Kurban Bayramı ve Kasaplığa Soyunan Acemiler
Millet olmanın en önemli özelliklerinden birinin sevinçte, mutlulukta, üzüntü de hep birlikte hareket edebilme ve bütün topluluğun aynı duyarlılığı, aynı duyguları hissedebilmesi olduğunu belirtmek istiyorum. Bu anlamda da bayramların ulusça birlik ve beraberliğimizi hatırladığımız en önemli kazanımlardan biri olduğuna da dikkat çekmek istiyorum.
Büyüklerimizin ellerini öptüğümüz, çocuklara şeker dağıtıp sevindirdiğimiz, konu komşuya ziyarete gittiğimiz ve durumu iyi olanların kurbanlarının kesildiği bir bayram daha geri de kaldı. Ancak bayramdan geriye kalan manzaralar Türkiye için pek de hoş olmadı. Özellikle de televizyonlarda gördüğümüz acemi kasaplarca sokak ortasında gelişigüzel kesilen kurbanlıklar, kaçmasınlar diye bacakları kırılıp, sakat bırakılan, bağlanan hayvanlar ve sokak ortasını kana bulayanlar maalesef bayramın güzelliğine gölge düşürdüler.
Eskiden hiç böyle şeyler yaşanmazdı ortalıklarda. Öyle develer, boğalarda kesilmezdi ortalık yerde. Birer koyun alınıp işkence etmeden usta bir el tarafından edinilen dualarla kesilirdi. Kimse de kaçan hayvanın arkasında öyle baltalarla kovalamaya falan da kalkmazdı.
Oysaki şimdi otomobilleriyle kaçan hayvanların peşinden gidip, durduk yerde kurşunlar yağdırıyorlar ve kan kokulu ortamlarda hayvanları birbirlerinin gözleri önünde bin bir eziyetle kesiyorlar.
Bütün bunlarn yerine daha hijyenik ve modern kesimhanelerde kesmek dururken herkesin kasaplığa soyunmaya kalkması ve olayı işkence haline çevirmeye kalkması doğru olmayacaktır.
Hayvanlar da doğuyor, doğuruyor, anası, babası ve yavruları olan, acı çeken, duygulanan ve korkudan gümbür gümbür kalbi atan canlılardır. Ama dili olmadığı için bunu dile getiremeyen zavallı hayvanları usta olmayan ellere bırakarak, işkence ve eziyetle, sadist bir biçimde kesmeye kalkmak sevap kazanacağım derken günah işlemekten farksızdır.
Peygamber efendimiz böyle mi yapıyordu?
İslamiyet’te ve hiçbir zaman kurban edeceğiniz hayvanlara işkence etmek asla uygun görülmeyen bir davranıştır. Kurbanı dini usullere uygun olarak, hijyenik bir ortamda usta ellerce vahşete, işkenceye dönüştürmeden kendi kutsallığı içinde kesilmesi gereklidir.
Ve doğrusu da budur!
Dileriz 2000’li yılların Türkiye’sinde görülen bu olaylar artık son görüntüler olur ve bir daha bayramlara yakışmayan bu olaylarla karşılaşmayız. Bayramlar berekettir, umuttur, özlemdir, yarınlara niyettir. Kestiğiniz kurban ve dualarınız kabul olsun.
Geçmiş bayramınız mübarek olsun.