Mavi Bakışlım
Sen, yüreğimin acısı gözümün yaşı, yitirilmişlerin en kıymetlisisin. Uzun mavi bakışın nasıl da nazlı, nasıl da mahzun. Öksüz kalışından mıdır sessiz akışın? Ey güzeller güzeli, yeşillikler koynunda kıvrım kıvrım kıvranan hasretim. Meğer ne çok özlemişim seni ve gönlünde saklanan beş yüz kırk dokuz yılımı. Oysa şimdi yaban ellerdesin, sana bakan gözler seni göremez ki, anlayamaz onlar seni. Bağrını yararak geçen nehir gemilerinde dalgalanan hilalsiz bayraklar nasıl da çaresiz kılıyor seni.
“Akmam!” dedin, “Kenarımı yıkmam.” dedin. Şanı büyük Osman Paşayla feryat ettin Plevne’den. Yedi kapısıyla sarıldı Vidin sana. Selahattin türbesinde dilek dileyen sevdalıların sırrına erdin. Oysa şimdi onların kabirlerine bekçisin. Yıkılmış minarelerin, susmuş ezanların olsa da, her bir yanında çan kuleleri yükselse de, sen yine türkünü söyle, sana can verenler, kanını suyuna katanlar, koynunda uyuyanlar duyar seni.
Batılı kardeşiydin, Aras’ ın, Kür’ün, Çoruh’ un, Fırat’ ın, Dicle’ nin ayırdılar sizi. Boynunu bükme mavi bakışlım. Akmasın gönlünden keder, bil ki yine gönlümüzde senin sevgin, senin hasretin var.
Hatırlıyor musun? Silistre’ de bir akşam vakti kavuştuk seninle, koşarak vardım yanına, suyunu avuçlayıp sürmüştüm yüzüme, yudum yudum içmiştim seni. Hasretinden gözyaşım karışmıştı dingin akan suyuna. Selam getirmiştim sana hasret olanlardan. Sen de yakamozu sergilemiştin bana gün batımının en güzel halinde, güneşin kızıllığını ıslatmıştın ufkunda. Bir geminin çığlığı uyandırmıştı sarmaş dolaş olan ruhumuzu, ben ağlamıştım sana kavuşunca, sen de dalganla ayaklarıma dokunmuştun en yürekli halinle. Ah ne güzel bir kavuşmaydı o an, yüzlerce yılın özlemi nasıl da doldurmuş meğer yüreğimizi. Balıkçılar vardı kıyında, atmışlardı oltalarını bereketine, bir de kırık sandal savrulup duruyordu sesiz kalan kenarında. Oy mavi bakışlım! inci gibi dizilen yakamoz ne de çok yakışıyordu gerdanına.
Karaorman dan koşarak gelen mavim, süzülüp aksanda bir çok yaban ellerde, yine kavuşmuyor muyuz seninle Karadeniz de? Zonguldak‘ da, Sinop’ ta, Trabzon’ da ya da en son köşedeki Sarp köyünün sahilinde… Dalgalanmıyor mu senden gelen bir damla? Hasret gidermiyor mu mavi bakışların bakıp al bayrağına?
Ey tükenmeyen özlemim. Mavi bakışlı Tuna’ m elbet seni bırakıp gitmek zor geldi bana, sana veda etmeyeceğim. Yakında yine sana kavuşacağım. Kardeşlerinin yürek dolusu selamını yine sana getireceğim.