Kurgusal Aktivasyon
Ara sıra hissederim hayatın yükünü sırtımda. Ama genel olarak kendini hayata taşıtan tembel biri olduğumu itiraf etmeliyim. Tabi burada latife yaptım, "hadi hep beraber gülelim ha ha ha diyecek değilim", ama kendi penceremden bakıp yorumladığım hayatla aramdaki ilişki böyle.
Bunca koşturmama ve uğraşılarıma rağmen neden tembel dedim? Acaba kendime. Sofistike tavırlarla kendimi aşağılamaktan zevk alan birisi değilim. Aksine yaptığım işlerle hep gurur duymuşumdur, kendimden. Bu açıklamaya geçmeden önce bir tembel tanımı yapalım.
Tembel nedir? Kime denir? Nasıl olunur ?
Asli görevlerini düzenli bir şekilde yerine getirmeyen, kendine ait bir işi başkasına nasıl kakalayacağını bilen, tertip ve düzen sahibi olmayan insanlara tembel mi diyoruz biz? Evet ne yazık ki! öyle yapıyoruz ve saçmalıyoruz.
Bu insan profiline dense dense kendine yeterlilik mücadelesi veren, medeni gelişmesini tamamlamamış, ve tam sosyalleşememiş şehirli bir kabileye mensup ilkel bir canlı denilebilir. Çünkü hayata iş yapabilirlik, verimlilik ve sağlanan fayda üzerinden yapılabilecek tüm değerlendirmelerin, insanı sonunda getireceği nokta burasıdır.
Öncelikle yapılması gereken şey, modern dünyanın insan tanımının gözden geçirilmesidir. Çünkü insan artık düşünen bir varlık olmak yerine, düşünmekten kaytarmayı tercih eden bir varlık olma eğilimi içerisindedir, alet kullanan bir hayvan olmaktansa, icatlarına alet kullandırtıp kendisi düşünce ambarı haline gelen, kafasını dinlendirebilme derdindedir.
Yani işin özü, modern yaşam ve medeniyet algılayışı insanı asli vazifesi olan kul olma bilincinden o kadar uzaklaştırmıştır ki, "seküler hümanizm" denen bir öcü ortaya çıkmış ve hissettirmeden insanoğlunun zihnini işgal etmiştir.
Ve insan yeryüzü savaşını kaybetme noktasına gelmiştir. Çünkü nesli yok olan tüm hayvan ve bitkilerin neslini koruma görevi insanındır. Eriyen buzulları koruma görevi de insana aittir. Bitki örtüsünden ve şehirleşmenin getirdiği tüm sıkıntılardan mesul olan da insandır. Doğa tahribatları sonucu meydana gelen afetlerin sorumlusu da insandır.
Savaşların, katliamların, hava kirliliğinin vs/vb/vd... İnsan bunca sorumluluğun sahibiyken kendi yaşamı için gereklilik arz eden, işleri yerine getirerek tembel olmaktan kurtulabilir mi? sizce.
Ben açık yüreklilikle tembel olduğumu söyleyebiliyorum, çünkü bu farkındalık hissinin bana verdiği rahatsızlık yeterince, kemiriyor beynimi. Ne zaman ki insan ve Allah arasındaki ilişki modern kalıplar içine sokulup, özünde bulunan anlaşılabilirlikten uzaklaştırılıp, bir karmaşa haline getirilmişse, sorun o noktada başlamıştır. "Birbirinizi sevmedikçe, iman etmiş olamazsınız." hadisinden insanın ağacı, ozon tabakasını, toprağı denizi vs...
sevmedikçe iman etmiş olmayacağı, sonucunu çıkartmak çok mu? abesle iştigal etmektir.
Eğer ki! her şeyi yoktan var edenin Rabbimiz olduğuna inanıyorsak, yaşadığımız bu dünyaya yaptığımız zulmü nasıl açıklayabilir ve bu suçu kimin üzerine atıp bu vebalden kurtulabiliriz ki! Hayatı boyunca çöp üretmekten başka bir işe yaramayan bir yaratık olmakla insan olmak arasındaki benzerlik nedir? Yada mazlumların öldürüldüğü bir savaşı protesto ederken, her gün kendimizi öldürdüğümüz onlarca kötü alışkanlık karşısında ki suskunluğumuza ne demeli?
Para kazanmak amacı ile birbirimize yaptığımız zulumlerin adına ticaret mi diyeceğiz? Kendimizden uzak tuttuğumuz bir musibeti başkasına yamamaya adalet mi diyeceğiz? Çok mesai yapana çalışkan, çok kafa yorana tembel mi diyeceğiz? Teknolojinin her türlüsüne sahip olup ta, sömürdüğü ülke insanlarının kanlarıyla ayakta duranlara medeni, kendini sömürüye karşı savunanlara vahşimi diyeceğiz?
“Biri tüm bunları benim yerime düşünüp bana bir yanıt verirse, ben tembel olduğum tezini savunmaya devam edeceğim. Ama insanların akli melekelerini kullanmak yerine bir ara kablosu olmak için birbirleriyle yarıştığı (beyin tembelliği) bu dönemde söylenecek en kolay şey söz değil midir? Ben tembelim diyebilmek…”
İnsan olmanın en önemli yanı tabii ki mükemmel olması değil.. her şeye rağmen mükemmele doğru yürümesidir.. O yolda nice keşkeler, noksanlıklar, artıklar ve pişmanlıklar vardır.. İnsan ki bunlarla güzeldir.. her gün sırtından bir yük atarak yürümek.. kurgu iyi kutlarım..
İbrahim Hakkı Gündoğdu
Aralık 16th, 2010 at 13:10