“Kompütürüm Dolandırdı Beni”
Beş arkadaş fındık toplama yükünü, sıkıntısını üzerilerinden atmanın keyfiyle kahvehane bahçesinde sohbet ediyorlardı.
Birinci arkadaş;
“Yahu… Bu yıl fındığı öyle kolay topladım ki…”
Arkadaşları merak ettiler… “Nasıl oldu bu iş?”
“Bir alet icat ettim… Oturuyorsun üzerine… Fındığı kendi kendine bulup deposuna atıyor.”
“O da bir şey mi” diye atıldı ikinci arkadaş;
“Oturdum evimin balkonuna… Açtım kompütürümü… Uzaktan makinemi idare ettim. Yanına gitmeye bile lüzum kalmadı.”
“Seninkisin de bir şey mi… Benim geçen seneki makinem öyleydi… Bu yıl bahçeden toplayıp harmana kadar getirip patoza verenini geliştirdim.” Dedi üçüncü arkadaş.
Dördüncü arkadaş çayından bir yudum aldı… Sonra cigarasından derin bir fırt çekti… “Seninkisin iptidai…” Dedi küçümseyerek… “Benim makinem fındığı tüccara götürüp teslim etti bile…”
Nispeten daha sakin görünen beşincisi hırsla;
“Benimkisi ahlaksız çıktı… Tüccarla anlaşıp fındık parasını alıp tüymüş deyyus…”
** ** ** ** ** **
Konuşmalar, planlar geyik de olsa hep daldaki fındığın toplanıp tüccara teslim edilmesi ile alakalıdır. Çünkü bahçe sahibi için fındıkta en büyük zahmet, sıkıntı fındığın toplanması ile tüccara teslimi arasındadır.
Bundan ötesi uzaktan kumanda iledir. Kendisi şehirde oturur, diğer hizmetleri uzaktan kumanda ile birilerine yaptırır.
Fındığa hizmet yapıldı mı? Yapıldı… Işgını alnı mı? Alındı… Gübresi verildi mi? Verildi… Otu tırpana vuruldu mu? Vuruldu…
Bahçe sahibi daha ne yapsın yani... Değil mi?
Ama fındığın toplanması uzaktan kumanda ile yapılamaz. Ne olur, ne olmaz? Mala sahip çıkmak gerekir… Hırsızı var… Uğursuzu var… Çalanı… Çırpanı var.
Dolayısıyladır ki fındık toplama ve harman zamanı olan 10-20 günlük zaman zarfı bahçe sahibi için eziyet ve meşakkat zamanıdır. Gönülsüz… Ama mecburi bir uğraştır.
Bu eziyet aslında çekilmez ama dalda “paracuklar” dururken nasıl bırakıp gidilsin?
İşte onun içindir ki,
Fındık toplama mevsiminde üreticide bir homurdanma başlar… “Bu fiyata bu eziyet çekilir mi?” Kabilinden önlerine kim çıkarsa veryansın ederler.
Onun için latifeleri bile hep fındığın toplanması üzerine olur…
Ahh… Bu latifeler bir de dönümdeki üretimin artırılması üzerine olabilse…
** ** ** ** ** **
Ben AKP’nin neden böyle yaptığını nihayet çözdüm,
Önce bizleri mağdur ediyorlar… Sonra kurtarıcı gibi ortaya çıkıp “bakın işte sorununuzu çözdük…”Diyorlar.
Ve bizlerde çocuklar gibi seviniyoruz.
Yazın ortasında ve hem de Ramazanda bir gün baktık ki sular kesilmiş. Böyle işler arada bir olur dedik. Bekledik ki bir-iki saate gelecek.
Tamı tamına 20 saat sularımız kesik kaldı… Gayet pişkin, hiçbir açıklama, özür dilenmeden bir de baktık ki suları salmışlar.
Tabi ki çocuklar gibi sevindik
Mazeretleri şu oldu… “Yeni hat döşüyoruz… Bağlantıları bir anda yapalım. Eziyeti bir kere çekmiş olalım dedik.” Peşinden ilave…”Size yeni boru döşüyoruz... Hizmet ediyoruz… Daha ne istiyorsunuz?”
Ama ben bu eziyetin asıl nedenini biliyorum,
Bizleri çaktırmadan darlık ve yokluk imtihanına çekiyorlar… Yokluğu öğrenin… Varlığı da bizde(n) bilin… Kabilinden. Maneviyatçılar ya(!)
Şimdi de yollar delik deşik,
Elbette mağduriyetler yaşanacaktır…
Ama iki ay önce eşelediğiniz Saray Camisinin önündeki yolu bari yapın.
Hadi biz vatandaşlara acımıyorsunuz… Sayın Kaymakama-damı acımıyorsunuz? Toza, toprağa boğuldu da.