content
23 Mar

Lennestur… Dennestur…

"Duvardaki deliğin içi....mağaramsı bir yer...yanımda hayal meyal hatırlıyorum sarıklı cübbeli bir adam... kesik boyunla o adam konuşuyorlar... içerde 5-6 tane taştan maymun kafası var. Gözleri çok derinde kırmızıya yakın, renkli; kulakları kepçe kulak ama çok büyük... boyunları yok, sadece kafalar taştan ama canlı ya da sadece gözleri canlı... adam “merak etme” diyor “biz seni buraya boşuna getirmedik”... kesik yılan boynu ile konuşuyor “biz seni buraya boşuna getirmedik”... ve sonra önce o başlıyor sonra maymun gözleri en sonunda kesik yılan boynu da katılıyor onlara... “lennestur... dennestur... lennestur dennestur...” KaraKaplıKitap...syf29/prg 1..."

Geçmişle yüzleşme... öteki ya da düşman... belki de ölüye, ölüme saygı... bir yılan öldürülür. Sarıklı cübbeli bir adam ( rahip/şaman/büyücü/kocakarı), şahitler, şehadet edecekler (gözlemciler) hazır... ölüm ayini, ölüye saygı ayini başlıyor...

Ayin gizemli bir yerde yapılmalıdır. Bilinen bir yerdeki bilinmezlere açılan kapılardan birinde... duvar bildiğimiz bir duvardır ancak öte yandan iki evin, iki ailenin aslında büyük bir ailenin parçalanmışlığının simgesi... öldürülen yılanın kafasını sarıklı cübbeli adam/rahip/şaman duvardaki bir deliğin içine alır. Dışardan bakıldığında durum “evli evine girmiş, evi olmayan fare deliğine girmiş” gibidir. Ayin fare deliği gibi bir yerde yapılacaktır, gözlerden ırak... yılanın kötülüğü ve düşmanlığı herkes tarafından bilinse de...

bilindiği farzedilse de... yılan akrabadır aynı zamanda. O yüzden ayin herhangi bir yerde değil; “O” duvardaki delikte yapılmalıdır. Duvarın bizden tarafı... onlardan tarafı değil... bizim tarafımızdan, benim tarafımdan yılan öldürülmüş ( yılanı benim öldürmemiş olmam bir kara köpeğin yardıma gelmesi boynunu sarıklı cübbeli adamın kesmesi durumu değiştirmez... kahramanın yanında herzaman ona yardım ve yataklık eden birileri mevcuttur) kesik boyunla ( baş değil boyun konuşulan; kanın aktığı acının hissedildiği yer...) sarıklıcübbeliadam/rahip/şaman konuşmaya başlarlar... gözlemciler... ayinin diğer unsurları... gözlemcilerin varlığı... törenin “toplumsal” bir havası olduğunun göstergesi... akrabalardan ziyade... diğerleri... kocaman kepçe kulaklı, kırmızıya yakın renkte derinde gözleri... taştan, maymun... sadece kafa...

ait olunan toplumsal tabakanın “dedikoducu” kişileri... herşeyi görmek duymak isteyenler... gözlerini kan bürümüş... kalplerini bilmesek de “kafaları” taş bağlamış kişiler... kafalarında olan “mutlak” doğruları ile dünyaya ve hayata bakan... “görmek duymak” hayat amaçları olmuş çıkarcı bencil... kişiler... bir “kötülük” aranacaksa; belki de yılanda değil de taştankafalı/kocamankepçekulaklı/kırmızıyayakınrenktederingözleri olan o “maymun”larda aramalı...

Belli sözler ritmik bir hızla tekrarlanır... yavaşlar hızlanır, hızlanır yavaşlar...hızlanır yavaşlar, yavaşlar hızlanır... “merak etme, biz seni buraya boşuna getirmedik... biz seni buraya boşuna getirmedik...biz seni...” maymunlar gözlemcidir sadece... görürler ayini... duymazlar... sadece görürler... katılımcı zannedilse de... sadece “seyirci” konumundadırlar... kan bürümüş gözleri ile görürler sadece... ne duyarlar ne işitirler ne de anlarlar... ölüme de acıya da duyarsız... taştan maymun kafaları... “lennestur... dennestur... lennestur... dennestur...”

Ölen/giden/ayrılan... saygıda kusur edilmemesi gereken kişidir. Ölüm sebebi ne olursa olsun... ölünün ardından yapılması gerekenler vardır... Kam ananın oğlu Karagöz öküzü/canı/altunu için yapılması gerekeni bilir. “et kestirene söyle... yoğurt ile yumuşatsınlar... ona yakışır pişirsinler... soğansız itmesünler...” Kasapsa düğüne gidip oynamayan ölüye gidip ağlamayan, doğacak olana da ölene de saygı gösterilmesi gerektiğini bilmeyen kişidir “ben yimem zati...” hacivat karagöz neden öldürüldü dk:38-39”

Geçmiş, bir hortlak ya da hayalet gibi dolaşıyor peşimizde... bizden istedikleri o kadar basit ki... ölen; iki damla gözyaşı bekliyor, giden; bir tas su... ayrılan; belki bir el sallama. İki damla gözyaşını bir çift sözü esirgediğimiz sürece... ölen, ölüm, ölü... sürekli peşimizde dolaşacak... ruhları huzura kavuşmayacak...

Ölülerimizin (dolayısıyla) dirilerimizin huzuru için... “ Lennestur... Dennestur... Lennestur... Dennestur...”

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank