content

19 Kas

Kutuplarda Tesettür, Afrika’da Tesettür

Tesettürü; sadece kendi evindeki kadın veya mahallesindeki kadın üzerinden anlamak ve buna göre bir toplum şuuru oluşturmaya çalışmak, at gözlüklü bir bakış açısı ile dar kalıplara sokmak olacaktır.

Hâlbuki hakikat dini, İslam dinimiz tüm evrene gönderilmiş olması ile emir ve tavsiyeleri de evrenseldir!

Tesettür ayetleri de İslam’ın kavuştuğu yer neresi olursa olsun, kutuplar ya da Afrika’nın balta girmemiş ormanları, Müslüman olmayı seçen kadına gönderilmiş ayetlerdir.

Nur suresi, Kur’an’da Müslümanlara büyük bir uyarı,ihtar ile başlamaktadır:
‘ Bu, âyetlerini belirleyip indirdiğimiz bir sûredir. Düşünesiniz diye onun içinde apaçık âyetler gönderdik. ‘ (24/1)

Kuranı Kerim her Müslüman’ın okuyup anlaması ve düşünmesini emreder. Hülasa, okuyan Müslümanlar görür ki; tesettür ayetlerinde kesin bir kalıp yoktur, örtünme bir şekle bağlanmamıştır. (1) Sınırlardan bahsedilir. Burada ayetleri hatırlamakta fayda var.

African Women HijabKur’ân-ı Kerim’de kadınların örtünmeleri ile ilgili olarak Ahzâb sûresinde, “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara (dışarı çıktıkları zaman) örtülerini üstlerine salmalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” buyurulmuştur (Ahzâb, 33/59). Bu âyetten sonra inen Nûr sûresinin 31. âyetinde ise; “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar; ırzlarını korusunlar. Kendiliğinden görünen kısmı hariç, zinetlerini açmasınlar. Baş örtülerini, yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini; kocaları, babaları, kayınpederleri, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunan köleleri, erkekliği kalmamış hizmetçiler yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”
Ayrıca “Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların zinetlerini (bütünüyle) açmaksızın (dış) elbiselerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama iffetli olmaları onlar için daha hayırlıdır…” (Nûr, 24/60) buyurulmuştur.

Nitekim bu sınırlara riayet ettikten sonra, kutuplardaki kadın dilerse örtünmesini kürkle yapar, şekli ona kalmıştır. Geleneksel giysi olmasının yanında aynı zamanda bu kadın için öyle bir coğrafyada hayati olan da budur zaten… Buna rağmen tesettürde aslolanın; sahabede görülmüş olan giysi neyse odur, diye ısrar etmenin İslam’ın evrenselliğine çelişki doğuracağını siz de takdir edersiniz. Aynı minvalde Afrika’nın ormanlarında yahut Karayip Adalarında yaşayan kadınlar için de İslam’daki tesettürün sınırları belirtilir, onlar geleneksel giysileri ile coğrafyanın gereğini nasıl yerine getirebiliyorlarsa öyle kapanırlar.

Tek tip kıyafet; kadının ruhi ve bedeni sağlığına zulümdür. Kutuplardaki kadına çarşafı İslami kıyafet olarak dayattığımızı ya da Afrika’dakine ipek eşarpla, pardösü verdiğimizi düşünebiliyor musunuz?

Bu durumda kadın şapka da taksa olabileceği gibi bir kanaat uyanır ki; fikrimce tesettürde maksat Müslüman kadının diğer kadınlardan ayrıt edilebilir olmasını da içerdiği için, bu konu yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediyor. Fakat kadının sosyalleştiği ortamlara göre ihtiyaç duyan kadınlara şapkalı tesettür kıyafetleri üreten akımlar da mevcut ve öncüsü olan Elif Kavakçı’nın binicilik kıyafetleri gibi sporla ilgili birçok sahada çoktan kullanılır oldu bile… ( 2 )

Bu bağlamda bizim mahallede hala kadının başörtüsünü iğnelemiş de örtmüş ya da iğnelememiş de böyle bir moda türetmiş diye tartışılması traji komik bir hal almaktadır. Kolu olmayan kıyafete kolluk çıkarmışlar, bu da moda olmuş “vah vah bu duruma sen ne diyorsun ?” konulu tartışmalar türetmelerini izlemek zorunda olmak ise dokunaklı… İyi niyetli tartışmaların asıl konusunun, tesettüre uymayan “dar giyim” gibi gerçek hataları analiz etmek olması gerektiğini daha önceki yazılarımda da ısrarla altını çizdim. Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker (الأمر بالمعروف و النهي عن المنكر), “İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek”gereğince eleştirilmeye itiraz edilmez.

Peygamber efendimizin giyimi ; saç, sakal kesimi ve gözlerinin sürmesine kadar tüm sünnetini, bizim mütedeyyin erkeklerimiz, belli birtakım cemaatler hariç bırakalı asırlar oldu. Buna rağmen, yukarıdaki iddiaları sürekli yineleyen birtakım mütedeyyin kalem erbaplarının Başbakanımızın , Cumhurbaşkanımızın eşlerinin giyiminde sahabe tarzı isterlerken, başbakana “Peygamber gibi uzun sakal ve saç kesimi, gözlerde sürme şarttır” diye dayatmaması da bariz bir çelişkidir!

Öte yandan müminin giyimine dair illaki hadislerle hülasa etmek gerekirse Peygamber Efendimiz (sav)’in müminlere nasıl giyinmeleri gerektiğiyle ilgili olarak tavsiyeleri de onun bu konuya verdiği önemi ortaya koymaktadır. Örneğin; Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: (3)

“Allah güzeldir, güzelliği sever, güzel giyinmek kibir değildir, kibir (mazhar olduğun nimeti kendinden bilip) hakkı reddetmek, halkı hakir görmektir (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 208) .”

“Allah güzeldir, güzeli sever ve kuluna verdiği nimetin eserini üzerinde görmekten hoşlanır (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 208) .”
Peygamber Efendimiz (sav)’in torunu Hz. Hasan, onun giyim konusu hakkındaki görüşünü şöyle ifade etmiştir:

“Peygamber Efendimiz (sav) bize elde ettiğinizin en iyisini giymemizi ve bulabildiğimiz en hoş kokuları sürmemizi emrederdi (Buhari, et-Tarih’ul-Kebir, I, 382, nu:1222) .”

Aşağıda belirttiğim üzere kaynaklarda bu konuda daha birçok hadis bulunmaktadır.

Ez cümle, görüyoruz ki, ne yazmakla ne söylemekle ne de anlatmakla bitmeyen bu konuda tüm hak ve özgürlükleri ile kabullenilmeyen kadının, özellikle kamusal yaşamda, iş hayatında, meclisinde ve daha birçok yerde varolma hakkı hep başka baharlara kalır. Ama hangi bahara?

KAYNAKLAR
(1) http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/DiniBilgilerDetay.aspx?ID=1391

(2) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=791097

(3) Prof. Dr. İbrahim Bayraktar, Hz. Peygamber’in Şemaili Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimizin Şemaili, Damla Yayınevi, 3üncü Baskı, İstanbul, 1998

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank