Küresel Krizin Türkiye’ye Etkileri..
Ülkemizde ekonomik kriz üzerine çok konuşuldu, yazıldı, çizildi. Ancak krizin reel sektöre yansımaları konusunda bilimsel çalışmalar daha yeni çıkmakta. Önümüzdeki yakın dönemde bunların sayısının artması beklenir.
Bu konudaki araştırmalardan biri, MPM yayını. İki öğretim üyesi imzalı çalışma, “Küresel Ekonomik Krizin Türkiye’de Reel Sektöre Yansımaları” başlığını taşıyor.(1)
Bu araştırmada ortaya konulan bulgular, sorunlar ve çözüm önerileri şunlardır:
1- Dış tasarrufların yurt içi yatırımları karşılama oranı 2002 yılında % 12,2 iken 2008 yılında % 29,1’e yükselmiştir. (sf; 32)
Söz konusu bu dönemde yabancı tasarrufların yurtiçi tasarrufları dışlama süreci yaşanmış ve bu olgu devam etmektedir.
2- Dünya ekonomisinin temel sorunu kaynak yetersizliği sorunu değil, var olan kaynakların kaynak açığı olan ülkelere tahsisini sağlayacak etkin mekanizmaların yaratılamamasıdır.(sf;59)
Bu saptamadan da anlaşılabileceği gibi, bizim de öteden beri belirttiğimiz kaynak dağılımında etkinlik sorunu bir kez daha gündeme getirilmiş bulunmaktadır.
3- Küresel finans krizi ekonomik büyümede gerileme ve işsizlikte artış yaratmıştır. Ekonomik büyümedeki gerilemenin en önemli nedeni yurt içi ve yurt dışı talep yetersizliğidir.(sf;71)
4- İmalat sanayi üretim endeksi Şubat 2009’da -%26,02’ye kadar düşmüştür.(sf;90)
5- İşgücü verimliliği yıllık değişim oranı 2009 ilk çeyreğinde -%15,61 düzeyine gelmiştir.(sf;91)
6- İşgücü verimliliğindeki yüzde 1’lik artışın imalat sanayi üretim endeksini yüzde 1,2 artıracağı hesaplanmıştır.(sf;92)
7- Ekonomik büyüme üzerinde yurt içi talep yurt dışı talebe göre daha fazla etkiye sahiptir. Ayrıca yine büyümede yatırımların etkisi kamu harcamalarının etkisinden daha yüksek çıkmıştır.(sf;115)8- Bu durumda krizi aşmada yatırımlara ve yurt içi talebin artırılmasına yönelik önlemler alınmalıdır.
9- Türkiye kriz koşullarında oluşturacağı politikaları uzun dönemli bir perspektif içinde ele almalıdır. Özellikle ara malları sektöründe ithalata bağımlılığı azaltıcı bir sanayileşme politikası izlenmelidir. Böylece cari açık sadece parasal bir sorun değil esas olarak reel bir problem olarak tanımlanmış olur ve önlemler de böylece kapsamlı ve kalıcı bir çerçeve içinde düşünülür.
Büyümeyi yüksek ve hızlı bir seviyeye çekmekte katkılı olabilecek en anlamlı politika yatırımların ve kamu harcamalarının arttırılmasıdır.
10- Çalışmanın analizleri dünya ekonomisinde kriz koşullarının yakın gelecekte devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Türkiye ekonomisinin hızlı istihdam yaratan bir yapıya yaklaşması için iç talebi arttırıcı politika önlemlerine ağırlık vermesi gerekmektedir.
11- Uzun dönemde yurtiçi tasarruf hacmini artırıcı önlemlere gidilmesi önerilmektedir.
Bu noktada Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney’in gazetelere de yansıyan bir uyarısını hatırlatmakta yarar olduğu düşüncesindeyim:
Başkan “…tüm dünyaya tasarruf çağrısında bulundu. Dünyada global üretim 2015 yılına kadar 7 trilyon ABD doları tutarında azalacak. Tam anlamıyla bir tasarruf çağının başlaması için bütün gereklilikler ortada…”(2)
Araştırma sonuçları da göstermektedir ki, Türkiye krizin etkilerini hızla aşmak ve toplumsal gelişime katkı veren bir büyüme modelini uygulamaya koymak zorundadır.
Bugüne dek, ulusal tasarruf hacmini daraltan, dış tasarruflara (ağırlıklı olarak sıcak paraya)dayalı, istihdam yaratmayan, ithalata bağımlı bir kalkınma modeli sonuç vermemiştir.
Son dönemde yapılan ve küresel krizin reel ekonomiye etkilerinin geniş biçimde irdelendiği bir diğer çalışma “Büyüme-Verimlilik-İstihdam İlişkileri Ve Türkiye İçin Bir Öneri” başlıklı araştırmadır.(3)
Bu çalışmanın bulguları üzerinde başka bir yazıda genişçe duracağım. Ancak burada temel önerimizi belirteyim:
Türkiye küresel kriz sonrası ortama hızlı ve kalıcı bir katkı yapmak istiyorsa, özü; dinamik verimlilik olarak adlandırdığımız yeni bir büyüme modeline geçmelidir.
Bu modelde üretim, istihdam, verimlilik, gelir, ücret ve ihracat hep birlikte artmakta ve toplumsal adalet daha dengeli bir yapıya yönelmektedir.
Yukarıdaki sosyal bilim araştırma bulgularından başta siyasal çevreler olmak üzere tüm toplumsal kesimler yararlanmalıdır. Araştırmalar, sonuçları ve tartışmalar gelişmelerin bilimsel temelde ilerlemesi ve toplumsal adaletin hızlanması için en sağlıklı yoldur.
Kaynakça
-(1) Doç.Dr. Nezir Köse-Prof.Dr. Selahattin Togay, Verimlilik Raporu, Küresel Ekonomik Krizin Türkiye’de Reel Sektöre Yansımaları”, MPM, Ankara,2010
-(2) Cumhuriyet,18.06.2010
-(3) Dr. Halit Suiçmez, Büyüme-Verimlilik-İstihdam İlişkileri Ve Türkiye İçin Bir Öneri(Dinamik Verimlilik), MPM, Ankara,2010