Kurban Bayramı’nda Hüzün
Sevgili okuyucular, artık kurbanlarınızı kesip, kavurmalarınızı yemiş ve etlerinizi dağıtmışsınızdır. Bu yazımın bayram günü sizi fazla üzmemesini dilerim. Üzülmeyin ama lütfen bu yazdıklarımın üzerinde düşünün. Bugün, dünyanın en özgür, en müreffeh ve en huzurlu İslâm ülkesi Türkiye'mizdir. Elbette Türkiye'nin de önemli meseleleri vardır. Meselâ; terörle mücadelede bir hayli mesafe alınmış olmasına rağmen, Türkiye hâlen terör tehdidi altındadır. Diğer taraftan, Türkiye düşmanları terör çetelerini kullanarak yeni 'Gezi olayları' düzenlemeye hazırlanmakta ve bazı dış odaklar da bunu desteklemektedir. Ancak, çok şükür Türkiye, bu engelleri aşmasını bilmektedir.
***
Dünyadaki Müslüman nüfusunu 1.8 milyar olarak hesaplıyoruz. Müslüman nüfus içinde ilk sırayı 301 milyarlık nüfusuyla Türk Dünyası almaktadır. Lâkin ne yazık ki Türkiye haricindeki Dünya Müslümanları'nın çok büyük meseleleri vardır. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, iki gün önce Arafat'taki 'Vakfe Duası'nda 'İslâm diyarında firavunlar, nemrutlar kol geziyor (...) Arafat, zâlimlere karşı mazlumun yanında olmaktır.' diye yakarıyordu. Gerçekten de İslâm Dünyası'na baktığınızda savaş, terör, sürgünler, yoksulluk, açlık, kan ve gözyaşı görüyoruz. Sakın emperyalizm 19. asırda bitti sanmayınız. Aslında Haçlı Seferleri de bin yıldır devam ediyor. Allah aşkına, Türkiye'yi özellikle Müslüman bir ülke olduğu için yarım asırlık gayretlere rağmen AB'ye almayan AB liderlerinin Papaz Pier Lermit'ten ne farkı vardır? İslâm ülkelerindeki asırlık mutlakıyet ve dikta yönetimlerine karşı, sırf bu ülkelerdeki tabiî kaynakları sömürmek için komplo kuranların 19. asrın kolonyalistlerinden ne farkı vardır?
***
Şöyle bir ufuk turu yapalım, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız:
DOĞU TÜRKİSTAN: Komünist ve otoriter Çin yönetimi tarafından her yıl sayıları uydurularak az gösterilmeye çalışılan Doğu Türkistan'da 38 milyon Uygur Türkü ile Çin toplamında 40 milyondan fazla Müslüman Türk yaşadığını biliyor muydunuz? Hâlen bunlar, her türlü zulüm ve baskı altında inim inim inlemekte; nükleer deneylerde kobay olarak kullanılmakta ve soykırıma tâbi tutulmaktadır.
SURİYE: Suriye'de eli kanlı diktatör Esad, Türkiye'nin aktif muhalefetine rağmen, 150 bine yakın Müslüman (Arap ve Türk) Suriyeli'yi alçakça katletmiş; Dünya kamuoyunun gözleri önünde sergilenen bu büyük vahşet sonucunda, milyonlarca Suriyeli evini barkını terk ederek başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığınmıştır. IRAK: Daha önce Batılılar tarafından işgal edilen Irak'ta en az 1 milyon Müslüman (Arap ve Türk) şehit edilmiştir. MYANMAR: Myanmar'ın Arakan Bölgesi'nde, Müslümanlar vatandaş, hattâ insan olarak dahi kabul edilmemekte ve her geçen gün katledilerek soykırıma maruz bırakılmaktadır.
FİLİSTİN: İsrail, Filistin topraklarını gasp etmiştir. Siyonist İsrail Yönetimi, Filistinli Müslümanlar üzerinde etnik temizlik uygulama politikasını devam ettirmektedir.
MISIR: Mısır'da, 'Arap Baharı' neticesinde demokratik şekilde Mısır Halkı tarafından büyük çoğunlukla seçilen Mursî'ye karşı İsrail destekli darbe yapılmış ve darbeye karşı çıkan binlerce Müslüman şehit edilmiştir. Mısır'da meydanlardaki çatışmalar hâlâ devam etmektedir. Ayrıca, başta Afrika Ülkeleri olmak üzere, Afganistan'da, Pakistan'da ve dünyanın hemen her yerinde Müslümanlara karşı uygulanan şiddet, zulüm ve baskılar sürdürülmektedir.
***
Başbakan Erdoğan'ın ve Türk Milleti'nin Müslümanlar üzerinde uygulanan bu haksızlıklar karşısında suskun kalmaması; tavrını insanlıktan ve haklıdan yana koyması alkışlanacak bir tutumdur. Türkiye'nin, Devletiyle ve Milletiyle zulüm altında inleyen bütün insanlığa ve İslâm Dünyası'na sahip çıktığını iftiharla müşahede ediyoruz. Ancak, dış politikamız konusunda yetkili olanlardan biraz daha cesur ve kararlı bir uygulama bekliyoruz.