Bazı çevreler son günlerde ‘Kurtlar Vadisi' dizisine savaş ilan etti. Önce dediler ki; 15 Temmuz'dan önce “Kurtlar Vadisi Darbe” markası için TPE'ye müracaat etmiş. TPE savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.

Sonra; mezar taşına ‘Erdoğan' yazmış ve bununla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almış.

Dizinin son bölümlerinden birindeki bir sahnede kötü adamlar konuşuyor:

“İstersen hayalindeki Babil Kulesi'ni buraya dikelim ne dersin?”

“…boğaz manzaralı Babil kulesi”

“Çok yakında bu manzara kalmayacak keyfini çıkar! Üç köprüyü birden havaya uçuracağım.”

“Anlamadım…”

“Anlamayacak bir şey yok. Aysa ve Avrupa'yı birbirinden ayırmanın zamanı geldi.”

“Bu Konsey'in emri mi?”

“Karşılıklı bir anlaşma…”

“Karşılığında ne alacaksın?”

“Babil'in anahtarı sonsuza kadar benim olacak. İşte o zaman sevgili dostum. Babil Kulesi'ni istediğimiz yere dikebiliriz. Hatta belki bu köprünün yanına bile dikebiliriz.”

Magazincilerden oluşan bir ekip bir kanalda diziye saldırıyor. Kurtlar Vadisi'nin eski bölümleri yıllardır bu kanalda yayınlanıyordu. Artık yok. Saldırı da işte tam bundan sonra başlıyor.

Saldıran kişi “sanatçı”  diye nitelenen biri. Sanatçı mı değil mi bilmem. Onun takdiri topluma ve işin ehline ait. Ancak magazin programında reyting veya başka amaçlarla tetikçilik yapılıyor. Komik siyasi analizlere yer veriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Particilik oynanıyor.

İyi de bunlar Erdoğan ve AK Parti'ye yönelik methüsena yapamazlar mı? Elbette yaparlar ama insan, AK Parti ve Erdoğan hakkında daha önce neler söyledi, önce ona bir bakar.

Bakın ne demiş bu “sanatçı” Erdoğan'a: “Kendi ülkelerine özgürlük getiremeyenlerin Ortadoğu'ya özgürlük getirme söylemlerine kargalar bile güler. 650 öğrenci hala cezaevinde yatıyor. Azınlıkların temel hak ve özgürlükleri, inanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, YÖK, % 10'luk baraj, yaş kanunları, inkâr, asimilasyon çözüldü mü? Bu milletin demokrasi özgürlük algısını kapatmak için yapılan yollar üst geçitler bir gün yetmeyebilir. Efendiler! Aklınızı başınıza devşirin.

Kendisine 1 yumurta attı diye üniversiteli genci mahkum ettirenlerin Roboski'de özür dilemeyenlerin özgürlüğü getireceklerine inancım kalmadı. Başbakana (Erdoğan'a) uyarımdır: NATO yalanı ile Kore'deki savaşta ABD'nin yanında olan Menderes'i, ABD yardımıyla idam ettiler. Suriye'yi bir daha düşünsün. İhtiyacı olduğunun altına tüm muktedirliğiyle koltuğu verip, ihtiyacı bittiğinde de koltuğu altından çekip almakta ABD'nin üstüne yoktur.” (Radikal 28/05/2013)

Bu tehditleri yapan kişi çıkmış şimdi de topluma ayar veriyor. İktidara ayar veriyor, Türkiye'nin markası Kurtar Vadisi'ne ayar çekiyor. Ne olup bittiğini anlamaktan aciz medya ise her zaman olduğu üzere tuzağa düşüyor veya onun da bir hesabı var.

Kurtlar Vadisi'nin yapımcılarını tanımam ve bir hukukum da yok. Ama dizinin çok büyük bir bölümünü izledim. Gittiğim pek çok ülkede herkes dizinin hayranı. Ülke tanıtımına büyük katkı yaptığı kesin.

Malum HOLLYWOOD, ABD'nin, daha doğrusu küresel iblislerin savaş makinası. Neredeyse her filmlerinde ülkemize ve değerlerimize saldırırlar. Daha geriye gitmeye gerek yok. Geçtiğimiz aylarda “13 Saat: Bingazi'nin Gizli Askerleri” filminde ABD'nin Libya Büyükelçisi'nin öldürülmesi sahnesine Türk bayrağı tişörtlü sahnesi koyarak silahlarını Türkiye'ye çeviren Hollywood, yine yürüttüğü alçakça savaşa Türkiye'ye de alet etmişti.

Son olarak Türkiye'de “Vurguncular” adıyla gösterime girecek olan “Savaş Köpekleri” filminde, Erdoğan açıklama yaparken gösteriliyor. Eski genelkurmay başkanı ve bir bakan da yanında. Yani Türkiye ile savaşmayı sürdürüyor.

HOLLYWOOD'U SUSTURAN FİLM KURTLAR VADİSİ

9 Haziran 2016 tarihli manşetimiz: “Amerika, Kurtlar Vadisi seni bekliyor” şeklindeydi. Hem mecazi, hem de sahici anlamda atılan bu manşette şunu demiştik:

“2006 yılında gösterime giren “Kurtlar Vadisi Irak” filminin ABD'ye misillemede bulunması üzerine Hollywood'un Türkiye'ye yönelik saldırıları bıçak gibi kesilmişti. Türkiye'nin şikâyetleri için "Bunlar sadece film" diyen ABD, “Kurtlar Vadisi Irak” filmi ile derinden sarsılmıştı. Türkiye'nin ilk kez bir filmle ABD'yi hedef alması ve dünya çapında gösterime giren filmin büyük ilgi görmesi üzerine ABD'li General James Jones "Tabii ki filmler düşünceleri şekillendirir" itirafında bulunmak zorunda kalmıştı.”

KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN, İSRAİL'İ ÇILDIRTTI

Bununla kalsa iyi… İsrail'in çıldırtan Kurtlar Vadisi Filistin'i hatırlayın. Dünya sinemalarından böyle bir film geçti. Bu yiğitlik unutulur mu? Herkes unutsa biz ve Filistinli kardeşlerimiz unutmaz. Bunların yapan bir diziye ve ekibine, kim ve ne olduğu bilinmeyen birisi, hangi hakla saldırabilir? Bu saldırı, dizinin yapımcısına değil, Türkiye'nin kıymetli bir değerinedir.

Bu dizide beğenmediğim bir takım sahneler ve kıyafetler olsa da, Türk televiyon tarihinin en kıymetli yapımlarının başında gelen dizinin Erdoğan'ın haklı mücadelesine büyük destek verdiğini, Irak, Filistin filmleri başta olmak üzere pek çok bölümde ülkemizin ve Müslümanların davasına hizmet ettiğini insan olan unutmaz. Böyle bir yapımı “darbeci” olarak nitelemek, bayağı ve kargaları güldürecek bir kara mizahtır.

Ayrıca “darbe” ismini tescil ettirmek suç mudur? 15 Temmuz olmamış olsaydı da TPE bunu savcılığa bildirecek miydi?

Mesela bu fakir, 8 Nisan 2016'da “Bu ülkeyi darbecilere yedirmeyiz” başlıklı bir yazı kaleme almış ve özetle şunları demişti:

TENYALARA DİKKAT!

“Elbette burası Mısır falan değildi ve ben de Türk ordusunun artık darbe yapabileceğine de inanmıyorum. Ordunun içinde bu aşağılık eyleme hevesliler var mıdır? Şüphe yok ki var. Hatta komuta kademesinin içindeki ilk 10-15 kişiden biri emir aldığı Pensiltenya sapığının en büyük arzusunu yerine getirmemenin kahrını yaşıyordur ama nafile.

Zira Türkiye gibi bir ülkede darbeye ordunun içinde önemli bir kitle rıza göstermez. Bir kuvvet komutanı veya ordu komutanının hatta daha küçük birliklerden birinin ikna edilmemesi orduyu bölünmeye ve iç çatışmaya götürür. Buna neden olan bilir ki bu işin sonu hapis vs. değil direkt ölümdür.

Demek ki bu aşağılık eylemi başarmak için hedef ve eylem birliği gerekiyor. Bugün darbeyi aklından geçirenlerin hesaplarını bozan şey, herkesin kendileri ile aynı fikir de olmaması.

TSK'da general seviyesinde FETÖ'cülerin olmadığı zuhuratı kurtarmak bâbından söylenebilir. Lâkin bu gerçeği değiştirmez. Bunların en azından bir bölümünün kimler olduğu biliniyor. Fakat 17/25 Aralık tecrübesi göstermiştir ki, asker fikir birliğine varsa (ki imkânsız) polis onlarla çatışır. Bütün yüksek rütbeliler bu hususta kararlı olsa PKK ile mücadele edip canını fedâ eden Mehmetçik, silahını bu kez darbecilere çevirir.

Yani günümüz Türkiye'sinde klasik darbe dönemi kapandı. Bunu iktidar gerekli önlemi almasın anlamında kaydetmiyorum. İktidara ve Cumhurbaşkanı'na düşen görev, tarihi tecrübelerden ve devletin sinir uçlarına sızan FETÖ tenyasının, çeşitli İslâm ve Türkiye düşmanları ile ittifak yapmasını, darbeyi aklından geçirenlerin aklını alıcı faaliyetlerden bir anlık bile olsa geri durmamaktır.

Zira modern zamanlarda insanları, aileleri, iktidarları, devletleri ve milletleri parçalayan, alaşağı eden şey; zaafları, umursamazlıkları, bir şey olmazcılıkları gibi hallerdir.

Kaldı ki ordu, bürokrasi, yargı, sermaye, medya, pagan, akademisyen, ‘cemaat', ulusalcı/Kemalist, Komünist / kapitalist /solcu / liberal vs. diye uzayıp giden yapıların içindeki çıkarcı, değer düşmanı, müzmin muhalif, hain, başka güçler adına çalışan çift kimlikli kişi veya grupların bileşkesi yedi düveli acıtacak kadar gadrine uğramış bir ülkenin tecrübeli yöneticilerinin ‘bir şey olmaz', ‘yapamazlar', 14 yılda yapamadılar da şimdi mi?' diye uzayıp gidecek mazeretlere asla sığınmamalı.

Başbakanın bilgisi dâhilinde de olsa hele ki TSK'nın ‘hükümete bağlıyız' şeklinde bir ifade barındırmayan son açıklamasına bakarak rehavete falan kapılmamalı kimse.”

Bu yazımdan hareketle yarın bizi de “Aaa darbeyi önceden haber verdin” diye suçlar demek ki?

DİKKAT! BİRİLERİ ‘DARBE FİLMİ'Nİ ENGELLEMEK İSTİYOR

Bu çirkin saldırının üç amacı var: Kendi suçunu bastırma, ticareten elinden alınan bir malzemenin intikamını alma, FETÖ'nün cinayetlerini bütün dünyaya anlatacak olan “Kurtlar Vadisi Darbe” filminin önünü kesme. İşte asıl suç bu!

Belli ki saldırı planlandı ve sahneleniyor.

BABİL KULESİNİ DİKMEYE BAŞLADILAR BİLE

“Yazmıştım, yapmıştım” demenin ne kadar ayıp olduğunun farkındayım ama müsaadenizle bir kez daha öyle demeye mecburum: 29 Eylül tarihli “Besliyoruz kargayı oyuyor gözümüzü” makalemizin ikinci bölümünün başlığı şöyleydi: “İstanbul'u gavurlara teslim edin daha iyi”

Kurtlar Vadisi Pusu'da sözü edilen Babil Kulesi, tam da sözü edilen köprünün yanına dikilmeye başlanmıştı. Yani Çamlıca tepesine Çamlıca Camii'ne kuşbakışı bakacak olan ‘İstanbul'un “yeni” sembolü' de denilen kule, masonik yılan esas alınarak tasarlanmış. Üstelik piton.

Neymiş bir daha okuyalım. Adı ‘15 Temmuz Şehitler Köprüsü' olarak değiştirilen ‘Boğaziçi Köprüsü'nün hemen yanı başına Babil Kulesi dikiliyor. Üstelik AK Partili Ulaştırma Bakanlığı tarafından. Eee dizi bir gerçeği daha haber vermiş demek ki.

Bununla kalsa iyi. 3. Havalimanı'na yapılacak kule de birbirine sarılmış yılan şeklinde, yani masonların sembolü. Ya da diğer adıyla Babil Kulesi.

Ah keşke insan biraz düşünse!

Çamlıca tepesine dikilen mason yılanı

Üçüncü havalimanının yılan şeklindeki kulesi

BİR DOSTUMUZDAN ALTERNATİF ÇAMLICA KULESİ

Çamlıca'ya değerlerimizle alakası olmayan hatta düşman masonik ikonu içeren bir kule dikilmesine içerleyen Dr Muammer Yıldız alternatif bir tasarım yapıp gönderdi.

Belki birileri ve ehli sâlibin sembolü yerine, Müslümanları sembolize eden bu veya alternatif tasarımlara ilgi duyar diye yayınlıyoruz. Cumhurbaşkanımızdan da her iki kule konusunu yeniden değerlendirme yapması istirhamında bulunuyoruz.

Son bir hatırlatma, ne diyordu dizide: “…boğaz manzaralı Babil kulesi… Hatta belki bu köprünün yanına bile dikebiliriz.”

Yani 15 Temmuz'dan sonra dikiliyor bile. Cumhuriyet Savcıları, soruşturma açacaksanız buna açın!

Büyütmek için resme tıklayın