Kordon’un Ötesi Lütfen
Güzel kenttir İzmir. Havası, denizi, doğal güzellikleri muhteşem. Ve yazık ki, cennetin izleri kıyılarda ya da yeşilliğini yitirmeyen uzak ilçelerde daha belirgindir. Merkezde Kordonboyu ve onun ardında belki 15 kilometrelik hattı geçtiniz mi bir başka İzmir karşılar gelenleri.
Çarpık yapılaşma, yıkılmaya yüz tutmuş eski evler, geceleri dolaşmaya cesaret isteyen sokaklar.
Yaşanmışlıkları, alışkanlıklarıyla her birinin kendine özgü cazibesi vardır elbet ama çoğu kentleşme adına sıkıntı yumağı. Kentin doğduğu Agora bölgesi mesala, şimdi gün yüzüne çıkıyor lakin bir arka sokağı karanlık, izbe.
Yıllardır İzmir gelişiyor dedikçe merkezdeki gökdelenleri Kordonboyu’nu, Mavişehir hattını göstersek de arkalarda binlerce semt yılların ihmalini yaşıyor.
İşte bu noktaya takılmış durumdayım.
MERKEZ SEVDASI
Yeni bir çalışma başlatılır, nereye Kordon’a. Düzenlemeler yapılır yine sahil şeridine. Kültür sanat etkinlikleri yine merkeze. Elbette kent merkezleri vitrin niteliğindedir.Cazibe merkezden içeri doğru akar. Metropolitan kent anlayışında sermaye akışkanlığı ile kentsel çelişkiler güçlenir. Ancak özellikle yerel yönetimler, kamusal güçler, sivil toplum örgütleri özünde bu çelişkilerin azalması için çabalar. Ama biz bu alışkanlığı kıramıyoruz.
Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı Seda Kaya’nın açıkladğı, Kordon raporunu okudukça takıldığım bu noktaya, birkez daha takılıyorum.
EGİAD raporunda, Kordon’un prestijini azalttığını iddia ettiği 9 Eylül kutlamaları, hıdrellez, siyasi parti mitingleri, açık hava konserleri, şenlikler gibi etkinliklerin şehir dışında yapılması gerektiğini belirtiyor.
Şehir mobilyalarının gelenlerle yıprandığını söylüyor.
Diyelim ki öyle, peki Kordon’un prestiji kaldı mı gerçekten. Görkemli cumbalı evler yıkılıp Çin seddi yapıldığı gün bitmedi mi o prestij.
Ve Kordon hala İzmir’in sosyalleşebileceği ender alanlardan biri. Konserlerde hatta mitinglerde dört bir yandan buluşanların ortak nefes alma noktası. Yalnızca orada oturanlara mı kalmalı Kordon?
KALICI OLMAK
Tabii raporda yeraltı otoparkının yapılması gibi doğru bulduğum öneriler var ama diyorum ya, neden hep kent merkezine takılıp duruyoruz.
İlla kent merkezi ise şahsen ben EGİAD’dan yüzlerce yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evlere yönelik bir proje hazırlamasını beklerdim.
EGİAD’ın merkezine yakın, eski Aliotti Bulvarı bugün Saint Joseph’in karşısında tarihi evlerin art arda durduğu elde kalan tek sokak var mesala. Bu sokağın canlandırılması, sanat merkezlerine dönüşümü için işdünyasına öncülük edilebilir.
“O işler kolay mı” diyenler için ben de, 12’den vurdunuz diyebilirim. Hiç olmazsa pırıl pırıl, heyecanlı genç işadamı/iş kadınlarımızdan oluşan STK’larımız, zor ama kalıcı işlerin peşinde olmalılar.
Ki hakkını yemeyelim EGİAD geçmişte bunun örneğini verdi. Bana göre, hakikatten değerli bir eforu,’genel seçim öncesi bir rapor da biz patlatalım’ havasıyla harcamaktan kaçınarak, projektörü kalıcı çözümlere tutmakta yarar var.