Kürt Sorununa Çözüm Arayışları!…
Müslümanların, geçte olsa bir araya gelerek Kürdistan coğrafyasında yaşanan zulüm, vahşet ve acıların son bulması için bu bölgesel soruna sahip çıkmaları çok güzel bir eylemdir. Sorunları gündeme getirip tartışmakla beraber, bu çalışmalar sahada ortaya eylem olarak döküldüğünde daha bir anlamlı ve verimli olacaktır. Kürdistan coğrafyasında yaşayan Kürt halkı, uluslaşma sürecinde T.C, İran, Irak ve Suriye devletlerince acımasızca soykırıma, katliamlara, asimilasyon ve zorunlu göçlere maruz bırakılarak adeta yok edilmek üzere imha politikalarına maruz kalmışlarıdır…
Bu süreçte hem Kürt İslamcılar ve hem de Türk İslamcılar bütün bu zulümlere karşı sessiz kalarak zulme rıza göstermişlerdir. Ancak gelinen süreçte, gerek PKK ve gerekse bölge halkının ortaya koyduğu direniş, Kürt sorununun artık ertelenmeyeceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Ama Kürdistan coğrafyasında siyasal zeminde gerçekleşen mücadele gösteriyor ki; PKK/BDP halk tarafından genel anlamda her açıdan sorunları çözecek bir oluşum yâda temsilci olarak görülmemektedir. Bunun en bariz ispatı seçimlerde halkın %50 sinden fazlasının BDP dışındaki partilere oy vermesi ve BDP yerel yönetimlerinin halkın sorunlarına kayıtsız kalarak ayrımcılık ve ötekileştirme politikaları yapmalarıdır…
Bu sebeple sağlıklı ve somut çözüm ortaya koymak için genel anlamda Kürt halkının tümünü temsil edecek. Halkın temel sorunlarına somut çözümler üreten sivil örgütlenmeler arasında birliğin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. İşte tamda burada söz konusu olan gerçek, PKK/DP’nin asla genel olarak Kürt halkının temsilcisi ve sahibi olmadığı gerçeğidir. Bu bölgede yaşayan tüm halkları temsil edecek bir oluşumun ortaya çıkarılması gerekmekle beraber, bu oluşumun halkların tercihleri sonucunda seçilen sivil inisiyatifler olması da önem arz etmektedir. Bölgede yaşayan halkları gerçek anlamda temsil edecek sivil toplum kuruluşlarının inanç ve düşünce farkına rağmen bu sorunun adilce çözülmesini sağlamak için ellerini taşın altına koyarak ümmeti vahideyi oluşturmalı, birbirlerine saygı içinde ortak insani değerler etrafında birlik sağlamalıdırlar.
Kürdistan coğrafyasında Müslümanlardan başka dinlerden halklarda yaşadığından, bu inisiyatif aynı zamanda bu halklarında temsili için gerekli olan katılımın sağlanması, söz konusu halkları temsil edecek sivil toplum kuruluşlarını da içinde barındıracak bir sivil bölge gücünü oluşturmalıdır… Medine vesikası göz önünde bulundurularak bu oluşum sağlanmalı ve bölgede Müslümanlar İslam’ın öngördüğü tevhit modeli ile toplumsal dayanışmayı sağlayacak sağlıklı adımları atmalıdır. Bu süreçte en önemli adım Müslüman sivil toplum kuruluşlarının kendi aralarında sağlam bir birliktelik kurmasıdır. Yıllardır bölgede gündem oluşturmak yerine gündemi takip bile edemeyen Müslümanlar, artık bu sorunun çözümü noktasında gündemi takip edemeyen değil, gündem oluşturan sivil inisiyatif olmak için öncelikle halkın temel sorunlarına çözümler üretmeli, sahada eylem ortaya koymalıdır.
Hayatın vahiy ile inşası için ortaya konulan tüm söylemlerin, reel hayatta somut olarak bir karşılığı olmalıdır gerçeğinden yola çıkılarak, hayatın tüm alanlarında Muhammed’i (s)bir ahlak ve örneklikle dosdoğru bir duruş ortaya koyulmalıdır. Şimdiye kadar acıları ile baş başa bıraktığımız halkların acılarına çözüm üreterek, eksiklerimizi gidermeli ve tüm ezilen halklardan özür dileyerek eksik bıraktığımız sahalarda somut çözümler üreterek hayata geçirmeliyiz… Hayatın vahiy ile inşası için; Kürdistan coğrafyasında ezilen tüm halkların yeniden insanca yaşam koşularına sahip olabilmesi için tüm çabaların gösterilmesi gerekliliğinden yola çıkarak, sorunun kaynağı olan sebeplerin ortadan kaldırılması için yapılması ve atılması gereken adımlar belirlenmeli ve hemen gereken yapılmalıdır.
Gerek Türk ve gerekse Kürt Müslümanlar öncelikle kendi halklarına özür borçludurlar! Yani Türk Müslümanlar on yıllardır bu zulme sessiz kaldıklarından, devlet, medya ve güvenlik güçlerince Kürt halkı aleyhinde aldatıldıklarına sessiz kaldıkları için kendi halklarından özür dilemeli ve İslam kardeşliğinin gereği olan adalet ve eşitlik ilkesince tüm insanlığın aynı haklara sahip olduklarını anlatmalıdırlar. Anlatmakla kalmamalı bunun ispatlayacak somut adımları atmalıdırlar.
Aynı şekilde Kürt Müslüman yazar ve düşünürlerde bu bölgede yaşanan acılara sessiz kaldıkları ve Kürt halkını T.C ve PKK’nın kucağına terk etikleri için bölge halkından özür dilemeli ve bundan sonra, gerek bölge ve gerekse tüm insanlık için sorumluluk bilinci ile mücadele edeceklerini somut olarak ortaya koymalıdırlar. Gerçek anlamda bir kardeşliğin tesis edilmesi için şartlar oluşturulmalı, halklar ile adil ve eşit yaşam koşularına sahip olacağımız sosyoekonomik projeler üretmeli, işsizliği ve aşsızlığı ortadan kaldıracak somut çalışmalar yapmalıyız. Beraberce bu ülkede yaşayan halkın işsizlerini, yoksullarını, evsizlerini, asgari ücretlilerini, yoksulluktan evlenemeyen gençlerini, genelevlerde istemedikleri bir hayatta mahkûm edilen kadınlarını, hayattan dışlanan travestilerini, kayıp annelerini, evlerine aş götüremeyenlerini, yetimlerini, dullarını, aç sabahlayanlarını, tefecilerin ellerine düşenlerini vb toplumsal sorunlarına çözüm üretecek reel politik hayata karşılığı olacak projeler ortaya koymalıyız ki o zaman doğu-batı arasında gerçek anlamda bir kardeşlik ortaya çıkabilsin…
Bende tıpkı Allah’ın resulü Muhammed (s) ”Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz diyorum” ve ‘eğer gerçekten kardeş olmak istiyorsanız kardeşlerinizle eşitlenin’ adalet ilkesi çerçevesince eşit yaşam koşularına göre bir yol çizmeli, kimimiz kimimize siyasal veya iktidar gücü ile üstünlük taslamamalı, bir tarağın dişleri gibi kardeşler olarak yaşamalıyız. Birbirimizin evinden, cebinden, işinden, hastasından, habersiz değil haberli bir kardeşlik anlayışı ile yaklaşmalı ve bunun sonucunda birbirimiz için gerekirse ölümü bile göze alacağımız gerçek kardeşliğin inşası için somut adımları atmalıyız.
Şimdiye kadar konuşanlar çok oldu ama zaman gösterdi ki; konuşmakla sorunlar asla çözülmüyor. Eğer fikirlerin altı doldurulmazsa, bu fikirler gerçekliğini zamanla yitirmeye mahkûmdur…
Diyarbakır da ki intihar eden babanın da samsunda açlıktan ölen Kübra’nın da acısı bizim acılarımızdır. Eğer biz bu acılara sahip çıkmaz, reel politik hayata dair gündemler oluşturup, bu acıların son bulması için somut adımlar atmazsak söylediğimiz her şey ve sırtımızı yasladığımız tüm hakikatler, de bizi kendi gündemimizin büyüsüne kapatıp, gerçek dünyadan azade bir şekilde başkasını ötekileştirmeye götürecekse son tahlilde bunun adı faşizm den başka bir şey midir?
Her şeyden önce gelin insan olalım ve insanca yaşamak için insanları kucaklayacak sınıflaştırmaları ortadan kaldıracak ortamlar oluşturalım. Unutmayalım ki: Allah yeryüzünü, gökyüzünü ve ikisi arasındakileri yalnızca insanlar adil ve eşit şartlarda faydalansın diye yaratmıştır…
Bunun için toplumda ötekileştirmeyi ortadan kaldırmalı. mal/mülk güç ve iktidarı ele geçirerek insanlara hayatı dar edecek ideolojik düşünce ve bencil yaklaşımlardan uzak duralım.
T.C. diyerek kısalttığınız Türkiye Cumhuriyeti'nin, Kürtlere "soykırım" uyguladığını iddia ediyorsunuz.Siz ya soykırımın ne olduğunu bilmiyorsunuz, ya da bilerek ve isteyerek, böyle bir çarptırma içerisindesiniz.
Şubat 13th, 2011 at 11:11Başlı başına suç teşkil eden yazınızla ilgili yoruma dahi gerek yok. Ancak Kürtlerin değil, sizin bir kültürel kırıma uğradığınız belli oluyor. Çözüm arayışları başlığı altında hiç bir çözüm önerisi taşımayan ve ümmet anlayışına sığınıp Türkleri soykırımcı ilan eden yazınızı kınıyorum.
Kürt sorununa şövenist veya milliyetçi bir yaklaşım ile çözüm aranması zaten anlamsızdır.
Doğu sorununa genelde Kürt sorununa "ümmetçi" bir yaklaşımla yaklaşmak bir çok açıdan gerekli ve mantıksaldır.
ANCAK, "T.C. nin vb. lerinin Kürt halkına soykırım yaptığı"na ilişkin yazı içeriğindeki talihsiz, mesnetsiz, belgesiz ve de art niyetli satırları ben de ŞİDETLE KINIYORUM.
Kürt Halkı'nın bir gün er geç kullanıldıklarının farkında olmasını can-ı gönülden temenni ediyorum.
Yazarımızdan bu satırlarını YA REVİZE ETMESİ veya GÜN IŞIĞI ALTINDA İKNA EDİCİ BELGELENDİRMELER YAPMASINI bekliyoruz.
İleri sürülecek belgelerin şühpeye mahal vermeyecek belgeler olması yazının ve argümanın kendi tutarlılığı açısından bir başka gerekliliktir.
Saygı ve sevgilerimle.
Şubat 13th, 2011 at 20:55Almaz Bey!
Sizin fazla çıt çıkarmanıza gerek yok- onlar sizi zaten bulur
imza
Bordo Bereliler...
Alın size ÇÖZÜM! Var mı ötesi!
Şubat 15th, 2011 at 14:47tehdit kokan yorumlar fikir ve düşünce acziyetini ortaya koyar.
sizin doğu ve güneydoğuda yaşananlara şahit olmadığınız ve kürt halkına t.c sistemi tarafından cumhuriyet döneminden bu yana uygulanan sistematik zulüm, işkence, soyıkırım, (şeyh sait isyanı zilan deresi dersim yüzlerce çocuk öldürülmeleri vb)asimilasyon ve sürgünleri görmemek asıl faşizanlıktır.
masa başlarında analiz yorum yazmak kolay beyler biz bu zulümleri yaşadık. asla kürt'çü değilim türk'çüde değilim ama kürt halkına yapılan zulümlere de sessiz kalacak değilim kimse kusura bakmasın...
sayın rauf bey tehdit ve şantaj yapmanız ahlaki ve etik değil. aksine acziyetinizi ve sizin tehdit şantaj ve vahşice insan öldürmekten başka bir şey anlamadığınızı gösterir. bu coğrafyada sizin zihniyetiniz az kan dökmedi bunun farkındayız. bir canımız var başka da kaybedecek bir şeyimiz yoktur. sıkıyorsa o bordo berelilerle gelir vurursunuz yüreğiniz yetiyorsa.
ahlaksızca tehdit yapmanın alemi yoktur...
yazarlık sizin gibi fikir ve düşüncelere tehdit etmekle yapılmaz lütfen insaflı olun izanlı olun...
Şubat 16th, 2011 at 17:32Yazar arkadaşı kınayanlara sesleniyorum kaç defa ciğeriniz yandı kaç defa aç susuz kaldınız kaç defa evinizden haksız yere alınıp işkence edildiniz kaç defa aile büyüğünüz hiç bir suçu yok iken işkenceye çekildi sizler gibi sanal kahramanları çok iyi biliriz sanalda mücahit reelde korkak olan tipleri tehdit vari söylemlerinizden çekinse idin emin olun sizin gibi jön türklere bu ülkeyi çoktan teslim etmiş olmamız lazım idi ama asla sizin faşizan mantığınız ile olaylara bakmadığımız için yazılanların arkasında durmayıda biliriz ..
Dışardan toz pembe gözüken olaylar hiçte öyle değil Kürt=Türk kardeşliğini ancak ve ancak ''Ey İman Edenler İman ediniz'' Ayeti kerimesi çerçevesinde değerlendiririm öyle kuru kuru kardeşlik söylemlerine karnımız tok...Soykırım yok hemi o zaman Halepçe soykırımında görev alan türk komandolarını bir araştırın bakalım o katliamın arka planın da kimler var?
Dersim Zilan Şeyh Said Kıyamı ile mazlum halktan milyonların nasıl darağaçlarında sallandırıldığını çankaya girişinde her yüz metrede bir alimin asıldığını zilan deresinin bir hafta boyunca kan aktığını dersim de mazlum çocukları dahi katletmekten çekinmeyen zalimleri gerçek tarih kaynaklarından okuyun öyle gelin sizin gibiler ile çok uğraştık ve halen jön türkler piyasada jön türkler ile Müslüman Türkleri her daim ayırmasını biliyoruz İskilipli Atıf Hoca ile Zekeriye belamını ayıracak kadar hamdolsun yetiştik ve yeni okuyan Kürt gençliği geliyor artık kimse bizi o boş masallar ile kandıramayacak bizde varız varlığımızın ana kaynağı Allahtan başkasına kul olmayacağız olmadıkta...
Şubat 16th, 2011 at 22:55Karakterden yoksun ve zayıf insanlar, Dünya’nın her yanında, Duygusal içerikli ve mazlumiyet esaslı edebiyat yaparak, insanların göz yaşlarından prim toplarlar…
Topraklarımızda ise, propaganda sanatı genel olarak insanların göz yaşı üzerine kuruludur…
Dini masallarla insanları ağlatır, mazlumları oynarlar ve güç sahibi olurlar…
İnsanlık-Barış-Özgürlük masalları anlatarak, insanları ağlatırlar, mazlumları oynarlar ama diğer yandan, Kandil’e biat ederek,terörizmin her türlüsünü desteklerler…
Bu arkadaşların KÜRTÇÜLÜK yaparken, gizli bir PKK sempatizanlığı vardır…
Şimdi gelelim bunları ifşaya…
Bu arkadaşlar,emirleri direk olarak Kandilden almazlar. Genelde TelAviv-Vaşington ve Brüksel üçgeninden gelen talimatlar doğrultusunda şekillendirilen, sözüm ona öndercikleri bunlara talimatı verir…
Kürtlüğe hizmet ettiklerini sanarlar ama aslında İsrail’in uşağı ve çocuğudurlar…(Mavi Marmara baskını esnasında, İskenderuna eş zamanlı düzenlenen saldırı bana bunu hatırlatmıştır)
Üniversitelerde aponun posterlerini açarlar, her türlü bölücü sloganı atarlar, daha sonra sopayı yediklerinde de,”Bizi faşistler dövdü! T.C’nin faşistleri dövdü!” diye diye, Küçük Emrah edebiyatı yapmaktan çekinmezler…
Diğer yandan,attıkları onca slogana rağmen, dağa çıkıp, teröristçilik oynamaya sıra gelince, yüreklerinde YUSUF-YUSUF’lar atar!
O kadar tabansızdırki bunlar,İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de, İstanbul’da en gözde mekanlara, menşei nereden geldiği belli olmayan sermaye sayesinde, refah içinde yaşarken,insanları galeyana getirip, sözüm ona Kürdistan, kürt hakları diye çemkirirler…
İnsanlıktan nasibini almamış bu ucubeler,kendilerine haksızlık yapıldığını, özgürlüklerinin kısıtlandığını, dillerinin yok edildiğini söylerler ama iş çuvaldızı kendilerine batırmaya gelince, düğün evinde katlettikleri çoluk çocuğu, töre cinayetleri doğrultusunda insan canını hor görmeyi mübah sayan kokuşmuş geleneklerini görmezden gelirler…
Ulusların kendi kaderini tayinden dem vururlar sürekli, ama iş, Irak’taki Türkmenlerin, Kafkasya’da ki Çeçenlerin, Batı Trakya’daki Türklerin, Doğu Türkistan’daki Müslümanların hakkına gelince, sus pus olurlar…
Dolayısıyla, bunların on lafından dokuz buçuğu yalandır!
Zamanında göbeğini kaşıya kaşıya, mağarasında otururken, örgüt kızlarına salyalı ağzıyla tecavüz eden terörist başını, sözüm ona milli kahramanları adlederler ama onları Sevr anlaşması sayesinde,Coninin kucağında hoplamalarına engel olmaya çalışmış Mustafa Kemal Atatürk’e her fırsatta küfürü bir borç bilirler…
Fukara oldukları söylenir, kaçak elektrik kullanmada, her türlü hırsızlığı yapmada,beyaz toz paraları ile Avrupalarda Amerikalarda fink atmalarda onlardan başkasını göremezsiniz…
Kısacası bu Kürtçüler, karınları açken Kürt, karınları tok iken Türk olurlar nedense…
Hatta bir iki yüzlülükleri daha vardır… Türkiye toprakları içinde, tepki görmeyelim diye, Amerikan karşıtı olurlar, dışarıya adımlarını atar atmaz, Amerika’nın koynuna girmekte sakınca görmezler…
İşte bu iki yüzlülük varken, bu insanların ne ALLAH birdir dediğine itimat edilir, ne de samimiyetlerine
Sevgiler
(NOT:Kürt kökenli TÜRK!
Cayır cayır yanan kurunun yanındaki yaştır…
Derdi tasası, geçim derdidir. (Tıpkı bizler gibi)
Sayıları baya bir fazladır ama sesini pek çıkartmayı sevmez. İşinde, gücündedir…
Ve aslında, kavga eden fillerin altında ezilen çimenler gibidir…
Askerde, herkes gibi onlarda ‘’Tanrımıza HAMDOLSUN! Milletimiz VAROLSUN!’’ yeminini söylemeyi, kendisine onur adleder.
Çokta umurunda değildir aslında, Kürtlüğü, çünkü zaten bu ülkeyi en az TÜRK kardeşleri kadar sever…
O yüzden kimlik falan tanıtayım, derdine düşerek, şovenistik sloganlarla, beyninin körelmesine izin vermez…
Milli maçlarda atılan gollerde beraber seviniriz onlarla, sarılırken asla düşünmeyiz, kökenimizi…
Deprem mi oldu, felaket mi geldi? Gözyaşlarımız ortak akar…
Samimilerdir…
Dostlardır…
Yürekleri sıcaktır…
Çünkü onlar, artık kendilerini bu ülkenin TIRNAĞI olarak kabul etmişlerdir…
Ve işte bu Kürtçülük yapan kimliksizlere en büyük tokadı KÜRT KÖKENLİ TÜRK kardeşlerimiz atacaktır!)
Şubat 17th, 2011 at 10:05o kadar ezberci faşizansınız ki, o kadar basitsiniz ki sizi muhatap bile almaya değer bulmuyorum...
Şubat 17th, 2011 at 10:23Burası, fikir beyân etme yeridir; çakallık yapma yeri değil!
Şubat 17th, 2011 at 10:31''gotna rast bi mirov ne xweş tê!''
Aslında bozuk farsçadan bir atasözü yazacak değildim ama Türkçe'den pek anlamıyorsunuz diye yazdım, yukarıdaki atasözünü...
Muhattap bile almaya değer bulmuyorum demişsiniz ya, ben zaten terör örgütü sempatizanları ile aynı masaya oturmam...Çünkü sizler, ''behr bi devê kûçka heram nabe'' atasözünü pek dikkate almazsınız...
Haydi kalın sağlıcakla...
Şubat 17th, 2011 at 10:32Ali yürür yazık o ismi taşımayı haketmiyorunuz amerika israil vb şer odaklarına yalakalık yapanlar aşikardır lanetliyorum kim olursa olsun sözlerinde aşırı derece jön türk mantığı var e sizin gibiler olmasa kim kandan beslenecek apo demişsiniz onun gibi aşşağılık insanlar asla müslüman kürt halkının temsilcisi olamaz Müslüman kürt=türk halkı asırlardır aynı acıları ve sevinçleri paylaşmış ırklardır lakin laik rejim ve yardakçıları zulmetmiştir....Size yorum yazmayacam artık.
Şubat 17th, 2011 at 23:21Ben bu sitede yazı yazan biri olarak, sitenin Bilgi Ağı ismine yaraşır bir şekilde varolduğunu düşünmekteydim. Ancak bu yazıyla birlikte, buna dair inancım zayıfladı.
Şubat 17th, 2011 at 23:48Bilgi Ağı her tür fikre, düşünceye ve kanaate yer vereceğim derken, bu yazıda olduğu gibi mesnetsiz, temelsiz, kışkırtıcı, bölücü, aşağılayıcı ve hatta adi ithamlar içeren kelimelerine yer bulabiliyor.
Bunun adı Bilgi Ağı değil, Bilgi Çöplüğü'dür.
Her isteyenin dine, ırka, cinsiyete vb. konulara fütursuzca saldırabildiği bir ortamda, yorumlar da mecrasından çıkarak çirkinleşiyor.
Hüseyin beyin iddialarında 'soykırım' içerikli kısım için bilgi istedim, yok.
Bir kaynak, bir kitap,bir araştırma istedim, yok.
En azından bu fikri edinirken nereden yola çıktığını öğrenmek istedim, o da yok.
Mesele Doğu'da yaaşamaksa; ben Iğdır doğumluyum, annem Kağızmanlı, öğretmenlik mesleğime Diyarbakır'da başladım, 4 sene Bismil'de görev yaptım. Ve üç yılda yakın bir zamandır da Batman'da ikamet ediyorum.
Kardeşim de Van/ Başkale, Mardin ve Erzurum'da ikamet etti.
En hafif tabirle Hüseyin beyin bilgisiz olduğunu ve yazısını böylelikle kaleme aldığını düşünüyorum.
Bilgisiz olmanın değil, bilgiye kapanmanın ayıp olduğu düsturuyla, buradan çağrımı tekrarlıyorum:
Hüseyin bey; Türklerin Kürtlere soykırım yaptığına dair kanıt, kitap, gazete haberi, araştırma, döküman ya da herhangi bir bilgi varsa, lütfen paylaşınız, biz de cehaletimizden utanalım.
Değilse takdiri size bırakıyorum.
benim yazımın içinde fikre, düşünceye, inanca, mezhebe vb hiç bir değere saldırı ve saygısızlık olmadığı halde altına eleştiri adına haksızca ağır ithamlar ve tehditler yazarak yorumlar ile yazıyı asıl verilmek istenen mesajın anlaşılmasının önüne çeken yürür ve arslantürk bey efendiler sizler acaba hakaret etmeyi ne zamandan beri fikir olarak görüyorsunuz hakaret ve tehdit yapan siz olduğunuz halde farsça atasözü ile kendinizi tarif ettiğinizi biliyormusunuz?
Şubat 18th, 2011 at 08:52ben o yazımda geçmişte kürt halkına yaşatılan zulümlerden bahsetim. ama siz anlamak istediğiniz yerden öğrendiniz buda sizin lafı nerenizle öğrendiğinizi gösteriyor.
bilgi ağında yazı yazmayı ben talep ettim ama bana hakarete izin verilsin diye değil sizin hakaret ve tehdit içerikli yorumlarınız yayınlanınca bilgi ağı bizim cevabımız yayınlanınca bilgi çöplüğü öylemi insanda biraz haya biraz ar olur.
sizin gibi kaffalar bu ülkede kaos zulüm ve ayrımcılıktan başka bir şey üretemez 80 yılınızı gördük kafanız kaos ve terör üretiyor en büyük terörde hiç kuşkusuz sizin beyinlerinizdir.
bu ülke halkları geçmişten bugüne bir çok alanda beraber yaşadı ama sizin beyin yapınızla değild çünkü sizdeki beyin israil oğullarındaki gibidir kendiniz dışında herkesi 2 sınıf vatandaş gören bir zihniyet.
mesnetsiz demişsiniz. zilan deresinde 1 hafta boyunca kan aktı. dersimde yüzlerce kürt öldürüldü. d bakır da şeyh saidle beraber onlarca alim öldürüldü. ama sizin kalpleriniz ve gözleriniz bu soykırımları görmez bunlar sizin t.c dediğiniz devletin arşivlerinde mevcuttur.
12 eylül unutulmuş değildir beyler insan olun insanca cevap yazın. kimseye boyun eğmedik eğpmeyeceğiz.
eğer bizde müslümanız diyorsanız müslümanca cevap yazmayı ve ahlaklıca eleştiri yapmayı öğrenin t.c faşistliğinizi bırakın biz sizinle kardeş değiliz artık olamayız tek taraflı kardeşlik anlayışı faşistcedir islamca değildir.
lütfen gidip önce insanlara insanca cevap vermeyi öğrenin...
Hala müspet bir açıklama yok.
Şubat 18th, 2011 at 13:21Bir çam devirip boyunuzdan büyük bir laf ederek, altında kaldınız. Toparlamak yerine, daha derin bir çukura dahi indiniz.
Kürtler sizden utanıyor. Türkler de sizden utanıyor.
Velhasıl, insanlık sizin gibilerden utanmaktadır. Ancak insansınız işte en nihayet.
Murat Bey,lütfen Antropoz krizinde debelenen, bu iki zavallıyı kendi haline bırakınız...Sanırım daha yiyecekleri çok ekmek var...
Şubat 18th, 2011 at 17:21Ali bey,
Şubat 18th, 2011 at 17:54Yorum yazmak istemiyorum artık. Hatta yazmak da istemiyorum artık.
Nietzsche'nin dediği gibi; 'Duyan kulaklara konuşmak' lazım. İnsan sağır oldu mu, bağırsak da duymaz.
SN.Abdurrahman ALMAZ,
Yazınızı okudum.Ahmet ay beye destek vermek ıcın aynı yazıyı farklı ısım ve cumlelerle dosenmenız konu kırlılıgınden baska bırseye sebeb olmamıs.
Ulkemızın o kadar sorunları varken kurt mıllıyetcılıgı benım hıc umrumda olmaz.Turk mıllıyetcılıgıne fasıst dıyen bır zıhnıyet gelmıs karsıma bana utanmadan,arlanmadan,gozumun ıcıne baka baka ,o kadar yorumlarıda hıce sayan yalancı ve nankor bırı bunları yazacak ve karsılıgındakı kufru yemecek ha? yazıklar olsun sıze.....
Sn. Almaz, dılını essek arısı soksun da konusamaz ol emı? O kadar yorumdan ders almadıysan halk agzı olan beddudan da nasıbını al ıstedım. Kuldan utanmadıysan Allah tan damı korkmadın?
Sevgılı Alı Rauf, senı kutluyorum. Dık durdugun ıcın,durusunda capulculara meydan vermedıgın ıcın,ıstıkrarın ıcın,bu ulkeye ve ınsanlara olan sevgın ıcın....Umarım bırgun yuzyuze tanısmak kısmet olur.
Kurt sozunden asla rahatsız degılım.
Abdurrahman Almaz ı protesto edıyorum. Koskocaman
bır ozur borcludur bıze ve bu ulusa...
Ankara dan slm ve sevgıler..........
Şubat 19th, 2011 at 02:50Fâzilet Abla,
Şubat 20th, 2011 at 00:40"eşek arısı" seviyesine kadar düşürmüşüz mâşallah!
ÇOK ŞEY YAZABİLİRDİM AMA DEYMEZ.
SİZİ SİZİN İÇİNİZDEKİ IRKÇI VE FAŞİST DUYGULARLA BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM.
SELAM ÜZERİNİZE OLSUN.
Şubat 22nd, 2011 at 15:38Sevgili Abdurrahman,
günün birinde köyün birine adamın biri gelmiş. Köylüler " ey yolcu, nerden gelir, nereye gidersin?" diye sorarlar. Adam, "bu bilmem kaçıncı köydür beni kovuyorlar..." diye cevaplar. Köylüler "neden ki?" diye sorarlar. Adam, "ben doğruları söylediğim için!" diye cevaplar. Köylüler şaşırır. "yâhû insan doğru söylediği için kovulur mu hiç!" diye de söylenirler. köylülerden biri, "meselâ sen, ne dersin, hangi doğruyu söylersin de seni kovarlar? Bir örnek versen!" Adam biraz bekler, yanında bekleyen köylülerin içindeki bir kadının göğüslerini tutar, "bu meselâ, bu meme değil midir!? Ben meme dersem bu doğru değil midir!?" der. Köylüler, eşşek sudan dönünceye dek, elemanı bir güzel benzetirler.
Verdiğimiz örnek, üslûbumuzun dışında bir misâl oldu, farkındayım ama, bu durumu anlatacak daha güzel bir misâlk yok.
Demem o ki Abdurrahman Kardeş;
İfâdeyi beyân tarzı önemli, zaman önemli, zemin önemli, makam önemli, gereklilik önemli, üslûb önemli, İslâmî hassasiyet önemli. "Rahmetim gazabımı geçti" önemli.
Not: "DEYMEZ" değil kardeşim, "değmez"
Ayrıca, insanları böyle suçlamak, kategorize etmek; hak iddia eden, kavmine gadredilmiş bir adamın tarzı olmamalı.
Daha rakîk, daha nâzik, daha nâzenin, daha nazdâr cümleler bekliyorum senden.
Hürmetler!
Şubat 22nd, 2011 at 17:21Abdurrahman Almaz bey;
Şubat 22nd, 2011 at 20:59Bu yazınızdan ötürü aldığınız yergi ve eleştirilere cevaben, bana yahut diğer okur-yazarlara 'Faşist' ve 'Irkçı' demekten sizi men ederim.
Sizi şiddetle kınıyorum.