Manda Sütüyle Beslenip Büyütülmüş At Hikâyesi
Bir gün bir padişah ava çıkar. Avlanırken köylünün birisinde bir at görür. Ama at, ne at. Padişahın o günkü gördüğü atın sadece kanadı yok. Ya bir de kanadı olsa, at sanki koşmayıp uçacak.Padişah uzun bir süre gözlerini attan alamayıp uzaklaşıncaya kadar atı seyreder. Saraya gelinceye kadar da gördüğü at ile avlanmayı düşleyip hayal eder.
Daha sonra duygularını gizlemeyip saraydakilere o köylü de gördüğü atı tez zamanda satın alıp sahip olmak istediğini anlatır ve gidip satın almalarını ister. Yalnız sakın atın sahibi olan köylüyü de üzmeyin diye tembihler.
Bunu üzerine saraydan görevliler köye giderler ve köylüye derler ki senin şu gün şurada avlandığın at padişahımızın çok hoşuna gitmiş. O atı satın alıp sahip olmak istiyor. Parası da her ne ise onu da size ödeyeceğiz derler.
Bunun üzerine köylü padişahın adamlarına der ki, mademki padişahımız benim atımı beğenmiş. Ben de bundan memnun olur şeref duyarım. Ancak bu at padişahımıza yaramaz der ve atı adamlara teslim etmez.
Adamlar saraya eli boş dönünce padişah sorar. Ne oldu, neden atı alıp gelmediniz der. Bunun üzerine adamları da padişaha derler ki, padişahımıza söyleyin bu at padişahımızın işine yaramaz deyin dedi. Bizde sizin bize tembihiniz üzerine adamı üzmemek için atı almadan geldik.
Padişah derki tabi ki adama yeterli parayı vermezseniz, adam da size atı satmaz. Şimdi tekrar gidin ve adam ne kadar para istiyorsa verin, atı da alıp gelin der.
Padişahın emri üzerine adamlar tekrar saraydan çıkıp köye gidip adamı bulup derler ki, sana bu atın değerinin iki katı para verelim. Sen de atını bize ver, bizde atı padişahımıza götürelim derler.
Adam da derki atı alın ama ben padişahımızdan para istemem. Bu sefer yine padişahın adamları yine saraya boş dönerler.
Bu sefer padişah öfkelenir ve adamlarına kızar ve derki, gidin ne pahasına olursa olsun atı alıp gelin der.
Köye giden atlılar bu sefer köylüye derler ki, artık boş dönmeyeceğiz. Mutlaka atı alıp padişahımıza götüreceğiz. Köylü bakar adamlar çok kararlı ve ciddi. Bu sefer söyleyeceği hiç bahanesi kalmayan köylü, derki alın götürün ama ben para istemiyorum. Padişahımıza benden hediye olsun. Padişahım için bir atın ne önemi var deyip atı gelen adamlara teslim eder.
Atı götüren adamlara köylü daha önceki söylediği sözünü tekrar eder. Ve derki lütfen şu sözümü de padişahımıza mutlaka söylemenizi istiyorum. Bu at padişahımıza yaramaz der.
Neyse atı alıp saraya getirirler. Padişah atı görünce çok mutlu olur. Ve derki derhal bir av partisi düzenleyin der. O hafta ve ondan sonraki birkaç hafta boyunca birkaç hafta üst üste ava çıkarlar. Avda at, koşmuyor, adeta uçuyor. Her ava çıkışta padişah çok mutlu oluyor.
Bir ağustos sıcağında bir daha çıktıklarında bu sefer ormanın içinde bir ceylan kovalarken atın önüne bir su birikintisinden oluşmuş küçücük bir gölle karşılaşan at, o hızla padişahla birlikte suya yatar. Atın altında kalan padişah boğulma tehlikesi geçirir ve adamlarının yardımıyla zor kurtulur.
Kurtulunca da derki adamlarına şu köylüyü alıp bana getirin. Bu at padişahımıza yaramaz demekle ne demek istemiş öğrenelim der.
Adamlar köye giderler apar topar köylüyü padişahın huzuruna çıkarırlar. Padişah huzuruna çıkarılan köylüye sorar. Sen neden bu atı bana vermezden önce bu at padişahımıza yaramaz demiştin der.
Adam da padişaha der ki, padişahım bu atın anası ölmüştü. Biz de onu ölmesin diye daha tayken manda sütüyle besleyip büyüttük. Onun için ola ki size karşı bir soysuzluk yapar diye korkumdan demiştim der. Ama padişahın göz koyup sevip almak istediği bir ata da sütü bozuk diyemezdim der…
Yorum sizlerin zekâsına kalmış…
15.06.2012
Cahit KARAÇ