Konumuz: Cemaat, Devleti Ele Geçirdi!
Cemaatin devleti ele geçirdiği sözünü son yıllarda giderek artan bir şekilde duyuyoruz. Önce polis teşkilatını ele geçirdiler, okullara sızdılar, son anayasa değişikliğiyle yargıyı ele geçiriyorlar, TSK geriletildi ve şimdi TSK’ya sızmalar başladı vs.
Devleti ele geçiren hangi cemaat?
Fettullah Gülen Cemaati!
Bu devlet, Fettullah Hoca Efendi’nin eline geçiyorsa, varsın geçsin be!
O zaman sorun, cemaatçilerde değil, bizatihi devletin kendisindedir.
Bu nasıl devlet ki, polisinde, yargısında cemaatin hükmü sürüyor?
Demek devlet, bir cemaatin eline geçecek kadar devlet değilmiş!
Cumhuriyetçiler, askerin darbe tezgâhçıları, yargının kılıç sallayanları ve kendini solcu olarak lanse eden Kemalistler, milliyetçiler yıllardır bas bas bağırıyor: Fettullah, devleti ele geçiriyor!
Bak sen!
Hele şu bağıranlara bak!
Eski darbelere gitmeyelim. 12 Eylül faşizmine bakalım.
Cumhuriyetin bekçileri, aydınlık yüzleri ve devletin asli sahipleri; sizler şu 12 Eylül’ün sahipleri değil misiniz? Şu 12 Eylül’le ilişkinizi bir söyleyin de anlayalım.
Sizler bu ülkenin gençliğini hadım etmediniz mi?
Sehpalarda adam sallandırmadınız mı? Cop sokmadınız mı? Karıştır, barıştır ayağına Türk ırkçılığının propagandası altında işkence etmediniz mi? Ülkeyi 12 Eylül darbesine götürmek için tezgâhlarda türlü türlü bez dokumadınız mı? Cumhuriyet tarihi boyunca asimile edemediğiniz Kürtleri asimile etmek için insanlık dışı her türlü yolu denemediniz mi? İnsanları işlerinden atmadınız mı? 12 Eylül faşist anayasasını yapmadınız mı? İlköğretimde din dersini zorunlu kılmadınız mı? Alevi köylerine zorla cami yaptırmadınız mı? Darbenin görünürdeki paşası, elinde Kuran ile mitingler yapmadı mı? Siz laiktiniz ha!
Velhasılı kelam; oligarşik diktanızı uzun vadeli sağlamlaştırmak için devletin rengini Türk/İslam sentezi doğrultusunda boyamadınız mı? Bu ideolojinin bakışı gereği, başta polis teşkilatı ve milli eğitim bakanlığı (Yeri gelmişken belirteyim; diğer ülkelerde “Eğitim Bakanlığı” var. Dünyada yalnızca bizde “Milli Eğitim Bakanlığı” var. Eğitimi milli kılmanın absürtlüğünde bir ırkçılık örneği) olmak üzere sizler bu kadrolaşmanın sorumlusu değil misiniz?
Demek devleti cemaat ele geçiriyor ha!
Şimdi böyle bağırıyorsunuz. Çünkü tahtınız sarsıldı. Hiç beklemiyordunuz değil mi, bu ülkede paşaların darbeden yargılanacağı? Hiç beklemiyordunuz değil mi, yargının sultasının parçalanacağını?
Hani tutuklu bir paşanın eşi sokakta bağırdı ya; nerdesiniz bu ülkenin aydınlık gençliği, solcuları diye. Sokaktan geçen bir vatandaş da ona şöyle dedi: Bu ülkenin solcularını siz yok ettiniz, gençliğini siz bitirdiniz, neyi arıyorsunuz ki şimdi?
Devleti cemaat ele geçiriyormuş!
Varsın geçirsin.
Cumhuriyetin kazanımları adına, örtülü faşist bu devleti savunmak gibi yanılsamaya düşmeyeceğim.
Cemaat konusuna gelince…
Ülke siyasetinde çeşitli cemaatlerin şu veya bu ölçüde etkileri öteden beri var. Son yıllarda Fettullah Gülen cemaatinin hem siyasette ama daha da önemlisi devlet sathında etkisi çok arttı. Polis teşkilatında yaygın ve derin bir yapılanması olduğu iddiası, boş bir iddia değil.
AKP’nin hükümet olduğu iki dönem boyunca cemaatin etkisinin giderek arttığı da bir gerçek.
Ancak bu durum, AKP hükümeti ile başlamış değil. Cemaatlerle ve özellikle Gülen cemaatiyle 12 Eylül arasındaki ayrışmaların ve kesişmelerin atlası ortaya çıkmış değil ki, kimler kimlerle ne zamana kadar kol kola yürümüşler, görelim.
Devletin cemaatleri olabilir ama bir cemaatin devleti olamaz!
Cemaat, devlet sathında ciddi etkilere sahip olabilir. Ancak cemaat devletleştikçe, cemaat olmaktan çıkar, gittikçe bir siyasi partiye benzer.
Bu işler iktidar mücadelesidir ve çıkarlar çatışmasıdır.
Bu devleti Gülen cemaatini eline geçiyorsa, o zaman bu devlete dönüp nasıl bir devlet diye bakmak gerekir. Bu devlet bu topluma deli gömleği giydirecek sonra da, beni cemaat ele geçiriyor diye bağıracak.
Sen bunu çoktan hak etmişsin!
Bilesin ki ey devlet, benim yanım, cemaatin yanı değil ama senin yanın da hiç değil!
Asıl olan, devletin demokratikleştirilmesi yönündeki mücadeledir. Tavır buna göre alınmalıdır. Yoksa devlet ve cemaat ikilemi arasında tercih yapmak değil!