Malatya’da Yaşanan Hayırlara Vesile Olmuştur
21. yüzyılda sahurda davulla uyandırma zamanın ruhuna uymuyor. Sözümüzün baştan söyleyelim. Ve başlayan tartışmayla ilgili sesli düşüncelerimizi dile getirelim.
Malatya’da ‘davul çalamazsın, çalarım’ kavgası aslında hayırlara vesile olan bir olay.
Neden hayırlara vesile olabileceğini yazmadan önce birkaç aydır yaşadığımız bir olayı anlatarak ko-nuya farklı bir bakış açısı getirme-ye çalışacağım.
*****
Birkaç aydır, sabaha doğru oğlumuz Okyanus yataktan ağlayarak uyanıyor.
Etrafımızdaki iki camiden gelen ezan sesiyle oğlumuz korkuyla uyanıyor. Ve camı göstererek, ken-dince birşeyler anlatıyor.
Ağlayarak uyandığı saatte, sabah ezanı okunuyor oluyor.
Tahmin ediyorum, aynı olay bir-çok küçük çocuğun başına geliyordur.
*****
Ramazanda ise sahurdan saatler önce başlayan davulcunun, gümbür gümbür sesi ise çocukların ayrı bir korkusu... Tabi yaşlılar ve hastaları saymıyorum bile.
Ayrıca oruç tutmayan insanların hakları ise ayrı bir tartışma konusu.
Davulcu sahur saatinden iki saat önce başlayan ‘gümbür gümbür’ sesiyle oruç tutan tutmayan diye ayırmıyor ki...i
Büyük çoğunlukların, kendisi gibi olmayanların haklarını yok sayan hoyratlığını görüyoruz, yaşanan davulcu olayında.
****
O saatlerde, kaç çocuk uykusundan korkuyla uyanıyordur? Düşünün, sahura saatler var ama davulcu görev başında.
‘Uyanın, sahur vakti’ diyerek kapımızdan, kapınızdan geçiyor.
Halbuki daha sahura daha birkaç saat var.
Yada birkaç dakika kala sahura, kapınızda gümbür gümbür davul sesi: ‘Uyan sahur vakti.’
Ey davulcu, diğer davulcular, davulculara izin verenler; zamanın ruhu değişti. Cep telefonlarımız var, uyandırma servisleri var.
Anlayacağınız zamanında uyanabilmek için herşey var.
Ve tek gereksiz olan davulcu ve korkulu davul sesleri..
.*****
Eskiden küçük yerleşim yerlerin-de davulcunun bir anlamı vardı.
Günümüz dünyasında gelenekselliğin yaşatılması adına yapılan ise gavur eziyeti.
Tamam bu işten para kazananlar var.
Tamam bu işten ailelerini geçindirenler var.
Tamam bu işi bir yıl boyunca bekleyen ciddi bir davulcu sektörü var.
Ancak, ‘gelenekselliği yaşatacağız’ denilerek gecenin bir yarısında gürültü kirliliğininde dur denilmenin zamanı Malatya’da yaşanan olayla geldiği görülüyor.
****
Malatya’da yaşanan olayı duyduğumda, bunun spontene bir olay olduğunu düşündüm.
Ve bugünde aynı şeyi düşünüyorum.
Ancak, bir başka olay ise şu. Kimi dindarların, bir davulcuya ‘kapımda davul çalamazsın’ denildi diyerek galeyena gelmeleri ise ayrı bir trajedi.
Ben Malatya’da yaşanan olayın, davulcunun işgüzarlığı ve toplumuzda egemen olan gaza gelmenin bir örneği olarak değerlendiriyorum.
Tabi aynı zamanda, sunni inancındaki alevi düşmanlığının başka bir tezahürü olarakta görüyorum.
****
Davulcuya ‘kapımda davul çalma denilence’, davulcu bunu ekmek parasına bir müdahale gibi gördü-ğünü tahmin ediyorum.
Toplumumuzda görebileceğiniz, bir köylü kurnazlığı yaşandığı açıkça ortada duruyor.
Malatya’da, davulcu, özel hesaplaşmasını mezhepsel çatışma üze-inden görmek istemiş. Tabi bu aynı zamanda toplumuzun genetik yapısında ki, ‘alevi düşmanlığını ve kininide’ ortaya koyması açısından önemli.
****
Kapımda davul çalma’ diyen Ermeni yada diğer azınlık vatandaşı olsaydı onunda başına aynı şey gelirdi.
Kapımda davul çalma’ diyen Türklerin yoğun yaşadığı yerde, bir Kürt vatandaş olsaydı aynı şey onunda başına gelirdi.
Kapımda davul çalma’ diyen oruç tutmayan bir olsaydı da aynı şey onun başına da gelirdi.
****
Malatya’da yaşanan davulcu kışkırtamasının hayırlara vesile olmasını düşünmemin en önemli nedeni ise şu:
Ramazan aylarında sahurda vatandaşların uyanabilmesi için, davulcu gerekli gereksiz mi?” tartışmasının başlamasına neden olmuştur.
Ve inanıyorum ki, kavga ile başlayan tartışma bugüne kadar sessizce ve derinden tartıştığımız ‘davulla sahurda uyandırılma’ meselesinin tarih olabileceği ve sembolik olarak kalacağı bir sürecin başlamasına neden olur.
Son söz: Bu topraklarda damarlarımızda dolaşan ve farklı kimliklerimize kinin büyümesine neden olan tarihsel kirli kanı, birbirimizi anlayan, farklılıklarına saygı göstermemize neden olacak ve zamanın ruhuna uygun temiz kanla değişmesinin zamanı çoktan geliyorda geçiyor, galiba.
İçimizde dolaşan ve birbirimize karşı kini büyüten kirli kanı, temiz kanla değiştirmezsek bizi çok büyük badireler bekliyor, biline...