Mavera’dır! Aklımı Alan:?
Sessizliğin ötesi görebilmek tadında çıkılan her yolun sonunda, çığlıklar destur çeker, ses olmak adına! Bir umuttur; gözleri arkada kalanların, sözlerinden akıp yeni pencereler açmak.Akla ve hayale sığmayan kelime savaşlarının, çağa izole edilmiş hayasızlığını bir tokatta yere sermek için, yola koyulmuş edebiyat neferlerinin, yüzünü kara çıkarmadan dizmek gerek namluya cümleleri. Yazmak gerek hakikatin perde arkasında kalan, haysiyetine sığınan hassasiyetini.
Yeniye eski edebi tasarımların yokuş yukarı hürriyetini yeniden nakletmek ve aşkı muhabbet ettirmek, gönül erlerinin doğuşu olacaktır, bir kalemde.
Bir İnkılap’tır yaşamak, kalemin ince ucundan dökülen nağmelerin ziyafetinde.
Bazen şiir, bazen dua, bazen manzumlaşıp ağlamaktır kağıt üzerine.
Edebi düşleri; gözyaşı sağanaklarında silip, tüketmeden seller vari coşmaktır, yürek vadilerinin çukurlaşmışlıkların da.
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni” FUZULİ
Sevgiliye müptela olmak, sevgiliyle yanmak yakılmak, görünmeyenin ötelerinde ki sessizlik değil miydi? Zaten.
Baştan ayağa yareyim.
Ben bir deli dîvâneyim,
Akıl da yâr olmaz bana.
Kimseler bilmez halimi.
Seçemem soldan sağımı,
Garet-ü âr olmaz bana.” Yunus'ca sınır tanımayan aşkı, yareyle dosta ulaşırım kaidesiyle seyyahlaşan bir anlayıştır, Maverada ki Umman-i Edebiyat.
Gel sen dahi söyle böyle bir söz'” Şeyh Galib'in ellerinde söz fırtınaları estirip, çağlar açıp, çağlar kapayan akli bir tasavvuf anlayışıyla, tarihe damgası mühredendir.
Gelgitlerin yaşandığı bir zamanda, gelmeleri bitmeyen yarı çıplak aşkların hükümranlığına son verecek bir anlayıştır, onlardan bize uzayan. Bir nebze de olsa güzafı bir anlayıştan koparıp, kalemin gerçek nefesiyle soluklanmamıza vesile olan.
Bir bakışta vatan aşkı için çırpınan, uykusuzluğun huysuzluğuyla çekip silahı cümle ateşleyen, Mavera’lı manevralar yapan eller de azaldı, sanılıp da çoğalan.
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.” Akifleşip, aklı ahvalleştiren bir mana siperidir, edebiyat onun elinde.
Ve birçokların adını hatırlayıp da, anımsamayıp da yazamadığımız bir çok edebiyat eridir, gönül evlerimizi şereflendiren. Onların varlığı öte zamanlardan bizlere hizmettir, ellerinin izi bedenimizde ki gaflete nimettir. Varlıklarında ki ehemmiyeti bilmek ve anlamak kalbimizde ki ağrıların dinmesine çaredir, çaresizlik perdesiyle kapanan bu soluk yüzlü zamanın merhemidir, okkalarından damlayan her mürekkep lekesi. Lekesizlik hassasiyetiyle utanarak bir çağı yerinden oynatıp, yerine dizen bir kale misali sur olandır, kitap aralarına.
Bir tufandır; alamet olup kasıp kavuran harfler,
Bir anlayıştır; yüzyılları devirip yüzyıllara sultanlık kuran,
Bir gazeldir; iki beyitlik vuruşlarla devletler kazandıran.
Bir hasbıhal’dir; şiirin dizelerinde, sevdanın gözlerinde, sevdalının ellerinde.
Güldür, dikendir, sözdür, hasrettir, sitemdir “vs vs. AYSUN GÜL
SELAM VE DUA İLE
Sevgili Aysun,
Yazının içeriğinin güzelliği, yazı biçim ve biçem ayarlarındaki bozukluk ve hala kısmen var olan noktalama hataları nedeniyle gölgede kalmıştı.
Yazılarında özellikle teknik hataları artık kesin olarak geride kalmalı. Zira yazı içeriklerin ziyan olmasını istemeyiz.
Bu seferlik tenkik, biçim ve biçem hatalarının düzeltmesini yapıyorum. Bunun tekrarı olmasın.))
Eylül 15th, 2010 at 13:38