Masadaki Sükunet!
Günümüz Kent İnsanının Rutin Duygularına Hitap
Her şey o kadar hızlı ki... şehrin koşuşturmasındaki gün hızlı,
ayaküstü ve bilgisayar başındaki masaüstü sohbetler hızlı, akşam
yemekleri hızlı, değişen gündem hızlı, teknoloji hızlı...
* * * * *
Bütün bunları sindirmek, hissetmek, düşünmek ve dinginlik için ayrılan
süre de hızlı ve de ne yazık ki az. Çünkü bilinçaltımıza işlemeye
çalışan o reklamdaki gibi " koş yoksa düşersin" iyi de nereye
koşuyorduk biz? Hatırlayan var mı? Sürekli koşuşturan ama nereye
ulaşmak istediğini çoktan unutmuş olan insanlar...
Masadaki sükuneti duyumsamayı özlemediniz mi?
* * * * *
Gün bitmiştir veya yeni başlamıştır. Usulca sandalyeni çeker ve masana
oturursun. Kendinle baş başasındır. Zihnin ve yüreğinle de. Akıp giden
zaman senindir. Kitabını açar okumaya başlarsın ya da defterine kendin
için birkaç satır karalarsın. Sadece kendi sesini duyar, kendi
harflerine bakarsın. Dününü , gününü , yaşamını kısaca bir gözden
geçirir ve sadece gülümsersin. Ruhunu dinler, dinginliğin ferahlatıcı
yeşilliğine uğrayıverirsin. Derin bir nefes alır bir kez daha
gülümsersin. Ne de çok zaman geçmiştir durgun sudaki yüzünün iz
düşümüne bakıp şaşırmayalı ve de ruhuna dokunmayalı.
* * * * *
Yaşamdaki bu sonsuz hızın seni senden uzaklaştırdığını, üretmenin hazzından uzaklaşıp,
tüketmenin zırhına büründüğünü kavrayıverirsin
masadaki sükunet hücrelerine temas ettikçe.
Çünkü düşmemek için koşuyorsundur oysa zaman zaman düşüp çimlerin
üstünde yuvarlanmak gerektiğini unutalı kaç zaman olmuştur.
* * * * *
Sükunet hücrelerine temas ettikçe anlarsın...
Merhaba, hoş geldiniz. İç dünyamızın derinliklerine uzanan bir dost elini hissettirdiniz.
Çünkü bilinçaltımıza işlemeye
...çalışan o reklamdaki gibi ” koş yoksa düşersin” iyi de nereye koşuyorduk biz? Hatırlayan var mı? diyorsunuz ya sanırım sözcük yanlış, buradaki sözcük "hatırlamak" olmamalı...
Aralık 14th, 2010 at 10:35Seçtiğiniz konu çok güzel, hayatın telaşı içinde kendi iç dünyamızı dinlendirmek için masadaki sükûnete ne kadar ihtiyacımız var...Buna kim, ne kadar zaman ayırabiliyor bilmiyorum ama yapmalı bunu...Çünkü arınmak zorunda gönlümüzün kumsalı da...
Sevgiler.