Lider Türkiye!
Son yıllarda görüyoruz ki, Türkiye özellikle Akdeniz havzasında gittikçe etkinleşiyor ya da komplocu bir yaklaşımla “etkinleştiriliyor”. Elbette bir devletin çevresinde etkinleşmesi, lider durumuna gelmesi ve hatta imparatorluk haline gelmesi “durun ben kendimi dört başı mamur bir hale getireyim de ondan sona” gibi bir yaklaşımla olmaz.
Yani şartlar öyle bir hale gelir ki buna hazır haldeki o devlet lider konumuna yükselir. Bir bakıma kendini buna hazırlayan devleti şartlar olgunlaştığında lider yapıverir. Yoksa tıpkı zorla sarartılan portakallar gibi ömrü kısa olur. Ve ne yazık ki bir daha da yerinden kalkamaz. Türkiye şu anda lider olabilir mi? Eğer lider olmak için ekonomik, kültürel, askeri, siyasal bir takım verilere bakacak olursak daha “bin fırın ekmek” yemesi lazım. Ama bakıyoruz ki şu anda Akdeniz havzası “Erdoğan” diyor da başka bir şey demiyor. Ve bizler içten içe tereddüt duysak da gururumuz okşanmıyor değil. Ne var Nitekim Türkiye içerisinde yedi yılda sistemi ki “demokrasi kahramanı Erdoğan” nasıl oldu da mazlumların koruyucusu durumuna geldi? ters yüz eden Başbakan Erdoğan şimdi de Arap ülkelerindeki devrimlerden sonra “devrim kahramanı” olarak buraları ziyaretinde toplumların gönlünü bir daha fethetti. Yazımın bu kısmına kadar bir anlamda AKP’nin dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın sekiz yıl içerinde geldiği noktayı anlatmış oldum. Öyle ya Saadet Partisinden ayrıldıktan sonra AKP’yi kurup ülkemizdeki bunca operasyonları yaptıktan sonra Mısır, Libya ve Tunus’u hallet bir de Suriye’yi tehdit et. Öte yandan ülkemizin çarpılmış ekonomisine çeki düzen ver Bana bin dokuz yüz doksanlı yılların Rusya’sının Boris Yeltsin’ini hatırlatıyor bu durum. Adam “demokrasi fedaisi” kesilip tankların üzerine atladı. Sonra bir gün baktık ki “ben gidiyorum arkadaş” dedi. Hakikaten çekip gitti, “sanki benim vazifem buraya kadardı” der gibi. Ben Türkiye’nin elbette güçlü ve bölgesinde sözü geçer lider ülke olmasını çok arzularım. Lakin eldeki sermaye ile bu kadar hava atılamayacağına göre bu işte bir iş var gibi geliyor bana… Dolayısıyla bu fikirleşmemi kısa kesip “sonumuz hayrola” diyorum.