Kredi Garanti Fonu’nu Unutmayın
Malum, Türkiye’de finansman sıkıntısı birçok işletmenin temel sorunu.
Özellikle yeni ve inandığınız bir projeniz varsa deveyi hendekten atlatmak kredi almaktan daha kolay.
Bu sorunu aşmanın öncelikli yolu bankalardan kredi almak ama ancak faizlerin yüksekliği ya da kefil, ipotek sıkıntılarını aşmak hiç kolay değil.
Özellikle parlak fikriniz varsa, sermaye buluncaya kadar fikriniz matlaşır.
Yıllar önce sık dile getirdiğim, epey süredir adından pek söz edilmeyen “Kredi Garanti Fonu” (KGF) ile ilgili bir açıklama okudum geçenlerde. Fon işlemlerinin daha da kolaylaştırıldığı belirtiliyor.
Önemli, çünkü teminat göstermeden bankadan kredi kullanmanın günümüzdeki tek yolu.
Üreticiler, KOBİ’ler esnaf ve sanatkarlar, kadın ve genç girişimcilerin KGF kefaleti için başvurmaları mümkün. Bankanızdan mutlaka detaylı bilgi edinmeye çalışın.
YÜZDE 80 KEFALET
Maktu bir ücret karşılığında şirketle ilgili gerekli inceleme yapılıyor. KGF’nin kefaleti kullanılması durumunda, yalnızca kredi vadesi boyunca her yıl peşin olarak, yıllık yüzde 1 ile yüzde 2 arasında değişen oranlarda komisyon alınıyor.
KOBİ’ler için kefalet üst limiti 1.000.000 - 1.500.000.-TL arasında değişiyor. Kredi Garanti Fonu, kredinin en çok yüzde 80’ine kadar kefalet verebiliyor.
KGF’den yararlanmanın öncelikli şartı projenin “karlı”, “gerçekleştirilebilir” ve “sürdürülebilir” olması. Ayrıca mutlaka istihdam artışı sağlanmalı ve istihdam korunmalı. Proje, ayrıca çevreye karşı duyarlı ve saygılı olmalı , nihayet bir yerlerde çevre düşünülmüş!!.
İhtiyacı olanlara böyle bir desteği hatırlatmakta fayda var.
İKİ AYRI TÜRKİYE
‘Yeni Türkiye’ beklerken, son zamanlarda iki ayrı Türkiye çıkıyor karşımıza.
Demek ki uçlara savruluyoruz.
Bir uçta hızla büyüyen kentler, servetlerine servet ekleyen, yeni gündem zenginleri, AVM’ler, rezidanslar, saraylar, öte uçta; asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlar, yeraltında ilkel koşullarda çalışanlar, tarlada günlüğü 50 lira yevmiye ile iş bulamayanlar, sefalet içindeki Suriyeliler.
Asgari ücretli, sosyal güvenceli iş bulan kendini şanslı sanıyor bu cenahta.
Binlerce zeytin ağacını kesen gözü dönmüş bir şirket ve ağaçları koruyan köylüler, çevreciler özünde ‘Yeni Türkiye’nin iki ayrı ucu. Artık bu uçlar çatışıyor.
Köylüye, işçiye, esnafa hatta çevreye ve o ağaçlara, ‘yaptığı her yatırımla ülkeyi kurtardığını zanneden’ şirket kadar değer vermemenin sonucu bu.
Yeni bir ülke böyle olacaksa, şimdiden ‘üstü kalsın’...