Maliye Bakanı Babanız Emekli mi?
“Al bir kaya nerene dayarsan daya!” diye ucube bir tekerlememiz var. Geçenlerde Maliye Bakanı emekliler için bir laf etti ki, sormayın gitsin! İngiltere’yi örnek göstererek diğer ülkelerde çalışırken daha yüksek, emekli olunca daha düşük maaş alınıyormuş. Türkiye’de bunun farklı olduğunu ve OECD ülkeleri arasında çalıştığı dönemde aldığı ücrete oranla emeklilikte alınan paranın yüksek olduğunu söylüyor!
Bunları işitince Selda Bağcan’ın “Yuh! Yuh!” şarkısı kulaklarımı tırmaladı… Kim için mi? Bir emekli olarak siz kime atfettiğimi bilirsiniz!
Yahu bu memlekette çalışanlar ne zamandan beri yüksek maaş alıyorlar? Pardon ve çok özür dilerim, milletvekilleri görevleri sürece cukkalarını doldurduğu, imkânların en iyisinden yararlandığı ve iki yıl çalışmalarının ardından da kıyak emeklilikle ömür boyu iyi emeklilik ücreti aldıklarını unutuyordum! Sahi bir de asgari ücretli işçiler ile memurları unutuyordum. Onlarda güzel maaş alıyorlar! Hele asgari ücretliler aldıkları ücretlerle neler yapıyorlar neler! Para öylesine bol ki, nereye harcayacaklarını bilemiyorlar. Kiralarını veriyorlar, kartlarını kullanmadan tirink peşin parasıyla poşet poşet marketlerden alışveriş yapıyorlar! Artan paralarıyla çocuklarını şehirden şehre dolaştırıyor, özel okullarda okutup, eğlenceleri ise gırla! Ayda üç-beş kitap alıp okuyorlar, geri kalan paralarını da bankaya yatırıp geleceklerini garanti altına alıyorlar! Susuuuunnnn! Aman Maliye Bakanı duymasın, emeklileri bırakıp, bu kez de çalışanların paralarına göz koymaya kalkar! Aman!..
Hani şu günlerde sendikasızlaştırılarak biber gazı ile tazikli su korkutması ile sokağa çıkıp demokratik hakkını kullanamayan işçilere Cumhuriyet’ten önce ne ad verildiğini biliyor muydunuz? “GÜRUH” sözcüğünü işittiniz mi? Osmanlı döneminde bunlara emniyet ve basında sürü yahut hoşa gitmeyen topluluk yani, aşağılık bir varlık olarak adlandırılıyormuş!
İşçiler Cumhuriyet döneminde 8.4.1936 yılında 3008 sayılı kanunla itibarlaştırılmış ve gelen iktidarlarca da kâğıt üstünde eksik görünse de hala gerçek anlamda haklarını alabilmiş değillerdir.
Aslında Bakan’ın yapmak istediğini ben anlıyorum. Her yılbaşı bütçe görüşmeleri başladığında veya çalışanların tuttuğunu koparamayan sendikaların hükümetçe masaya oturduğu dönemlerde yurt dışındaki ülkeleri emsal gösterip sonra da onlara psikolojik baskı kurarak “ sakın olaki maaşlarınıza zam istemeyin, yoksa Yunanistan ve İspanya gibi oluruz!”un baskısını yaratmaya çalışıyorlar. Yani “Susun verdiklerimizle yetinin ve itiraz etmeyin!” Diyorlar…
Bende gerek Almanya, gerekse İngiltere’deki dostlarımla görüşmeler yaparak o ülkelerdeki emeklilerin durumlarını inceledim. Bakın dostlarım neler söylüyorlar:
İngiltere’de çalıştığı dönemlerde primlerini az ödeyenlerin en az aldığı emekli ücreti aylık 429,80 Sterlin. Bu da o ülkede en az alan emekli maaşı. Böyle bir durumda, az emekli maaşı alan, hükümetine; “Ben bu parayla geçinemiyorum” dediğinde, devlet ev kirasının tamamını ödüyor. Kışın bir seferlik yakıt yardımı parası veriliyor. Bunun yanında taşıma, otobüs bedava. Düşük maaş alanlar yurt dışı tatil yapamıyorlar ancak, kültürel yöndeki faaliyetleri fena sayılmıyormuş. Yaşlılara yönelik sinema, tiyatro ve konsere gidişlerinde hayli indirim varmış. Orta gelirli emeklilerin durumları oldukça iyi, kimileri yılda bir kez, hatta birkaç kez mutlaka yurt dışı tatillerini yapıyorlarmış. Bingo, sinema, tiyatro, dans vs. etkinlikler orta gelirlilerde bedava yapılan aktivitelerdenmiş. 60 yaş üstü olanlara yüzme havuzları ya bedava ya da çok düşük ücret karşılığı faydalanıyormuş.
Evet, benim emekli vatandaşım, sizlerde böyle sosyal etkinliklerden yararlanabiliyor musunuz? Biliyorum, aybaşını nasıl iple çektiğinizi, aldığınız maaşla hemen markete koşup, sofranızda eksilen peyniri tamamladığınızı, yakıt ücretini bu maaşla nasıl vereceğinizi, arka arkaya gelen telefon, elektrik vs faturalarla nasıl başa çıkacağınızı bilemiyorsunuz. Bazen gazeteye vereceğiniz ücreti bazen de kahveye uğrayıp arkadaşlarınıza ısmarlayacağınız çay parasını bile düşünürsünüz. Kimi zaman vitrinin önünden geçerken buram buram kokan ve sofranızda tatmadığınız yiyeceklere yutkunursunuz. Dostlarınız yaşadığınız şehre yakındır, hep “Neden Gelmiyorsunuz?” diye yakınırlar. Sizde ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Bazen bir şeyler uydursanız da inanmazlar… Bilemezler ki cebinizde otobüs yolculuğunu karşılayacak paranın olmadığını… Vay bakanım vay, senin baban bunları hiç yaşadı mı? Yaşadıysa da sanırım çabuk utmuşsun! İngiltere’de kişi başı milli gelir 39.604 dolar, bizde ise 10.363 dolar. (*) Bu da herkeste yok. Zira ülkemizde 9 milyon 574 bin 873 kişi, 749 TL, asgari ücret alıyor. Yani 506 dolar alıyor… Yıllık ise 6072 dolar ediyor. Bu rakam, Namibya, İran ve Sırbistan ülkelerinin milli gelirlerine de yakın.
Anlaşılan benim ülkemde iktidara gelmeden önce atıp tutanlar, iktidara geldiklerinde çalışanlarına hep “Güruh” gözüyle bakmaya devam ediyorlar!..
Ertuğrul Erdoğan
Aralık 2012/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com
(*) Kaynak: Vikipedi