“Kuş”ku..
“Kökünü kazıyacağız!” çıkışının üzerinden bir gün bile geçmeden Twitter’a erişime sınırlama getirildi. Çok sürmeyen ilk şaşkınlığın ardından, kapıdan giriş imkanı bulamayanlar pencereden bacadan girmenin yolunu keşfediverdi. ‘Nerede kalmıştık?!’ diyerek yazıp çizmeye ve salvolara kaldığımız yerden devam ettik.
Doğrusu, bu yasakla tam olarak ne amaçlandığını kestirmekte zorlanıyorum. İlk elde yazılıp söylenen şeylerin meseleyi tam olarak izah etmediği kanaatindeyim. Hatta bu kanaatimi, sezgilerime de danışarak “bir taşla iki “kuş”” şeklinde de ifade ettim. Yanılıp yanılmadığımı da zaman gösterecek.
Burası öyle bir ülke ki; kamuoyunda ses getiren, kırılma noktası denebilecek hadiselerin gerçek mahiyetini anlamak için, biz sıradan insanların bazan yıllarca beklemesi gerekiyor. Sahnede gördüklerimizin bir de göremediğimiz perde arkası var. Perde gerisinde ne olup bittiğini doğru anlamamız, biraz, oraya vakıf olduğu iddiasıyla bir şeyler söyleyenlerin insafına, biraz da bizim ferasetimize kalmış. En kötü ihtimalle bir miktar zamana ihtiyaç var; zira, gerçeklerin ne kadar üstü örtülse de er veya geç günyüzüne çıkıyor. Genellikle de diğer iki faktöre ilaveten bu üçüncü durumun gerçekleşmesini de beklemek durumunda kalıyoruz.
Sosyal medyanın son on yılda hayatımıza yeni bir boyut kattığı tartışılmaz. Bunların en başında da Facebook ve Twitter geliyor. Bu alan giderek öyle revaç buldu, öyle genişledi ki; iç dökmeden bir tür günlük tutmaya, tellallıktan reklama, dedikodudan irşad faaliyetine, oyundan stratejiye kadar ne ararsan var. Kural??? Hak getire.. En azından bizde, öngörülenden çok hızlı geliştiği için her şey kullanıcıların cibilliyetine kalıyor maalesef.
Bu mecralara girişin engellenmesi meselesine dönersek; esasında asıl zor olan buralara girmek değil çıkmaktır. Bir de böyle efsunlu bir yanı var meretin. Bir kere adım attınız mı, ‘ceket’inizi alıp gitmek şu veya bu sebeple pek kolay olmuyor, insanda bir tür tiryakilik oluşturuyor. Peki, yasak delmenin ve kural ihlalinin milli bir spor olduğu bir yerde bu tür engellemeler bir işe yarar mı? Yaramadığı daha ilk günden ortaya çıktı. Bu itibarla, sözkonusu mecralara girmeyi yasaklamak yerine çıkmayı yasaklamak belki istenen sonucu elde etmede daha iyi bir çözüm olabilirdi(!).
Daha ilk günden kadük kalan bu uygulamanın uzun süre devam etmesi zaten mümkün gözükmüyor. İyi güzel de, bu girişimi yapanlar bunu göremiyorlar mı, olan bitenin bu kadar mı uzağındalar? Pekala farkında olduklarını düşünüyorum. Bilmediğim, anlayamadığım, buna rağmen niye böyle bir tasarrufta bulunma ihtiyacı hissedildiğidir.
Hasıl-ı kelam, Twitter kuşunun, gazap oklarını üstüne çekmesinde asıl meselenin ne olduğu konusunda “kuş”kularım olsa da, arka planda ne olup bittiğine vakıf olmayan perdeönü sakinlerinden biri olarak, uygulanması gayrıkabil yasaklarla bir yere varılmayacağını sadece düşünmekle kalmıyor, yaşadıklarımızla bit-tecrübe sabit olduğunu biliyorum. Su yokuşa akmaz!.. Aslolan, eğer bir yerde problem varsa onu aşmak için doğru çözümler geliştirmektir.
Hâmiş: Seçimlerde beldesine hizmet etmek hususunda sahih niyet taşıyan ve buna imkan ve kabiliyeti olan başkan, meclis ve muhtar adaylarına başarılar diliyorum. Bundan gayrı niyetle yola çıkanlara da Allah fırsat vermesin, bir an önce evlerine döndürerek bizi onlardan halas etsin!. Oy kullanmakta hala tereddüdü olanlara da “Oy Verme Bilinci” başlıklı yazımı bir kere daha okumalarını öneririm. Hemen yan taraftadır.