Leş Kargalğı…
“Bir insanın yüzünde taşıdığı ifade; sırtında taşıdığı elbiseden mühimdir…!”
Dale Carnegie
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim.”
Rachel Corrie
Gerek Türkiye genelindeki KASET olaylarında, gerekse Didim’de ki KASET olaylarında yapılan ŞANTAJ, asla tasvip edilir olamaz…
Ancak bu KASETLERDEN kendine pay çıkarmak yerine, “fırsat bu fırsat” diye harekete geçen, kendine makam, mevki ve şöhret sağlamaya çalışan LEŞ KARGALARINA, söylenecek çok sözler var…
Zira eylem sahibinden ziyade bu leş kargalarının fiiliyatı bence çok daha önemli!! Asıl ürperti veren hadise; (doğru olsa bile) bu ilişkiyi gizliden görüntüleyen kişi ve bunu servis yapan kişidir! Bundan SİYASİ çıkar sağlamak isteyenlerin tamamıdır!… Makam-Mevki hırsına kapılmış kişilerdir!
Bugün Didim Belediye Başkanı Mümin KAMACI’ya bu oyunu oynayanlar, yarın MAKAM-MEVKİ sahibi olduklarında, bu tür çekimlerle, tehditlerle, kim bilir kimlerin canını yakmaya çalışacaklardır!!
Evet yanlış duymadınız. Bu zihniyette ki, bu HIRS sahibi insanlardan korkulur! Bunlara asla müsaade edilmemelidir.
Zira “alışmış kudurmuştan beterdir” der atalarımız!
Bu olayda başarılı olacak, belki o koltuğa bu fırsatçılıkla yerleşecek zatı muhterem, (her kimse) yarın makamı da kullanarak, Didim’de yaşayan bir çok insanı, belediye çalışanlarını zan altına sokacak, zorda bırakacak, alacağı ses ve görüntü kayıtlarıyla tehditler savuracak ve YOLSUZLUKLARIN, USULSÜZLÜKLERİN alasını bu ŞANTAJ yoluyla yapacak!!
Evet ben bu görüntü alanları kınıyorum…
Görüntüyü kendi menfaatleri için kullananları kınıyorum…
Fırsattan istifade etmek isteyenleri de kınıyorum…
Şayet bu işi SİYASİ MALZEME olarak kullanacaklar/ kullananlar varsa (ki olduğu çok açık) onları da nefretle kınıyorum…
Bu ÇİRKİN – ALÇAKÇA, aile hayatına KASTEDEN eylem sahipleri, unutmamalılar ki; kendilerinin de bir eşi, çocukları, ailesi mutlaka ki vardır ve aynı senaryolara maruz kalabilirler.. Empati yaptıklarında konunun hassasiyetini sanırım çok daha iyi anlayacaklardır…
Tabii ki belli bir yerlere gelmiş, tanınır, bilinir zatların bu durumlara düşmeleri doğru değil. Çok dikkat etmeleri ve bu tür olaylara tevessül etmemeleri, meydan bırakmamaları gerekir. Ancak “beşer-şaşar” olabileceğinden, düşülen bu durumun da birileri tarafından görüntülenmesi, kullanılması, hiç amma hiç affedilir değildir, olmamalıdır.
Umarız bu olay aydınlanır…
Şantajı yapan her kimse açıklanır…
Didimlinin yüzüne nasıl bakacağını göreceğiz!
Didimlilerin bu kişiye tepkisi, daha şimdiden belli!
Bu kişilerin Belediye Başkanı olduğunu bir an için varsayalım…
Nasıl güvenilecek?
Nasıl gönül rahatlığıyla sohbet edilecek?
Ne zaman, nasıl tongaya düşüleceğini kişi nerden bileck?
Ve bir şekilde elde ettiği konuşmaları, nerede, ne zaman devreye sokup, (BUGÜNKÜ GİBİ) sizi çaresiz bırakacağını düşünebiliyor musunuz?
Daha da açık konuşmak gerekirse; siz, zatı muhteremle yaptığınız bir hizmetin karşılığını (örneğin faturanızı) tahsil etmek isterken, onun, bunu; “benden rüşvet istedi” şeklinde yorumunu, “işte ses kasedi. Benden para istedi” diyerek kullanmayacağına GÜVENİNİZ olacak mı?
Hayır efendim…
Benim güvenim olmayacak!
Bu kişilerle dikkatli konuşmanız gerek!
Koğuculuğun alasını yaparlar bunlar….
Laf taşıyarak insanları birbirlerine düşürürler bunlar.
Sakın ola ki bu kişilere destek olmayasınız! Bu kişileri ihya edecek davranış ve yaklaşımlardan uzak durmak gerek.
“Bir insanın yüzünde taşıdığı ifade; sırtında taşıdığı elbiseden mühimdir…!”
diyor Dale Carnegie….
Ve “Zulüm bizdense, ben bizden değilim.” diyen Rachel Corrie’e kulak verelim…
Sözün Özü!
Aslında söylediklerinden çok, sakladıklarında gizli olanları iyi TAHLİL edelim!
“Azıcık aşım, kaygısız başım…” diyor, herkesi DÜŞÜNMEYE davet ediyorum.