Lale Neyi Temsil Eder?.. (I)
Kırmızı renk; tutkuyu, sevgiyi verirken, Beyaz renk; akı-pakı, içtenliği teslimiyeti yansıtır.. Renklerin dili kadar, çiçeklerin de dili vardır.
Gül Hz. Peygamberi, Lale Allah’ı temsil eder, hem de tüm renkleriyle..
'Lale'ye dair makale yazmaya başladıktan sonra, gördüm ki uzun bir yazı olmuş.
Bende, siz Güzel Okurlarımızı sıkmamak için Makalemi ikiye böldüm.
Aşağıda okuyacağınız bu makale bir araştırma makalesi olup, Tasavvuf dilinde olduğu için biraz ağırdır ama faydalı bir yazıdır..
ikincisi bölümü ise halk diliyle yazılmıştır. Bu makalenin ardından da ikincisi yayınlanacaktır.
Bu güzel çalışmayı sonuna kadar okuma sabrını gösterebilirseniz, içinizin mutlulukla kapladığını göreceksiniz..
……
‘Lale’ Tasavvufta Allah’ın birliğini temsil eder..
Lâle, kelime olarak ele alındığında Arapça "Allâh" lâfzına âit harfleri taşımakta olduğu görülür.
Lâlenin harfî manası "hilâl"e de ulaşmaktadır. Bir semâzenin en makro hâlidir, hilâli çevreleyen yıldızlar… Onlar semâdaki hilâlin parıltılarıyla yol alır, yıldızlarla semaya dururlar.
Biz millet olarak hilâl'i islamın simgesi haç'a karşı bizim simgemiz olarak görmüşüzdür. Hilâl ve Lale kelime olarak ikisi de 66 ya tekabül ediyor bu nedenle de lale’yi Cenab-ı hakkın simgesi olarak saymışız.
(Ebcet, Arapça derin ve zor bir ilimdir. Ebcedi bilmekle amel etmek farklıdır. Kısaca merak edenler için ebcet; her bir Arapça harf karşılığında bir rakam vardır. Bu rakamlar hesaplanarak istenilen sonuca ulaşılır.)
Lâlenin ebcet hesabıyla Altmış altı "Elhamdülillâh"a denk gelir. Onlar o hayret makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamd ederek "Elhâmdülillâh" derler.
Yani hilâl ile lâle, Cenab-ı Hakk'ın en muazzam ismi olan ALLAH aynı sayı değerindedir…
Hilâl biliyorsunuz Osmanlı bayrağının da, ambleminin sembolüdür...
Lâlenin içi kömür gibidir. Ancak dıştan görünmez. Dışı ise içinin tam tersine pasparlak, canlı ve rûha sekînet verici bir görünüme sahiptir. Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir dervişin mütebessim nûr hâleli yüzüne benzer.
Gerçek lâlelerin hepsinde renkli altı yaprak bulunur. Bu ise îmanın altı nûrunun libâsına bürünen dervişin îmân ve ihsan potasında erimesi ve daha sonra bu nurun şualarıyla (ışık) derinden bir yanışa gark (batmak) olmasının da bir simgesidir.
Lâlenin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir dervişin duâ edişindeki edâyı andırır. Zira derviş bu hâl ile sırât-ı müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve ifrat-tefrit ( olumlu-olumsuz uç noktalara gitmeden, denge) noktalarını törpüleyerek hakîkate, yani istikâmete ermiştir. Ve tıpkı lâlenin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı yanış halini gizlemiş ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir.
Nitekim lâlenin en revaç bulduğu dönemlerden biri olan Osmanlılar zamanında ona, "ferâhâver (ferahlık veren)" denmiştir. İşte bu vasıflarla vasıflanan derviş de tıpkı lâlenin bu adını alarak etrafına letâfet ve zerâfet saçmış, gönüllere âb-ı hayat (hayat suyu) sunmuştur.
Lalenin Tarihi Süreci:
Lale ye Tasavvufi yönünün yanında, kültürümüzde de apayrı bir değer verilip sevgi beslenir....
Lale, asırlar boyunca Türk Sanatı’nda önemli yer tutmuştur. Selçuklular zamanından başlayarak lale, Anadolu Türk Sanatı’nın önemli bir elemanı olmuştur.
Bugün başta İstanbul olmak üzere pek çok anıtsal bina ve sanat eseri lale figürleriyle süslüdür. Bunlara verilebilecek bazı örnekler;
Topkapı Sarayı’nda III. Ahmet zamanı yapılan Yemiş Odası’nın duvarları, özellikle 16. yüzyıl dönemine tarihlenen pek çok camiyi süsleyen çiniler, kalem işleri, cam eserler ve tezhiplerdir.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1718 –1730 yılları arasındaki döneme adını veren bu tefekkür simgesi çiçeği Lale Devri olarak anılır.
Bu isim, dönemi tarif etmek için Cumhuriyet yıllarında konulmuştur. Bu yıllar arasında İstanbul ’da yaygın olarak lale yetiştirilmesi, dönemin lale çiçeğiyle anılmasına neden olmuştur. O yıllarda İstanbul da 200 kadar lale soğanı çeşidi bulunduğu söylenir.
Mahbud isimli soğan dönemin en pahalı lalesidir. Berri lale, kara lale, lale-i dağdar, eşek lalesi, lale-i hamra, beyaz lale, dülbent lalesi, lale-i deşti de tanınmış lale çeşitleridir.
Özellikle Osmanlı kültüründe, lâlenin oldukça yoğun bir alaka görüp bir lâle soğanının bin altına kadar müşteri bulabildiğini ve zamanın padişahı III. Ahmed'in bir ferman yayınlayarak bu fiyatlara bir sınırlama getirmek zorunda kaldığı tarih kitaplarında bahsi geçer hep.. .
Lale zarif bir çiçektir. Zambakgillerden bir süs bitkisidir. Yaprakları uzun ve mızraksı, çiçekleri türlü renklerde ve kadeh biçimindedir Akdeniz bölgesi bitkilerindendir.
Lale’nin pek çok çeşidine rastlanıyor. Bunlar arasında en dikkat çekicilerinden biri de İstanbul Lalesi’dir. İstanbul Lalesi, form itibarıyla alışılmış lalelerden oldukça farklıdır. Hançeri sivri yapraklı, badem şeklinde çiçekleri olan İstanbul Lalesi’nin bir zamanlar 1588 çeşidi olduğu söylenir..
İstanbul Belediyesi son beş yılda tam 36 milyon 175 bin lale dikti!
İstanbul halkına yetiştirmeleri için milyonlarca ücretsiz lale soğanı dağıttı.
En güzel laleyi yetiştiren İstanbulluları ödüllendirdi.
Laleyi uluslararası platformda sahiplenmek için İstanbul'a Uluslararası Lale Festivali ile cihan kentimizin dört bir yanını yeniden lalelerle donatıyor.
Düzenlenen uluslararası etkinliklerle, sergilerle, yarışmalarla ve konserlerle eski dostumuz laleye hak ettiği değeri yeniden kazandırmak için büyük mücadele veriyoruz.
Lale! Bacasız Fabrika sayılan Turizm de, Ülkemiz Logosu dur.
Dünya bizi bu simge ile tanırken,
Biz asırlar öncesinden günümüze gelen lalelerle olan keyifli yolculuğumuzun sonsuza dek sürmesini tüm yüreğimizle istiyoruz....
Bir sonraki makalem ‘İstanbul’da Laleler, Bir Tek Allah’ı Onlar Zikreder.. (II)’ olarak devam edecektir..
Mehmet BALLı Araştırmacı Yazar