daha güzel bir yaşam için içinde yaşayıp var olduğu dünyayı mamur edip güzelleştireceğinden dünya ile birlikte sürekli kendi de ilerleyip olgunlaşır.
Demek ki, medeniyet ilerleyip olgunlaşmak, ilerleyen zamana uyum sağlayıp medenileşip, modernleşmek, sürekli yenilenmektir. Yenileşmiş için sürekli zamana ihtiyaç vardır. Çünkü medeniyet durduk yer de oluşmaz. Tarih durduk yerde yeniden yazılmaz.
Medeniyet, insanlık tarihi boyunca elde edilen değerlerin tümüdür. Nesiller boyu üst üstte konulup içselleştirilerek toplu yaşanılan hayat tarzıdır. Zamanın ruhuna uygun ileri yaşam biçimidir. Hak, hukuk ve adalete uygun yaşanılan en ince şehir hayatıdır.
Medeniyet, tarih içerisinde kültürel olarak evrimleşip olgunlaşan insanlığın doğrulukta, dürüstlükte, iyilikte, güzellikte, hakta, hukukta, adalette birbiriyle yarıştığı yaşam biçimidir.
Medeniyet, uzlaşıp anlayıp anlaşmada, helalinden kazanıp yardımlaşıp paylaşmada insanların birbirine örnek olduğu hayat tarzıdır.
Sevecenlikte, hoşgörüde, muhabbette, nezakette, zarafette, incelikte, kibarlıkta aynı toplumda yaşayan insanların bu güzellikleri birbirine gösterip yaşadıkları toleranslı yaşam biçimidir medeniyet.
Kişi hak, hukukunun korunup, özgürlüğünün sağlanmasında, insan onurunun yüceltilip yaşatılmasında öncülük ettiği yaşam biçimidir medeniyet.
Medeniyet; öğretim de, eğitim de, ahlaklı yaşamda, örfte, adette, gelenekte, görenekte, hakta, hukukta, adalette, din de, düşünce de, vicdan da, felsefe de, estetik hayatta, sanatta kültürel yaşamda kendini hissettirip gösteren
kısacası içinde yaşanılan toplumun tüm katmanlarında tüm maddi ve manevi değerler zincirinin yaşanılan toplum içinde oluşturulup canlı tutularak niteliklerinin korunup yaşatılmasında rol oynadığı, sürekli kazanılıp elde edilen tüm bu değerlerin dünya ölçeğinde oluşturulup sürekli değerinin artırıldığı ve dünyanın mamur edilip güzelleştirilerek insanca yaşamın ortak adıdır medeniyet.
Medeniyet denilen uygarlık ya da çağdaşlık, kısacası insanlığın bu güne kadar elde ettiği her türlü gelişmişlikten aklen ve fikren nasiplenip, yararlanılan bir toplu yaşam biçimidir.
Medeniyet denilen uygarlık ya da çağdaşlık; Aynı zaman ve mekânda yaşayan insanın birbirini görmezden gelip tek başına insanlığını unutup yaşaması değil, yaratılıştan birbirine benzer olan insanın birbirine uyum sağlayıp ortak yaşamasıdır.
Kısacası medeniyet; Aynı zaman dilimi içinde aynı dünyada, aynı mekânda yaşayan insanların birbirlerini fark etmeleridir, fark edip birlikte yaşamalarıdır.
Birbirine güveni olmayan toplumlar sevgisiz toplumlardır.
Sevgisiz toplumlarda ne medeniyet, ne çağdaşlık, ne de uygarlık oluşur.
11.04.2014
Cahit KARAÇ