Kültür Sanat Ve Edebiyatımızın Yalnızlığı…
Batı'da gençlerin, daha fazla özgürlük, daha fazla eğitimli, okumuş, aydın, özgürlüklerin içinde yaşanılası bir dünya hayaliyle. 1968 yılında değişim adına yaptıkları mücadeleye bakıyorum. Hatta Fransa'da bile 1968 Mayısı'nda olduğugibi sokaklara dökülen gençler, yaşadıkları ülkenin nasıl bir sona doğru gittiği gerçeğini anlatmaya çalıştılar.
Türkiye'de de bu tür hareketler yaşandı yoğun biçimde. Ancak Türkiye'de yaşanan hareketliğin özünde, sosyal adalet arayışı, eğitimli, okumuş, kültürlü, özgür bir toplum olma özlemi yatıyordu. O dönemin aydın gençliği, ne yazık ki Türkiye'deki bu tıkanmayı aşamadı, Türkiye hala tüm özgürlüklerden yana bir olumsuzluk yaşıyor.
Kültür, sanat, edebiyat, ve özellikle şiir, hala sanatın tüm dallarındaki değişimselliği özgürce yaşayamıyor. Okumamış bir toplum olma özelliğimizde işte bu tıkanmışlık yatıyor. Kültür sanat ve sanatçı, her zaman kanunları yapanlardan daha çok saygı görmeli bir ülkede. Sanatçı yol göstericidir, uluslararası alandaki saygınlıkta, kültürlü ve sanata duyarlı olmak, işte o ülkenin çağdaş değişim anlayışındaki yapılanmasında, sanatçısınıa verdiği önemle gerçekleşir. ''Benim sizlere bıraktığım mirasım, akıl ve bilimdir''diyen Atatürk'ün bile bu mirasına, bu güne kadar ne kadar sadık kaldık dersiniz?
Milano'da katıldığım uluslararası (Mİ-ART) Çağdaş kültür ve sanat fuarında, gözlerim bir Türk sanatçı aradı, Frankfurt kitap fuarında çok seslilik, daha çok Türk kitapları, daha çok yazar aradı. Duisburg sanat festivalinde, daha çok Türk sanatının değişimselliğini anlatan konuşmalar aradı. Macaristan Pecs'te, Türk sanatını kültürünü edebiyatını, farklılıklarıyla anlatan bir stant aradı. Goteburg'da Türkiye'de işte sanat ve edebiyat budur diyenleri aradı. Portekiz Lizbon'da Viva müzik ve sanat festivalinde, yine gözlerim bir Türk sesi aradı. Çekoslovak'ya Prag'ta, bir Türk stantı aradı. Viyana'da uluslararası Alten sanat festivalinde, Türk yazarlarının kitaplarını imzalarken resmini aradı.
Bratislava'da St. Elizhabet katetralinde sergilenen kültür ve sanat etkinliğinde, Türk kitaplarını aradı gözlerim.
Biz ne yaptık, dünyanın en büyük sanat fuarlarından biri olan. Frankfurt kitap fuarında, geçen yıl siyasal gösteri yaptık. Aldığı ödül hala tartışılan Orhan Pamuk, burada kendini öne atarak gösteri yaptı. Türk Kültür Bakanı. Türk edebiyatının geleceği adına ferahlatıcı bir taahhütde bulunamadı, Türk bayrağını bile ters açarak bir skandala sebep oldular.
Dünya yazarlarının edebiyatçılarının yanında. Türk edebiyatçıları buralarda sessiz kaldı. TED'in açıkladığı veriler bile yeterli olmadı Türk edebiyatının geleceği açısından. TED bir çok yazarın kitabının çevirisinin yapıldığını açıkladı, ama nedense Türk edebiyatı dışa açılımı bu güne kadar yapamadığı için, bu emeğin karşılığını alamıyor.Batı'da şimdi Orhan Pamuk adının dışında pek tanınmış Türk edebiyatcımız yok, bir kaç isimden başka. Biz öncelikle toplumun okuma alışkanlığını yükseltmeliyiz. Üniversiteler açmak bu sorunu çözmüyor. Bu gün 170 kadar üniversitesi olan Türkiye'de 1500 kadar ülke genelinde kütüphane var, ama 83 milyon Almanya'da 16 bin kütaüphane var. Daha da ileri gidecek olursak, Türkiye Malezya'mı olacak demiştik, ama o Malezya'da şimdi üniversitelerinde okuyan 32 bin yabancı öğrenci ders görüyor, ama Türkiye'de bu sayı sadece iki binlerde kalmış. İşte Türk sanatına, Türk kültürüne Batı'da duyulan, basit karşılanmaması gereken endişe verici durum.
Bu gün bakıyorsunuz Tv kanallarına, iç karartıcı programlar, içi boş anlamsız mistik diziler, saatlerce Tv karşısında kalmış insanlarımız, sabah içler acısı insan yaşamından yansıtılan kadın programları. Bir tek sanatı kültürü edebiyatı anlatan program görebilir misiniz? Türkiye'de tıkanmış bir siyasal yapının içinde, dünya sanatıyla edebiyatıyla buluşacak bir Türk sanatı düşünemiyorum. İstanbul 2010 dünya kültür başkenti ilan edilmişti.Almanya Essen, Macaristan Pecs, baktığımızda İstanbul’u çoktan geçtiler bile.Peki şimdi İstanbul’a baktığımızda neler yapıldı bu güne kadar?. Kısır kalmış etkinliklerin dışında, nasıl bir sonuç bildirimi hazırlanacak acaba?. Yada şu anda siyasal sisteme hakim olanlar. Türk sanatının edebiyatının nerelerde tıkanıp kaldığının farkındalar mı dersiniz?
Almanya 62 Uluslararası Frankfurt kitap fuarı 6 Ekim'de açıldı.113 ülkeden toplam 6930 yayıncı yer aldı. Fuarda yaklaşık 310 bin yeni kitap okurlarıyla buluşacak. Direktörlüğünü Juergen Boos'un yaptığı fuarda, kendisiyle konuştuğum Boos,''Türk edebiyatçılarını yazarlarını ve kitaplarını, bu ve buna benzer çok önemli fuarlarda sıkca göremiyorum, oysa Türk edebiyatı dünya edebiyatıyla mutlaka buluşmalı''. dediğinde içim sızladı. Şu ana kadar baktığımda, fuara katılan sınırlı sayıdaki yazarlarımız dışında, ben asıl Türk sanatını edebiyatını buraya gelen dünya insanlarıyla buluşturan paneller konferanslar okuma ve kültürel etkinlikler hazırlanmalı derim.Dünyanın sayılı 60 yazarının katıldığı fuarda,şu ana kadar Türk kültürünün sanatının edebiyatının yansımalarını, istediğimiz ölçüde gösteremedik. Buradaki sessizliğimiz, ve Türk edebiyatına olan ilgisizlik, gelecekteki Türk sanatının kültürünün edebiyatının, nasıl bir tehlike içinde olduğunu anlatmıyor mu? Biz hala neyi yapmayı bekliyoruz,dünya edebiyatı ile bir arada olabilmek için daha ne bekliyoruz?. Okumamış bir toplum olmanın, bu ülkeye yerleştirilmek istenen siyasi sistem anlayışındaki düşüncede gerekli kalmasını istemek. Türkiye'ye yapılacak en büyük kötülüktür. Bir gün Türk edebiyatının dünya edebiyatıyla buluştuğunu görmek bana nasip olacak mı acaba? İşte burada endişelerim var. Sanat ve sanatçısının yazarının düşünen ve düşündüğünü yazamayan konuşamayan korkan insanların özgürlüğü yaşayamadığı bir ülkede, daha bu korkularım devam edecek sanırım. Dilerim bu korkularımın kaybolmasında, şimdi demokrasinin hala inandırıcılığını gösteremeyenlerin. Bana yardımıcı olacakları zamanın gelmesini beklemekten de başka seçeneğim yok galiba.