Kurtuluş Altunbaş’dan: Kırmızı Beyaz Çiçekler
Eğitimci, şair, yazar, araştırmacı ve yayıncı Osman Baş arkadaşımızdan bir roman geldi. Adı: Kırmızı Beyaz Çiçekler. Yazarı: Kurtuluş Altunbaş.
Kitap İstanbul’da basılmış. Bilgeoğuz yayınları arasında Günyüzü görmüş. Tarihler konarak anlatımların başladığı, başlatıldığı görülüyor.
Beşinci sayfada Nisan 1919 tarihi itibariyle başlayan sözler:
-Akşam hafif hafif yağmaya başlayan yağmur, gece şiddetlenmiş; sabaha karşı durmuştu. Ayşe Kadın, gece boyu tavandan damlayan sulara kap yetiştirmekle uğraşmış, uykusuz kalmıştı. Küçük Ali’si uyuyordu. Onu yağmur damlalarından korumak için birkaç kez yatağın yerini değiştirmiş, Ali farkına bile varmamıştı. Bir ara yorgunluktan adeta yığılıverdi Ayşe Kadın yatağın başucunda. Küçük Ali’si uyuyordu. Onu yağmur damlalarından korumak için birkaç kez yatağın yerini değiştirmiş, Ali farkına bile varmamıştı. Bir ara yorgunluktan adeta yığılıverdi Ayşe Kadın yatağın başucunda. Küçük Ali’yi hayranlıkla seyre koyuldu. Ali, nasıl da mışıl mışıl uyuyordu. Ayşe Kadın, bir süre bakakaldı Ali’ye..
Buradan anlıyor ve değerlendiriyoruz ki, Kurtuluş Altınbaş’ın dili yumuşak, konu veya konular üzerine doğru giderken, değerlendirmelerde bulunurken, anlaşılır bir üslup kullanıyor. Doğayla barışık, kendisiyle barışık bir dünya bakışı var yazarımızın.
İkinci bölümün, ikinci anlatımın başlangıcında yine yağmur, yine bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ve getirdikleri var. Bu yağmur, dereleri coşturuyor, kıyametler koparıyor. Yağmurla gelen fırtına ağaçları yerlere fırlatıyor, sonra gökyüzü açılıyor.
Mayıs 1919 başları. Yine Ayşe Kadın.. Bu kez bir akşam üstü kıyılan nikahtan sözediyor. Ayşe Kadın kıyılan nikahdan sonra, apar topar evine geliyor. Çift kanatlı kapıdan içeri girince geniş nar ağaçlarıyla ve güllerle dolu bir avlu karşılıyordu insanı.. Sağ tarafta bir kuyu vardı. Tüm karşıda kale surları üzerine inşa edilmiş iki katlı bir ev duruyordu.
Mayıs 1919’un ikinci hafta başlarına geliniyor. Ayşe Kadın akşam yemeğini hazırlamış, sofrayı kurmuş, Ahmet’i bekliyordu. Çocuklarda sofranın etrafına kurulmuştu. Kapı çaldı. Gelen Ahmet’ti. Ayşe Kadın Ahmet’in elindeki ekmekleri aldı, ikisini sofraya bıraktı, diğerlerini mutfağa götürdü. Ahmet’te bu arada ellerini yıkamıştı. Koltuk değneklerini kapının girişine bıraktı, tek ayağı üzerinde zıplayarak sofraya geçti.
Ve sayfalar ilerliyor.. Romanın akışı sürüyor. Sayfa 81 deki 13 Haziran 1919 tarihi altına bakıyoruz:
Sabah saat dokuza geliyordu. Bir grup toplanmış, Mustafa Kemal Paşayı görmek için Saraydüzü kışlasının yolunu tutmuştu. İçlerinde parti temsilcileri de vardı.
Mustafa Kemal Paşa, gelenlerle tek tek tokalaşıp hatırlarını sordu, buyur etti. Masaya geçtiler. Haritayı açtı. Harita üzerinde memleketin durumunu uzun uzun anlattı. Kurtuluş Altunbaş’ın, Kırmızı Beyaz Çiçekler adlı romanı 26 Haziran 1919 tarihinin altındaki satırlarla bitiyor. Buradan: Mustafa Kemal Paşa gece boyu telgrafları ve notlarını toplamış, hazırlık yapmış, bir iki saat kadar kestirmişti. Amasya’ya geldiğinden beri her gece odasındaki gaz lambasının ölgün ışığı dışarı vurduğundan Paşa’nın Amasya’dan ayrılacağını kimse sezmemişti bile!