Kürtlere Füze Uygulaması
Cumhuriyetle beraber Faşist-tektipçi-jakoben-totaliter ve bilumum anti demokrat kafalar tarafından Kürtleri imha planları yapılıyor ve uygulanıyordu. Ama anlaşılan o dur ki bu bazılarını kesmemiş, onların vampir iştahlarını doyurmamıştır.
Bu sebeple “yok öyle değil de böyle öldürülmeliydiler” diye iç çekenler hep olmuştu.
Düşünebiliyor musunuz?
Üniversitede, hukuk fakültesinde bu ülke vatandaşlarının sözüm ona hak ve hukukunu korumaya aday hukukçular yetiştiren! Prof kılıklı bir herif çıkıp "Kürtlerin gösterilerinin üzerine uydudan takiple FÜZE ATILMASI" önerisinde bulunmuş. AYRICA “bu bir savaşmış ve insan hakları bir kenara bırakılmalı”ymış.
Vallahi şaşırmadım,
Billahi üzülmedim,
Tallahi alınmadım, yadırgamadım…
Onun “ideolojik, kafadan” ataları aynısını yapmamışlar mıydı?
Bu kafa bizim asırlık kardeşliğimizi bombalarla yıkmaya çalışmadılar mı?
Şimdi de hükümet bir Kürtlerin, bir Alevilerin, bir dindarların ve “tekleşmeyen” diğer unsurların mağduriyetinden dolayı zor durumda kalmıyor mu? Tarihin karanlık sayfalarını aydınlattıkça katliamları, mezalimleri, iğrençlikleri öğrenen yetkililer utancından yerin dibine giriyorlar. Bu sebeple asla Anıl ÇEÇEN adındaki şahsın söylediklerini yadırgamıyorum.
O halde ne?
Neden böyle üzgünüm ve neden böyle bir yazı yazma gereği duydum?
Anlatacağım, anlatacağım da nasıl anlatayım ki doğru yerden başlamış olayımın sıkıntısını yaşıyorum. Çünkü Anıl ÇEÇEN adındaki şahıs bunu herhangi bir yerde söylemedi ki.
Anıl ÇEÇEN adındaki şahıs bunu bir panelde, bir konferansta, bir seminerde söylemedi ki.
Anıl ÇEÇEN adındaki şahıs bunu bir dernekte, bir sendikada, bir vakıfta, bir örgüt evinde de söylemedi.
Hatta Anıl ÇEÇEN adındaki maalesef vatandaş bunu bir gösteri salonunda, bir SİRKte, bir tiyatro repliğinde de söylemedi.
Anıl ÇEÇEN adındaki şahsın bu sözlerini kustuğu yer çok anlamlı, çok manidar, çok önemli. Burada değil de -her neresi olursa olsun- başka bir yerde söyleseydi vallahi umurumda olmazdı. Dedim ya, ideolojik ve kafatası (yapısı) olarak ataları onun söylediklerini daha birkaç on yıl önce bil fiil yapmışlar; bombalarla, uçaklarla Kürtlerin kökünü getirircesine saldırmışlardı.
Anıl ÇEÇEN adındaki şahıs bu hezeyanını adaletin, hukukun, özgürlüğün tecelligâhı olarak kabul gören çatının altında kustu…
Anıl ÇEÇEN adındaki şahıs insanlık suçu muhtevalı saçmalığını hepimizin en güvenmesi gereken yer olan TBMM çatısı altında ve hem de İnsan Hakları Komisyonunda anlatmış.
İşte beni vuran bu…
Yoksa bunların birimizi öldürmek için rahatlıkla ve büyük bir zevkle bir dünya kadar kurşun ve bombayı üzerimize yağdıracağından emin olduğumuz halde bu sözlerinden dolayı üzülür müydüm?
TBMM Anıl ÇEÇEN adındaki şahıstan başka ne beklerdi ki? İnsan Hakları Komisyonu Anıl ÇEÇEN adındaki şahsın ne söyleyeceğini bilmiyor muydu?
Bile bile TBMM nasıl “kirletilmeye” terk edilir?
İşte buna kahroluyorum.
Bir de buna ses vermeyen kardeşlerimizin duyarsızlığı var ya;
Hani şu Leyla ZANA’nın asla tasvip etmediğim “silahlar bizim sigortamızdır” lafına haklı olarak kızanlara…
Anıl ÇEÇEN adındaki şahıs mazurdur,
Ya biz..?
Twitter: @AhmetAY_