Kolesterol İlacı İçenlere Üstün Cesaret Madalyası Verilmelidir
Bir hastalığı tedavi ederken ilk önce hastalığın sebebini, fizyo-patolojisini yani mekanizmasını, kullanılan ilacın etki mekanizması ve yan etkilerini çok iyi bilmek gerekir.Kalp-damar hastalıklarını ve bunlara bağlı ölümleri kolesterol yüksekliğiyle ilişkilendirmek bana hiç de doğru gelmiyor:
BİR: Ateroskleroz bir kolesterol depo hastalığı değil, “kronik bir enflamasyon” dur. Fazla kolesterolün damar cidarını zedelediğini ve enflamasyonu başlattığını kanıtlayan bir delil de yoktur.
Aterosklerozun ve damar tıkanıklığının sebebi kandaki yüksek kolesterol olsaydı vücuttaki bütün damarların eşit oranlarda tıkanması gerekirdi. Burun, meme, dalak, parmak damarı tıkanması yok denecek kadar az; demek ki tıkanmada başka faktörlerin etkisi var.
İKİ: Kalp krizi geçiren hastaların yarısının kolesterolleri zaten normal seviyelerdedir ve hatta normalden düşük olanlar bile vardır.
Bu, kanda kolesterolleri yüksek olanların da düşük olanların da kalp krizi riski eşit demektir; yani “kolesterol yüksekliği risk faktörü değildir”.
ÜÇ: Aterom plağında sadece kolesterol değil, lenfosit, monosit ve makrofajlar, fosfolipitler, kalsiyum, kolajen, kanama odakları, yeni damar oluşumu, düz kas hücreleri, bağ dokusu elemanları, hücre artıkları gibipek çok madde var. Bunlardan herhangi birinin hiç mi suçu yok?
DÖRT: Aterom plağının yırtılmasına kolesterol yüksekliğinin sebep olduğunu kanıtlayan bir araştırma görmedim. Ayrıca plaktaki kolesterolün kandan mı geldiği yoksa orada bulunan hücrelerin parçalanmasından mı kaynaklandığı da bilinmiyor.
Tüberküloz da iyileşirken birçok hastada lezyonda kalsiyum birikmesi görülür; bunun kan kalsiyum yüksekliği ile alakası olmadığı gibi aterom plağındaki kolesterolü de kanda fazla kolesterolle ilişkilendirmek doğru değildir.
BEŞ: Aterom plağının yırtılması ve dolayısıyla da kalp krizlerini fibröz kapsülün zayıf olmasıyla ya da aterom plağında fazla miktarda kalsiyum, kanama odakları ve/veya yeni damar oluşumuyla açıklamak bana daha mantıklı geliyor.
Boyun damarlarlarından çıkarılan aterom plaklarının değerlendirilmesiyle yapılan çalışmada daha sonraki kalp krizi ve felç riskini belirleyen en önemli faktörün plaktaki kanama ve yeni kan damarı oluşumu olduğu kanıtlanmıştır. Bunun plakta kolesterol ve yağ miktarıyla bir ilişkisi gösterilememiştir.
Bu bakımdan kalsiyumun suçlanması da doğru olabilir; zira kanlarında kolesterol seviyeleri normal olan ama koroner damarlarda fazla miktarda kalsiyum birikimi olanlarda (tomografi ile belirlenebilir) kalp krizi ihtimali daha yüksek bulunmuştur.
ALTI: Kolesterol yüksekliğinin aterosklerozun sebebi değil, diyabet, obezite, hipertansiyon, hatalı beslenme, hareketsizlik, sigara-alkol, stres gibi etkenlerin sonucu olarak ortaya çıkması mümkündür. Doğru beslenme, düzenli egzersiz, sigarayı bırakma ile kolesterolü düşmesi de bunun bir kanıtıdır.
YEDİ: Diyelim ki aterosklerozun sebebi kolesterol yüksekliğidir. Peki, o zaman ne oldu da insanların karaciğerleri durduk yere fazla kolesterol yapmaya başladı? Kolesterol sentezinin artmasına yol açacak genetik bir değişiklik kalp-damar hastalıklarındaki artışın olduğu sürede meydana gelemez.
SEKİZ: Ayrıca biyolog Mevlüt Durmuş’ un “kolesterol yüksekliğinin fazla yapımdan değil kolesterolün kanda birikmesinden kaynaklandığını” iddia eden teorisini de çok mantıklı buluyorum. Bu ayrıca tartışılması gereken bir konudur.
Statinler nasıl etki ediyor?
Statinler HMG-CoA redüktaz enzimini engelleyerek etki ederler. Bu sayede sadece kolesterol sentezi değil hücre biyolojisi ve insan fizyolojisinde çok önemli rolleri olan koenzim Q10, heme-A ve izoprenil proteinlerin yapımı da etkilenir.
Ayrıca kolesterol bir son ürün değildir; seks hormonları (östrojen, testosteron), kortikosteroitler, D vitamini ve safra asitleri gibi sağlıklı hayatın olmazsa olmaz pek çok ürünü de kolesterolden yapılır.
Kolesterol hücre duvarının, beyin ve sinir sisteminin çok önemli bir yapıtaşıdır.
Netice şudur ki bir kimseye statin vermekle sadece kolesterol yapımı engellemekle kalınmaz, “sağlıklı çalışan bir sistemin temel ayarları ile de oynamış olunur.”
Statinlerin aksi tesirleri gizleniyor
Statinlerin bilinen ama ısrarla gizlenen çok önemli aksi tesirlerini gözden kaçırmamak gerekir.
FDA, 20 seneden fazla zamandır 10 milyonlarca insan tarafından kullanılan statinlerin diyabet ve hafıza kaybı yaptıkları uyarısını daha geçen sene kabul etti.
Kim bilir kaç kişi bu ilaçlar yüzünden şeker hastası oldu veya hafıza kaybına uğradı?
Statinlerin yan etkileri için 1 sene evvel Pubmed’ de “statins side effects” yazdığınız zaman karşınıza 6.333 yayın çıkıyordu, bugünkü sayı 7.033’ dür.
Kolesterolün uzun vadedeki riskleri de (mesela kanser riski) dikkatle takip edilmelidir. Bunun için öyle birkaç değil, 30-40 senelik takipler gerekir.
Statinlerin etkisi abartılıyor
Statinlerin etkisi abartılıyor. Mesela, statinlerin etkinlikleri o kadar fazla çıktı ki ilaç almayanları riske atmamak için yarıda kesildi diye tanımlanan meşhur JÜPİTER çalışması hakkında “Kolesterol ilaçları bir işe yaramıyor” başlıklı yazımı okuyabilirsiniz (1).
Bu konuyu daha iyi anlamak için sitemdeki “Sayılar her zaman doğruyu söyler mi?” ve “İlaç araştırmalarında mutlak risk azalmasına bakılmalı” başlıklı yazılara da göz atmalısınız (2, 3).
Kolesterolü düşürmenin riskleri var
İlaç aksi tesirleri dışında kolesterolü çok düşürmenin sakıncalarını da iyi bilmek gerekir. Bu sadece yaşlılar değil genç hastalar için de çok önemlidir.
“Düşük kolesterol ölüm riskini artıyor” başlıklı yazım size fikir verebilir (4).
Kolesterolü normal olanlara neden ilaç veriliyor?
Aterosklerozu kolesterolle ilişkilendirdikten sonra kalkıp sekonder korunmada kolesterolleri düşük hastalara da statin vermek olacak iş değil.
Yok, eğer bunlarda statinlerin “anti-enflamatuar etkilerinden” faydalanıyoruz diyorsanız o zaman da “kolesterol yüksekliği bir hastalıktır; ateroskleroz ve kalp krizinin sebebi yüksek kolesteroldür” teorisi iflas eder.
Ateroskleroz nasıl önlenir ve tedavi edilebilir?
Aterosklerozun bir enflamasyon olduğunu bilip de onu sadece kolesterol düşürücü ilaçlarla tedavi etmeye kalkmak mantıklı bir yaklaşım değildir.
Bunun, gene bir enflamatuar hastalık olan astımı bir tek mediatörü bloke ederek tedaviye kalkışmaktan bir farkı yoktur.
Kalp-damar hastalıkları ve komplikasyonlarının önlenmesi için asıl yapılması gereken kolesterol düşürücü ilaç kullanmak değil kolesterolün yükselmesine sebep olan risk faktörlerini ortadan kaldırmaktır.
Bunlar varsa diyabet ve hipertansiyon tedavisi, fazla kiloların verilmesi, düzenli egzersiz, sigara ve alkolün terk edilmesi, trans ve sıvı bitkisel yağlar ile şekerin sıfırlanması, unlu gıdaların azaltılması ve stresten uzak kalmaktır.
Aterosklerozu ve komplikasyonlarını mantıklı tedavi etme yolları şunlar olabilir:
BİR: Kortizon, metotreksat gibi genel olarak enflamasyonu baskılayan ilaçlar
İKİ: Aterom plağında kanamaları ve yeni kan damarı oluşumunu önleyecek ilaçlar
ÜÇ: Aterom plağının daha sağlam olmasını sağlayacak bağ dokusu gelişimini artıracak ilaçlar
DÖRT: Plakta kalsiyum birikimini azaltacak ilaçlar
Gelelim neticeye
Tüm bunları bilip de kolesterol düşürücü ilaç içmek gerçekten büyük bir cesarettir.
İçenlerin tümüne de “üstün cesaret madalyası” verilmelidir.
KAYNAKLAR
2.http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2011/12/30/bir-tavsiye/sayilar-her-zaman-dogruyu-soyler-mi/
4. http://www.haberturk.com/blog/ahmet-rasim-kucukusta/704475-dusuk-kolesterol-olum-riskini-artiriyor