Lale Devri Çocuklarıyız Biz
Bir çocuk masalı kulakları zamanın çarkında tırmalayan. İnsafsızca çocukluğu elinden alan. Deli divane bırakılan. Gözleri kapalı uyku darlığında hayali kahramanları kendine örnek bilen. Bazen onunla gökyüzünde olan, bazen bir sarayın merdivenlerinden koşar adım inen, bazen haylazca can kıza aşık olan.
Yasak zamanların meyveleriyiz
Bezgin değil uykuya hasret yorgunluklardan
Zamanlara yumruk olmaya geliyoruz biz
Devri lale
Devri sümbül
Devri alem etmeye veriyoruz ruhlarımızı… Ne ellerinde nede her uzattığında parmak uçlarına dolayan. Kulak kesilen Adile teyzenin masallarına. Onun sesinden "hadi benim minicik yavrularım" sesini duymadan, uyuyamayan bir gençlikten arta kalan "lale devri çocuklarıyız bizler. Sindirellayı izlerken ve dinlerken kabaktan at arabası olacağına inanan, Şirin babanın mutluluk gülücükleriyle sihir dağıttığı şirinler köyünün bir üyesiymiş gibi büyüyen 80'lerin çocuklarıyız bizler. Rapunzeli okuduğunda saçlarını uzatan, Hansel ve Gratel'in evden kaçışlarıyla yaşadıklarından ders alan, Nasrettin hoca'nın fıkrasal mizanselleriyle hayatına anlam katan "lale devri çocuklarıyız biz.
70'lerin kargaşasından ve kavgalarından çıkıp, yepyeni zamanlara adım atan bir gençliğin ilk adımlarıyız. Trt'den başka zamping yapacak kanalı olmayan, telefon sanki daha yeni icat olmuşcasına telefon her çaldığında açmak için kardeşiyle yarış yapan, Tv’nin renksizliğini hayranlıkla yok edenleriz biz. Siyah ve beyazın değerini biz biliriz. İzlediğimiz Türk dizilerinde ve sinema filmlerindeki oyuncakların saç, göz, elbise renklerini hayal etmeyi bilenleriz. Yasaklı vadi Türkiye de özgürlüğe kucak açanlarız, meydanlarda ilk seçim propagandalarının izleyicileriyiz. Halkla içiçe siyasetin ilkleriyiz işte.
Rahmetli Özal'ı tahta oturtan, onun yenilikleriyle yeşeren, eksileriyle birlikte de olsa bir çok reformize harekete ön ayak olanlarız. Laf ebesi politikacıları hayran hayran izleyen ve yasaklardan yavaş yavaş kurtulan bir devrin çocuklarıyız biz. Büyük değişimlere uğrayan, asimile olan ilkleriz.
Büyük marketlerin değil ama küçük kenar bakkallarına, harçlık aldığında bir sakız almak için koşan, gönüllü çikolata avcılarıyız. Şimdiki çocukların değerini bilmediği okullara koşar adım gidenleriz. İlköğretim yoktu bizim zamanımızda ilkokul vardı, ortaokul vardı ve üniversiteye gitmek çok ama çok kıymetliydi.
Ne görüyor
Ne değer biliyor,
Ne gördüğünü anlıyor
Ne anladığını görüyor ve anlamaya çalışıyor… Tarihin 80'lere vurduğu zamanlardan geliyorum, ben yokluk içinde varlık nedir bilmeyen zamanın, kıvırmadığı anlardan geliyorum. İnternet'in olmadığı, TV seyretmenin lüks olduğu tarihin armasıyım ben. Her çevrildiğinde gülücüklerini ve tebessümlerini gizlemeyen, tek bir kelimeyi hazine sayan, "biz lale devri çocuklarının" zamanlarında geliyorum.
Geliyoruz… Bizim hezeyanlarımızda bilgi içindi, heyecanlarımızda. Gerçeklerin gölgesine sıkışan yalanları sevmedik, sevemedik. Gözyaşlarımız ele avuca sığmazdı, mahalle aralarında yaşadığımız mahalle arkadaşlıklarımızda. Hep birlikte güler, hep beraber ağlardık bir zamanlar… Bir gün gelipte geçmişini arayarak, zamanı sorgulayacağımızı hiç düşünmemiştik.
Hiçbir şeyin kıymetinin bilinmediği zamanlardan geçiyoruz. İstenilen her şeyin önlerine hazır geldiği bir dönemden geçiyoruz. 2000'lerin çocukları Kemal Sunal'ı, Şener Şen'i, Ayşecik ve Ömercik'i bilmiyorlar. Siyasetin yalana dayalı sanal aleminde sanalda yaşıyorlar.
Aslında bu konuda söz bitmeyecek kadar derin ve manalı.
TÜM DEVRİ ÖZGÜRLÜK ÇOCUKLARININ ÇİLELİ ÇOCUKLARINA SELAM OLSUN…
Çağımızın ihtilal çocukları biraz da lale devri çocukları oldu.. Lale devri çocukları oldu da o lalenin boynu bükük oldu..
Ancak yaznın boynu bükük değil.. Anlamını ve duygusunu kuşatıcı.. tebrikler..
İbrahim Hakkı Gündoğdu
Şubat 2nd, 2011 at 21:10