Kürtlerin Dili Dewlemende
Halklar arasında “Arap” dilinin çok derin ve geniş olduğu bilinir. Salt dini nedenlerden dolayı böyle olduğunu düşünenler de olabilir. Objektif bir araştırmacı Arapçayı araştırırsa onun geniş olduğunu anlayabilir. Öncelikle ben bu sözleri dil bilimciliği taslayarak söylemiyorum çünkü bütün dillere hâkimiyetimiz söz konusu değildir. Peki, Arapça neden derin ve geniştir? Nedeni şudur; Arapçada bir kelime çok anlama gelebiliyor. Türkçe de birkaç örnek verirsek; Yüz (sayı, denize dalmak, yüz akı) Yine bir şeyi ifade etmek için birçok kelime bulunabilir; Türkçede ki düş, rüya, hülya aynı anlamda kullanılabilmesi gibi. Kürtçeye gelince… Kürtçe de aynı eşyayı veya eylemi ifade eden bir sürü kelime bulunabilir.
Kürtçeye hâkim Arap uzmanlar ile konuştuğumda onlarda Kürtçede ki bu zenginliğin farkında olduklarını söylerler.
Örneğin demagoji amaçlı söylenen birçok anlamsız bilgisizce sözler söyleniyor. Bunlardan biri Diyarbakır Kürtçesi, Van Kürtçesi, Siirt Kürtçesinin aynı olmadığı bu yüzden Kürtçenin dilinin yetersiz olduğu saçmalığı. Böyle mesnetsiz lafebeliği gülünecek tarzdadır. Mısır, Irak, Suudi Arabistan veya Türkiye de ki Arapların dilleri aynı mıdır? Hâlbuki Arap şiveleri, ağızları çok olmasına rağmen bizler edebiyatın zirvesini orada buluruz. Kırgız, Azeri, Kazak, Anadolu Türkçelerinin farklarını göz önüne alarak yörelerde ki dil kullanımının farklılığının dilin yetersizliğine delalet etmediğini hatırlatmak istiyoruz. Kürtçenin en çok konuşulan Kurmanca lehçesi yöre bakımından genelde ikiye ayrılır; Serhed ve Botan. Botan dili edebiytata daha yatkındır.. Edebiyat açısından Kürt dilinin en uygun tarzı Botan tarzıdır ki; Ahmedi Xani, Melayé Ciziri, Seyda Eli, Feqiyé Teyran vb. Kürt edebiyatçıları genelde bu tarzda yazmışlar.
Serhed tarzı hızlı konuşulur. Kürtçe de kelime zenginliği vardır. Örneğin Türkçe’de “bakmak” diyoruz gerisi yoktur.
Kürtçe de ise bakmayı ifade etmek için birçok kelime kullanılabilir; Sihé kirin, beréxwedey, méze kirin, temaşe kirin, zéndé, dénaxwe dey, fikré, qayt kirin, fekirin aklıma gelebilen bunlardır. En basitinde Türkçe de “boynuz” denir Kürtçe’ de bir sürü kelime sayılabilir qoç, qloç, şax, stireh. Xişt hemen hemen her kelime için cümlenin akışına göre kelime seçilebilir. Kürtçe yi Kürtler bile düzgün-mükemmel öğrenme şansları olmuyor. Sokak Kürtçesi tıpkı Arap dil kuralları alınmadan konuşulur ve düzgün bir konuşma ortaya çıkmaz; aynı şekilde pratik dilde özelikle asimile edilmiş bölgelerde Kürtçenin geniş zenginliğinden istifade edilemiyor. Bildiğimiz gibi Arapçada ki “ilah” “rab” kelimeleri için nerdeyse bütün Türk dilbilimciler seferber oldular Tanrı (tanrı yeri) kavramını Türk halkının arasına yerleştiremediler. Biri “Allah Razı Olsun” dediğinde cümlenin iki kelimesi Arapça “Allah-Radi” sonra bir kelime “olsun” Türkçe oluyor. Kürtçe de ise halk arasında bütün karalamalara rağmen halk “xweda” kavramını kullandı.
Örneğin biri “xwedé j ite kail be” dediği zaman “xweda” yerine Allah kelimesinin kullanılması mümkün değildir.
Aslında Arapçada rab denildiği zaman çok daha derin bir anlam ifade eder. Türkçe de rab “sahiplik” anlamına gelir.
Oysa Sahip dediğimizde çok yüzeysel bir anlamı var. Üstelik sahip kelimesi bile Arapçadır. Oysa Kürtçe de “xudan” tam tamına “rap” kavramını karşılar. Rab kavramının sadece bir anlamı yoktur aynı zamanda perverde geh ve Yezdan kavramları da sadece tanrı için kullanılır. Her dilde olmayan Dişilik, erillik ekleri de vardır. Fars dili edebiyata yatkındır ancak Fars dilinin Kürtçe den ayrı yanı derin kavramları Kürtçe deki gibi değildir. Kürtçe diller arasında her ne kadar Ari-Hint Avrupa dillerine yakın olsa da tarz olarak Arapçaya daha yakındır.
Tarz derken cümle yapısı, kelimeler anlamında değil; konuşulurken, yazılırken insanın ondan alınan mesajı kast ediyorum. Arapça da “Hasan” güzel demek, “Hüseyin” ise güzelcik demektir. Birine bu ne kadar güzelciktir denilemiyor, çok aşağılayıcı tavır sergilenir. Oysa “Hüseyin” isminin en güzel karşılığı Kürtçe de “sphiylok” tur. Türkçe de güzelcik, ufaklık denildiğinde daha çok o durumu ifade ederken, Kürtçe de o durumdan öte ufak olmanın şirin-güzel yönünü belirtir. Fars dili şirin-kulağı rahatlatan yönü ile Kürtçe den ayrılır.
Arapça-Kürtçe benzetmemde ki kasıt budur. Farsça hiç anlamı bilinmeden bile onun melodisi yeterlidir. Arapça-Kürtçe dış melodisinin yanı sıra bir de anlamları bilinerek daha çok etkiler insanı. Araştırmacılar denbéjliğin bütün halklar arasında sadece Kürt halkının özel bir muziki tarzı olduğu söylerler. Yine Kürtçede ki kasilerin özel bir yeri vardır diller arasında.... Şimdilik bu kadar yeter sanırım. Dil konusunda ki duygularımdır bunlar. Polemik veya eleştiri-tez-iddia saymıyorum yazımı. Çünkü ben bunları yazarken hani derli-toplu üzerinde kafa yorarak değil lisanî hal olarak ifade etmeyi tercih ettim.
Saygılarımla…