Kurban (!) Bayramınız Mübarek Olsun
Dikkat ediniz lütfen!..
Bu yıl (2010) aziz ve mübarek Kurban Bayramı, Gazi Mareşal M. Kemal Atatürk’ün vefatı (veya zehirlenerek kasten ‘taammüden’ öldürülmesi)’nin yedinci gününe denk geldi.
Bu rastlantıyı değerlendirmek ve anlamlı kılmak adına, Atatürk’ün “Kurban Bayramı” mesajlarını internet ortamında ve pek çok arama motorunu kullanarak araştırdım. Sonuç tam bir hayâl-i sükut, fyasko ve hüsran!.. Çünkü hiçbir şey bulamadım!..
Bu defa “Mustafa Kemal’in dini bayram mesajları” ve sair ad ve başlıklar altında binlerce arama, araştırma, sorgulama yaptım. Hayret ki ne hayret, tek kelime bile yok!.. Oysa çok iyi hatırlıyorum; Genel Başkan Yardımcısı olduğum dönemde 1946-1960 Demokrat Parti arşivlerinde bu konuya ilişkin, tek kelimeyle “fevkalâde” belgeler görmüş ve hayranlık veren beliğ (edebi, dil-manâ ve muhteva olarak yüksek değeri haiz) yayın ve beyanlar okumuştum.
Yani, Atatürk’ün bu konuda beyanları da mesajları da vardı. Ama nerede?..
Aklıma, Tayyip Yelen’in, “Gizlenen Rejim Kemalizm” (Ankara, Alp Ofset, 2005) isimli kitabı geldi. Sonra Süleyman Akdemir’in “Tek Çare Kemalizm” (2006, Ankara Ofset) kitabına baktım. DİB Başkan Ali Bardakoğlu’nun ani istifasının kafamda yarattığı istifhamlar (cevap bekleyen, fakat cevap ve karşılık bulamayan soru işaretleri) nedeniyle bilvesile Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları ve web sitelerine baktım. Mesele çarçabuk çözüldü. Buna göre:
1. Konuyla ilgili dijital ortama aktarılmış bilgi yoktu veya ben bulamadım!..
2. 1938 ve öncesine ait bu ve benzeri belge, bilgi ve yayınlar 1939’dan itibaren; Bir şekilde, kazara bulunup 1950 - 1960 döneminde yayınlananlar ise 27 Mayıs 1960’dan sonra imha edilmiş ve ‘çok tehlikeli’ olarak nitelenen bu tür belgelerin tarihe geçmesi önlenmişti!..
Tıpkı bir zamanlar, devletin en önemli ve hayati belgelerinin Yunanistan ve özellikle Bulgaristan’a yok pahasına satılması; Başta tarih, tapu, nüfus, soy/secere ve maddi – manevi sahtekârlık, yolsuzluk ve suiistimaller ile alâkalı bilgi, mahkeme kararları gibi hukuki belge niteliği arz eden doküman arşivlerinin “doğal afetler” (su baskını-nem/ışık, yangın, kurtlanma, güvelenme, küflenme, çürüme ve deprem vd) yoluyla imha edilmiş ve buharlaştırılması!...Bu çok büyük bir ayıp, Türk kültürüne ihanet ve çok büyük bir kayıp…
İnşâllah bahusus belge, bilgi ve beyanlar bulunur ve (yok edilmeleri konusunda devasa gayret gösteren ve şüphesiz büyük zahmete giren) aydınların (!) hizmetine sunulur..
KURBAN BAYRAMI
Bilindiği üzere, “Kurban Bayramı’nın” amaç, mana ve muhtevası (içeriği) üzerine bir ay süreyle yayınlar yaptım. Olumlu-olumsuz pek çok katkı ve tepkiler aldım. Bunların değerli sahiplerine topluca “bu cevabı” vermekle birlikte, ayrıca ve özel olarak da cevap vereceğim.
ŞÖYLE Kİ; Kurban kesiminin sadece Hac edene (hacı’ya) özel değil, bütün İslâm âlemini kapsayan genel bir ibadet olduğunu iddia eden ve ileri süren kesimin delili; Hazreti Ebu Hureyre (ra)’ın naklettiği bir hâdistir. Ancak bu hâdis Mekke çıkışlı olup, bahse konu Mescid, (açıkça beyan edildiği üzere) Harem-i Şerif, yani Kâbe’dir. Zira yeryüzünde bütün Müslümanların tek “ortak mescidi” Kâbe-i Muazzama olup, burada Mescit’den maksat Kâbe binası ve çevresidir. Lütfen orijinal nakle bakınız:
Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resülullah (sav) buyurdular ki: “Maddi imkânı olup da kurban kesmeyen Mescidimize (Harem-i Şerif) sakın yaklaşmasın.”
Şu hale nazaran, Harem-i Şerif haricinde kurban kesmek vacip veya “mükellefiyet” değil, muhayyer bir tasarruf, yani keyfiyettir. Kaideli ve kurallı bir ibadet değil!.. Zira İslâm dini’nin ibadet ve itikad konsept’i, tıpkı fizik, kimya ve matematik gibi tip formülâsyonlar ile kaim orijinal bir kurulumdur. Bir başka ifade ile dünya Müslümanlarının “ilimle amel etmesi” zorunlu olup; İlmi disiplinle örtüşmeyen ibadetler taklit, kibir, batıl ve yok hükmündedir.
Kalbi samimiyet ve ihlâs ve safiyete müteallik hallerde Rab’in takdiri esastır. Fakat bunların da din tüccarları, dolandırıcı ve sahtekâr güruhuna malzeme olmaması esastır. Biline