Koltuk…
Dersin ki:
“ Bende de var…”
Yetmez, eklersin:
“ Herkes de var… Çeşit çeşit”
* *
Bu koltuk, başka koltuk.
Üzerine oturup, bir süre sonra kafanın düştüğü horultu çıkardığın yer değil.
Sahip olmak için çok uğraşacaksın.
Biri, bir takla atıyorsa…
Sen iki-üç hatta düzineyi tamamlayacaksın.
Oturdun mu; gözünü değil kapatmak, kırpmayacaksın.
Hep uyanık olacak, seni izleyenlere “hiç uyumuyor” dedirteceksin.
* *
Koltuğu kapmak için…
En tepedekinin koltuğuna gireceksin.
Veya koltuğunun altına sineceksin.
O tepedeki, “ koltuğu doldurur” dediğinde koltuklarını kabartacaksın.
Koltuğa tümüyle hedefleneceksin.
* *
Koltukta olmak güzel şeydir.
Yerleştin mi, herkes senin koltuk altına girmek ister.
Avantayı seven işadamı, sanayici koltuk çıkar.
Dili kuvvetli olanlar koltuklama yapar.
Arada bir, seni koltuklamayı da sever.
Ama…
Yanındaki koltukbaşı kuvvetliyse, koltuk kavgasını sağlam verir.
Koltuğu kaptırmazsın.
* *
Koltuğu sağlama bağladın mı…
“ Koltuk alınır, verilmez” diye tutturursun.
Koltuğunda gözü olanlar, sana “ koltuk düşkünü” çamuru atsalar da…
Koltukta olduğun için, koltuksuzları takmazsın.
Koltuğuna kafayı koyar;
“ Allah sizlere de koltuk nasip etsin” kafasını yaparsın.
* *
Seçim kapıda.
Herkes koltuk sevdasında.
Dert aynı, istek aynı:
Koltuk çıkacak birini bulmak, koltukaltı harekâtıyla koltuğu kaldırmak.
Bugünlerde koltuk pahalı.
Temayül yoklamasından umduğunu bulamayan;
Merkez atamasına umudunu bağlayanlar Ankara’ya taşınıyor.
Uçakta koltuk bulursa…
* *
Koltuğun sağı, solu olmaz.
Buldun mu oturacaksın.
Hele yatar koltuk bulursan…
Hiç kalkmayacaksın.
İkili olana da zaten yanaşmayacaksın.
* *
Uyanık, cambaz, yalaka olamazsan…
Koltuğu rüyanda bulamazsın.
Ömür boyu koltuk altını kaşıyarak dolaşırsın.
* *
Aynen…
Çulsuz, çuvalsız, koltuksuz!
********************