Lavuklar Dünyası
Servise, taksiye, kamyona, taşımaya, taşımaya lavuk lazım mı lavuk, lavuk?.. Yılmaz, bizim Kemal'e lavuk derdi. Kemal, ek iş arıyordu o aralar. Oturduyduk bir akşam yemeğine yine. Yılmaz o ve ona benzer işleri daha önce yapmıştı. Hafiften de gıcık gittiği için Kemal'e, iş arama lafı geçince otogardaki taşıyıcıları ağızlarını zeklenerek taşıyıcı kelimesini atıp lavuk kelimesini getirmişti. Lavuk lazım mı lavuk, lavuk?
Geçenlerde derste Süleyman'dan laf açıldı. Tanıdığım Süleymanların yüzde doksan dokuz buçuğunun bir tuhaf olduğunu hatırladım tekrar. Sonra, Mustafa adlı kişileri düşündüm.. Yine, tanıdığım Mustafaların çoğunun hep anormal olduklarını hatırladım. Bu, peygamber isimlerini herkes taşıyamıyor galiba..
Süleyman'a geri dönelim.. Sülayman'ın bana söylediği çok tuhaf bir laf tekrar geçtiydi derste. Tip olarak bizim bu eskilerden tanıdığım Kemal'e de benziyordu. Öğrencilere Kemal'in bir akşam geç saatlerde banliyö tren istasyonunda beklerken bir cinsi sapığın onu nasıl kovaladığını anlattım. Eve geldiydi. Ben yine evde sıkılıp duruyordum. Sincan sıkıcı bir yerdi zaten. Peşimizde hep sivil polisler olurdu. Hepsi de yavşak yavşak tiplerdi.
O akşam yine yemekteydik ve Kemal de biz yemeğe başladıktan hemen sonra gelmişti ve oturmuştu masaya. Ve olayı anlatmıştı. Elinden zor kurtulduğunu söylediydi. Issızmış istasyon o saatlerde. Cebeci.
İki üç gündür bir lavuk kelimesidir, takıldı dilime. Anlamını yeniden hatırladım. O zamanlarda komiklik olsun diye söylenen her şey, komik de geliyordu. Neden? Öğrencisin. Fazla da bir hayat telaşen yok. Yıllar geçiyor, hayatın içine giriyorsun, etrafta bu kadar çok lavuk, yıpratıyor insanı. İçi dolu konuşan görsem yanına varıyorum, dinliyorum. Nadir oluyor bu, tabii.
Lavuklar dünyası. Hayata; şuna buna, taksiye, kamyona, servise, taşımaya, yıpratmaya, sinir harbi yapmaya lavuk lazım mı lavuk, lavuk?