content
20 Kas

Maya’ların Göz Problemi ya da ‘Tek Kanatla Kuş Uçmaz.’

Bir insan düşünün; sağlam sağlıklı bir insan... Vücut geliştirmeye niyetlenmiş, niyetlenmiş ama üşengeçlikten midir bilinmez; "sadece sağ kolumu geliştirsem bana yeter." diye düşünmekte... Belli bir sürenin sonunda iyice gelişmiş bir sağ kol yanında normal kalmış bir sol kol mu görürüz, yoksa sol kol biraz daha zayıflamış mıdır?

Kişinin herhangi bir özrü yoksa, eli kolu bedeni sağlamsa... her yanını eşit oranda geliştirmesi sağlıklı ve mantıklı olandır. "Bu kadar basit şeyi herkes bilir, ne diye zevzeklik edersin!" mi diyorsunuz... Alın size sağlıksız gelişimli bir insan müsveddesi... hatta insan toplumu... tabii az sonra!!!

Görmeyi, gördüğümüz şeyi belirleyen kıstaslardan biri de görenin durduğu yerdir. "Bakış açısı" deyip geçebiliriz buna. Yere sırtüstü yatıp geleni geçeni gözlemekle oturduğumuz yerden bakmak arasında fark vardır. Görenin boyu bile görülen şeyin niteliğini değiştirir. Bu sebeple çocuklar kedi köpekten korkar. 3 4 yaşındaki bir çocuk için köpek bizim için fil ya da gergedan gibi bir şeydir. Muhtemelen... boynu tasmalı bile olsa; etrafımızda bağıran çağıran filler gergedanlar dolaşsa biz dahi korkardık çocuklar gibi.

Göz kusurları var bir de... miyop, hipermetrop gibi... uzağı görememe yakını görememe durumları... "İnsan küçük kainat; kainat büyük insan" denkleminden yola çıkarsak... devlet ve toplumlar dahi insan irisidir ve dahi kainat yavrusu... insanî özellikler taşırlar. İnsanın özünün ruh olduğunu düşündüğümüzde ve patronluğu ruha verdiğimizde ... bedeni kusurlarımızın ardında ruhsal sorunlar takıntılar vardır.

Yakını görememe ya da uzağı görememe... geçmişe takılıp kalma ile geleceğe çok fazla odaklanma demektir bir bakıma. Geçmişiyle sorunu olanlar bugünü ile çevresi ile sorunu olanlar ya da kafayı gelecek ile bozanlar yakını göremezler. Geçmişten gelen travmalar bugünü etkiler, gelecekte tekrarlanma korkusu ise sarar dört bir yanı...

Bir toplum düşünün... uzak ya da yakın bir geçmişte toplumsal bir travma yaşamış... bu travmanın tekrarlanmasından ödü kopuyor... hayatının tek gayesi... geçmişin/geçmişinin gelecekte/geleceğinde karşısına çıkmaması... sürekli geçmişi irdeler inceler... oradan belli doneler elde eder... sonra da geçmişte olanın gelecekte ne zaman olacağını kestirmeye çalışır. Döngüler keşfedilir bu şekilde... ayın hareketleri... yıldız konumları, kadınların aybaşı halleri, mevsimler, aylar, gün ve gece...

"Geleceğin" geleceği zamanı bilirseniz ne olur?

Bir büyük "adam"ın dediği gibi... ilk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ... zil takıp oynar... son çağ ise... kafayı yer. İnsana uyarlarsak; ölüm tarihimizi bilsek; ömrümüzün bir kısmı zil takıp oynama ile geçer... belli bir süreden sonra ise... insanoğlu kafayı yer... toplumlarda da aşağı yukarı aynı şey geçerlidir... ama aşağı yukarı aynı şey... realite de "kazın ayağı" farklı olabilir!

Mayalar; belli ki travmatik bir şeyler yaşamışlardı... toplumsal hafıza sürekli geçmişin acılarını tazeleyip duruyordu... rahipler/falcılar/yıldız gözcüleri... gözlerini uzaklara dikmişlerdi... çok ama çok uzaklara!!!

Döngü üzerine döngü eklediler... çevrim üzerine çevrim yaptılar... ve "olası" tarihi hesapladılar... kıyametin ya da bir çağın kapanışının... o kadar uzaklara dikmişlerdi ki gözlerini... uzaklara... kıyamete... ölüme... burunlarının dibine kadar gelen İspanyolları görmediler/göremediler bile... binlercesi, yüz binlercesi belki milyonlarcası öldürüldü... toprakları yağmalandı... mayalar ise... öldüler... öldüler... öldüler...

Uzağı gören gözleri... yıldızları... gökleri araştıran gözleri... burunlarının ucunu görmekten acizdi... gözlerini o kadar uzaklara dikmişlerdi ki... yakını normal şekilde bile göremez olmuşlardı... bulanık görüyorlardı... gördüklerini anlamakta ve anlamlandırmakta acizdiler...

Mecazen; vakt-i zamanında sağlam bir dayak yemişlerdi... yedikleri dayağın acısı ezikliği öfkesi çaresizliği ile hemen bir spor salonuna koşmuşlardı... diyelim ki; ellerini o kadar güçlendirmişlerdi ki... duvarı deviriyorlardı bir yumrukta... ama ayakları pek çelimsizdi ya da tam tersi...

Erzurumlu ile Şeytan ortak olmuşlar... ( belki de her yörede değişik il ve ilçe adları ile benzer hikaye anlatılır.) Pancar ekmişler... Erzurumlu demiş ki; " Toprağın altı benim üstü senin" şeytan kabul etmiş ( Âdemoğluna da toprağın altı yakışırmış...mış... mış) ... hasat zamanı Erzurumlu "malı götürmüş" şeytana bir şey yok. Ertesi yıl "buğday ekelim" demiş Erzurumlu... şeytan; " ama bu sefer toprağın altı benim!!!" demiş. Hasat zamanı Erzurumlu "malı götürmüş" haliyle... sinirlenmiş şeytan... ambarda atışmaya başlamışlar... ortalıkta da biri uzun biri kısa iki sopa... " seç birini" demiş Erzurumlu. Şeytan uzun sopayı seçmiş öfkeyle... sopa uzun, ambar dar... şeytan sopayı çevirene kadar... Erzurumlu " dar alanda kısa paslaşmalar..." çıkmışlar dışarıya... şeytan yine şeytanlık peşinde... değişmişler sopaları... avluda Erzurumlu'nun elinde uzun sopa şeytanın elinde kısa sopa...

Uzakdoğu sporlarında "kata çizmek" denilen bir şey vardır. Sporcu karşısında rakibi olmadan seri şekilde onlarca yüzlerce figürü peş peşe tekrarlar... sağa, sola ve yanlara... dört yönüne de döner... sağ kolu ile sol kolunu, sağ ayağı ile sol ayağını eşit derecede güçlendirir. Saldırının hangi yönden geleceği belli olmaz. Rakibinize " soldan soldan gel bana!!!" deme lüksünüz yoktur.

Sulandırıldıkça kepaze olan "an" kavramı aslında ilk nokta ile son noktayı bulunulan noktadan görebilmektir. Başlangıç noktası ile bitiş noktasını bir edebilmektir. İlk noktaya kafayı takanlar da son nokta ile kafayı bozanlar da... bugün denilen "İspanyol" tarafından yenilmeye... parça pinçik edilmeye... mahkumdur.

Not: 1929 Büyük Buhranında ekonomik krizden çıkmak için önerdiklerine karşı çıkan ve " yaptıkların kısa vadede iyi olabilir ama uzun vadede ne olacak?" diyenlere J.M. Keynes'in cevabı: " in the long run we are all dead!" olmuş. ( Uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız.)

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank