Küresel Güç Odakları Operasyonlarına Devam Ediyor
19.yüz yılın sonlarında ve 20. yüz yılın başlarında, sermaye ekonomik, siyasi ve kurumsal yapılanmasını tamamlayamadığı için karşılarında kontrol etmeleri gereken, büyük bir emekçi kitlesi ile karşı karşıya idiler.
Sosyal demokrasi bu ihtiyaçtan gündeme gelmişti. Sermaye partilerinin içinde emeğin hak ve menfaatlerini temsil eden temsilcilerinde bulunması ve bazı ideolojik etkileşimler buradan kaynaklanıyordu.
Ne zaman ki, sermaye örgütlenmesini tamamladı ve emekçi sınıfı tamamen denetim altına aldı, partilerin içindeki emekçi ideolojisine ait unsurlalar temizlendi.
Avrupa’da bu süreçler yaşanırken, ülkemizde oldukça farlı bir süreç yaşandı. Ülkemiz emperyalizme karşı verdiği mücadele ile kuruldu. Mücadelenin önderi olan Mustafa Kemal’in partisi içinde mücadelenin gereği halkın temsilcileri partiyi oluşturuyordu.
Emperyalizme karşı mücadele bitip, ülkenin yönetilmesine gelince Partinin içine toprak ağaları ve onların temsilcileri doldu.(Toprak reformunun yapılamamasının nedeni de budur)
O günün toprak ağaları, günün sermaye sahipleri oldu. Parti bir taraftan kuruluşun verdiği hızla halkçı işler ve görevler de yaptı. Ülkenin kuruluşuna büyük emeği geçti.
Zaman ilerledikçe, Partinin içinde sermaye yanlısı ve onun ideolojisine yakın aydınlar ile temsil edilir oldu. Temsilciler sermayenin temsilcileri idi, ama Mustafa Kemal’in fikri ve düşünsel ağırlığı eylem düzeyinde olmasa da emekçilerin, aydınların ve halkın oyunu almada önemli idi.
Günümüze gelindiğinde ise, Amerika’nın Orta doğudaki ihtiyaçları acil ve kendisine göre önemliydi. Kendisinin tertiplediği süreçlere CHP’nin de katılması, en azından muhalefet etmemesi gerekiyordu. Ancak, partinin içinden devrimci bir karşı duruş olmasa bile, emperyalizmin Türkiye’yi parçalamasına rıza göstermeyen unsurlar vardı.
Baykal’a operasyon işte bu aşamada gerçekleşti.
Yerine gelen Kılıçdaroğlu’nun ilk beyanatı 27 Mayıstan utanıyorum oldu. Zaten daha başkan olmadan, Mustafa Kemal’in bastırdığı Dersim isyanı için katliam dedi. Referandum öncesinde, Türkiye’nin temel meselesinde Amerika’nın isteği olan PPK’ya affı savundu. Derken türbanı biz çözeriz dedi. Velhasıl uluslar arası tekellerin Türkiye de uygulamak istediği ana projenin anahtar kavramları üzerinde verdiği beyanatlar ile partide yeni bir operasyon yapılacağının işretlerini verdi
Böylece zaten Batı denetiminde ki CHP’ye bir operasyon daha yapılıp, operasyonun adını “parti içi kavga” olarak belirlediler.
Mutafa Kemal’in tüm kalıntıları temizlenerek, kalan son işaret Altıok masaya yatırıldı. Mutafa Kemal’in mirası, Altı Ok işaretinin de en geç bir yıl içinde yerini mavi bayraklı bir işarete terk edeceğini şimdiden söylemek mümkündür.
Türkiye’nin büyüyen ve tıkanan sorunlarını sırtını Batıya dayayan partiler ile çözülemeyeceği, zaten halk için sahte bir umut olan sosyal demokrasi macerasının da, Avrupa’dan sonra Türkiye’de de sonuna gelinmiş oldu.
Türkiye’de, böylece tüm muhalefet alanı boşaltılmış oldu.
Emperyalizme ve onun Türkiye’yi parçalamasına karşı muhalefet yerine AKP’ye muhalefet eden sol görünümlü bir partinin halk nezdinde umut olması hayalide bitmiş oldu.
Türkiye’nin sorunlarının çözümü, Batıya karşı verilecek mücadeleden geçtiği her geçen gün daha da belirginleşmektedir. Batının yarattığı sorunları Batı ile birlikte çözme sevdası, Türkiye’nin kendi iç devrimci tepkisi ile karşılaşmaktadır.
Görev bu milli tepkiyi örgütleme görevidir.