Kur’an Penceresinden Mevlüd Saçmalığı
(Mevlüd okumak ya da okutmak)
Mevlüd diye bildiğimiz, okuduğumuz ya da okuttuğumuz Kitab, Süleyman Çelebi (1351-1422) tarafından , Vesiletün Necat (kurtuluş yolu/çaresi) adıyla yzılmış manzum bir eserdir.
Kitabın eski metin, yeni metin tarzıyla farklı farklı baskıları vardır. Dua, münacat, dua talebi, tazir, Ademin yaratılış sebebi, Muhammed’in (a.s) yaratılışının beyanı, Adem’in yatatılışı ve Muhammed’in (a.s) nurunun Adem’in soyundan intikali, Muhammed’in doğumu, Peygamber’e övgü, Muhammed’in doğumu sırasında ortaya çıkan şeylerin beyanı, kasid-i mehlika, üç tane fasıl, peygamberin mucizelerini beyan, peygamberin miracı, peygamberin hicreti, peygamberin ahlakı, peygamberin vefatı konuları manzum bir şekilde işlenir.
Mesnevi türünde yazılmış bu eser, edebi değer olarak kuşkusuz bir şaheserdir.
Ama tevhidi anlayış, yani gerçek İslam açısından bakılınca, yalan, yanlış, uyduruk, hayali safsata yığınıdır. Okuyanı, dinleyip de susanı bile, dinden imandan çıkartacak kadar bir rezalet ve şirk bataklığıdır.
Bu kitabın farklı farklı nüshalarının varlığı, bu eserin iyi bir din adamı tarafından yazıldığı kanaatini vermiyor. Bu kitap olsa olsa bir meczup tarafından yazılmış olabilir. Süleyman Çelebi ise imamlık yapmış bir muhterem kişi olarak biliniyor.
Sözde dindarların, doğum, ölüm, düğün vs. merasimlerinin vazgeçilmez bir çeşnisi olan, gerçekte ise İslam’ın özüne ters olan bu manzumelerin, Bursa’da baş imamlık yapacak liyakat ve dirayetteki Süleyman ÇELEBİ’ye ait olduğuna ihtimal vermeden, bunun anonim bir rezalet olduğunu kabul ederek tevhid süzgecinden geçireceğiz.
Böylece cahil bazı insanlar bir yana, sözde din adamı geçinenlerin bunu okuyan, okutan, dinleyip de feveran etmeyenlerin ağızlarından çaıkanları kulaklarının duymalarını görmelerini sağlayacağız. Yaptığımız tahliller, kitabın tümü üzerinden olmayıp, sadece mevlüd merasimlerinde halka bilmem hangi müzik makam ve usulüyle okunan bölümleri için olacaktır.
Fazlasının mukayesesi de ehl-i tevhide bırakılmıştır.
Tahlillere başlarken evvela Allah’ın Kelamına/ sözlerine kulak verelim:
Ve Biz o'na şiir öğretmedik. Bu o'nun için yaraşmaz da. O, sadece diri olanları uyarmak ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin üzerine Söz'ün hak olması için bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân'dır. (Yasin Suresi 36/69-70)
Ve şu şairler, şüphesiz onlara azgın sapıklar uyar.
Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekten yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Ancak iman edenler ve düzeltmeye yönelik işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna. Haksızlık edenler, hangi dönüşüme döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. (Şuara Suresi 26/224,225,226,227) (DEVAM EDECEK) Kaynak: http://www.kitapyurdu.com/kitap/kuran-isiginda-halis-din-ve-dinde-elcilerin-yeri/321318.html
ATATÜRK KÖŞESİ
Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur.
DÜŞÜN-TAŞIN
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir..
AFORİZMLARIM
Hatalarım var çünkü insanım!..
yukselmertoglu@hotmail.com