Kürt Sorunu ve Tarihe Geçmek
Mehmet Ali Birand, POSTA Gazetesi’ndeki köşesinde, “Başbakan Erdoğan’ı asıl Kürt Sorunu tarihe geçirir” demiş.
Yazının özeti şu cümlelerden oluşuyor;
“Ne köprü, ne ikinci İstanbul, ne de diğer çılgın projeler, hiçbiri Erdoğan’ı tarihe geçirmez. Bütün bunlar zamanla unutulurlar. Ancak, Türkiye’nin yıllardır kanayan yarası olan Kürt Sorunu’nun çözümü, Erdoğan’ı gerçek anlamda tarihe geçirir. Erdoğan’ın elinde büyük bir fırsat (!) var”.
“Kürt sorununda kritik bir aşamaya (!) gelindi. İlk defa taşlar yerine oturmaya (!) başladı ve çözüm olasılığı arttı(!).
“Kürtler kendi temsilcilerini seçtiler(!), kendilerine güvenleri arttı”.
“İmralı, her tutumuyla barıştan yana olduğunu gösteriyor”.
“Kandil, silahlı mücadelenin sonuna gelindiğinin farkında, onlar da yoruldular. Yüz akıyla (!) bu kargaşadan çıkıp, gerekirse mücadeleyi siyasi alanda yürütmeyi tercih ediyorlar”.
“Nereden bakılırsa bakılsın, iç ve uluslar arası koşullar ile birlikte, Kürtlerin tutumu sorunun çözümünde son derece uygun (!). Yani kısaca, anahtar Başbakan Erdoğan’ın elinde. Bakalım Başbakan, bu fırsatı, bu anahtarı nasıl kullanacak?”.
Evet, açıklamalar bunlar, bu açıklamaların meali de şunlar.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Birand, nasıl bir and içtiyse, son derece hayali, son derece pembe, son derece gerçeklere ters bir tablo çizmiş ve çoook çok uzaklardan postalamış POSTA’daki bu yazısını…
En baştan başlayalım;
“Kürt sorunu, kritik bir aşamaya geldi, ilk defa taşlar yerine oturmaya başladı ve çözüm olasılığı arttı” diyor Birand, umut dolu bir sevinçle.
“Kritik aşama”dan kasıt nedir? Hangi ve nasıl bir aşamadır bu? Hangi taşlar, ve nasıl yerine oturmuştur? Çözüm olasılığının arttığına dair tespitler, gelişmeler, çalışmalar, faaliyetler, emareler nelerdir? Gerçekten bizler bütün bunları hiç bilemiyoruz, ama “Birand’ın mutlaka bir bildiği vardır” demekten de kendimizi alamıyoruz.
Gelinen bu mutlu ve son derece umutlu (!) aşamanın muhataplarını tek tek irdelemiş Birand.
Birand’a göre;
Son seçimde Türkiye’de yaşayan Kürtler, kendi temsilcileri olan BDP’yi seçmişler ve kendilerine olan güvenleri de artmış böylece. Bu durum, çözüme ilişkin olumlu bir gelişmeymiş! Bu açıklamayı doğru varsayarsak, söz konusu durum çözümü değil, daha çok çözülmeyi tetiklemez mi size göre, yoksa ben mi yanılıyorum! Ayrıca BDP, blok olarak girdiği seçimde 2.6 milyon oy aldı, ki Kürt seçmen sayısı yaklaşık 8 milyon civarında, oranlarsanız 1/3’üne tekabül ediyor.
Ha unutmadan; güvenleri de artmış Kürtlerin, bir anlamda güçlenmişler yani. Bu da çözümü kolaylaştırıyormuş, Birand öyle diyor. “Kime karşı güven ve güç artışı bu? Mesela Fransa’ya mı, Çin’e mi, kime?” diye sorası geliyor insanın.
İmralı, yani Apo, her tutumuyla barıştan yana olduğunu gösteriyormuş! Mübarek, barış güvercini sanki! “İsteklerimi yerine getirmezseniz, ortalık kan gölüne döner” diyerek T.C.Devleti’ni tehdit eden, Osman Baydemir “silahın miadı doldu” dediğinde “sen kim oluyorsun” diyerek fırçalayan O değil sanki!
Kandil, silahlı mücadelenin sonuna gelindiğinin farkındaymış ve yüzakıyla (!) bu kargaşadan çıkıp, siyasi alanda legal mücadele edeceklermiş! Yüzakından kasıt nedir, hangi yüzakı, neyin yüzakı bu? Ayrıca silahı, sonuna kadar, hedefe ulaşıncaya kadar asla bırakmayacaklarını açıklayan, Karayılan’ın ta kendisi değil mi!
Görüldüğü gibi Birand’ın yazısında elle tutulur, hak verilebilir, makul sayılabilir tek bir satır, tek bir cümle dahi yok. O halde?
O halde; bu yazı vasıtasıyla Birand’ın, kamuoyunu belli amaç ve hedefler doğrultusunda ufak ufak alıştırmaya, belli kesimleri bu doğrultuda yönlendirmeye ve haklı göstermeye yönelik tuhaf bir gayret içerisinde olduğu, ister istemez akla geliyor. Başka izahı yok bunun.
Hal böyleyse; 40 yıllık kesintisiz meslek hayatındaki konuşma, diksiyon, anlatma ve cümle kurumlarındaki ahenk (!), istem dışı tarzı ve üslubu nedeniyle Türk medya tarihine “ıııı Birand” olarak geçen ve bu nedenle mizaha, taklide ve espriye konu ve malzeme olan Birand’ın, bahsettiği tarih sürecinde, iki hecelik ve tek kelimelik son derece ciddi ve farklı bir sıfat ile anılacağı ve tarihte yerini alacağı kaçınılmaz olacaktır.