Yaşarken Helalleşmek…
Alameti olmadı, kıyameti kopmadı.
Ne dünya karardı, ne her tarafı buzullar kapladı.
Hikâyeler ‘kofti’ çıktı.
İşi paraya çeviririz hesapları tutmadı.
Laf aramızda…
Mayaların Marduk geyiğinde en saf kesim gazeteciler çıktı.
Ünlüsü, ünsüzü naklen yayın araçları, kamyonlarıyla Şirince’ye doluştu.
Kimseyi bulamayınca “ Körler sağırlar birbirini ağırlar” misali birbirlerini ekrana taşıdı.
Köylüsü, esnaf gazetecilerle bol bol makara yaptı.
*
Neyse…
Her şeyde, her şer’de hayır vardır.
21 Aralık balon muhabbetinde bunu gördük.
İnanan, inanmayan rol de olsa herkes birbiriyle helalleşti.
Kafa bulmak isteyenler vedalaştı.
*
Helalleşmeyi yaşarken yapmak önemli.
Üzerine toprak serilmede, dört kolluyla yola çıkarılmadan becerebilmek maharet.
Tahta sandık içinde, kefene sarılı soğuk beden musalla taşına konduktan sonra…
İmamın namaz ardından “ Hakkınızı helal ediyor musunuz?” sorusuna üç kez “helal olsun” tekrarı biraz şekli oluyor.
Daha doğrusu dünyadaki yaşama faydası olmuyor.
*
Hak var mali ( Parayla ilgili)
Hak var nefsi (Yaşamla ilgili)
Hak var ırzi (Onur, haysiyetle ilgili)
Hak var mahremi (namusla ilgili)
Hak var dini.
Öyle- böyle her kesimin yakınındakine bir hakkı vardır.
Ufak tefe şeylerse, tümüyle haklar gasp edilip, namus parçalanmamışsa ve bunlar helal ediliyorsa, işte toplumsal adalet burada başlar.
Arzuladığımız toplumsal barışı getirir.
Sonrası kendi kendine istikrarı doğurur.
Böyle bir ortamda refah ve mutluluk olmaması mümkün mü?
*
Becerebilir miyiz?
Orası şüpheli.
Bu kadar ayrı telden çalıp, düştüğümüz yerden toprak avuçlayarak kalkmak anlayışı terk edilirse kolay.
Kim mi yapacak?
Önce en tepedekiler.
Yargısı, yasaması, yürütmecileri.
Kuvvetler ayrılığında önce adaleti düşünecek zihinler.
Onları, seçtiği vekilleri, temsilcileri takip edecek.
*
Sokaktaki millet?
Yok ki başka serveti, eğlencesi…
Sabah akşam helallik alıyor, veriyor.
***************
Sosaktaki millet?
YŞ