Kolesterol Hapları Zona Riskini de Artırıyor
Halk arasında kolesterol hapı olarak bilinen ve statin meftunları tarafından neredeyse hiçbir yan etkisi olmadığı ileri sürülen statin sınıfı ilaçların her gün yeni bir “olumsuzluğu” ortaya çıkıyor.
Clinical Infectious Diseases isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırmada zona riskinin statin kullananlarda kullanmayanlara oranla yüzde 13 yüksek olduğu tespit edildi.
Kanada’ nın Ontario şehrinde oturan 66 yaşın üzerindeki kişilerde 1997-2010 seneleri arasında statin kullanımıyla zona ensidansı arasındaki ilişki araştırıldı.
13 senelik sürede statin tedavisi alan 494 bin 651 kişi, statin almayan aynı sayıdaki kişiyle eşlendirildiğinde ilaç alanlarda zona riskinin yüzde 13.25 fazla olduğu belirlendi.
Başka bir ifadeyle, statin kullanan her 1000 kişinin senede 13.25’ inde kullanmayanların ise 11.70’ inde zona geliştiği görüldü.
Statin kullananlar arasında diyabeti olan alt grupta da zona riski beklenildiği gibi daha fazla (yüzde 18) bulundu.
Statinler zona riskini neden artırıyor?
Statinlerin zona riskini artırması aslında bu ilaçların etki mekanizmasını bilenler için hiç de şaşırtıcı bir sonuç değil.
Bu ilaçların kolesterol sentezini engellemek yanında “anti-enflamatuar” (enflamasyonu baskılayıcı) ve “immün-modülatör” (bağışıklığı değiştirici) gibi “pleiotropik” adıyla bilinen bir dizi başka etkileri de var.
Statinlerden faydalanan çok az sayıdaki kişi de zaten kalp krizi ve felçlerden kolesterolleri azaldığı için değil ilacın bu pleiotropik etkileri sayesinde korunmuş oluyorlar.
Kap krizi ve felçlerin sebebi olan damar sertliğinin (ateroskleroz) kanda kolesterol yüksekliği ile ilgisi yok; ateroskleroz mikropsuz bir enflamasyon.
Damar iç yüzeyi (endotel) hasara uğradığında bağışıklık sistemi buradaki zararı tamir için harekete geçiyor ve bu bölgede iltihap hücreleri ve içlerinde kolesterolün de olduğu kanda bulunan bazı maddeler burada toplanıyor.
Bu tamir olayı esasında “iyi niyetli” ama aşırıya kaçtığında damardaki enflamasyon onu daraltan bir plak hâline dönüşebiliyor; bu plağın yırtılması da pıhtılaşmayı uyararak damarın tıkanmasıyla yani kalp krizi ve felçle sonlanıyor.
Kolesterol düşüklüğü enfeksiyonlara zemin hazırlıyor
Statinler işte bu “haddini aşan enflamasyonu” baskılayarak etkili oluyor ama gelin görün ki bunun için “Aman ne güzel” demek çok doğru olmaz, çünkü bunun bir faturası var.
Elbette bu etkiler sayesinde damar duvarındaki enflamasyonun azalmasıyla damardaki darlık da hafifleyebiliyor ama bağışıklığın baskılanması tıpkı kortizon tedavisi sırasında olduğu gibi enfeksiyonlara da davetiye çıkarmış oluyor.
Statin kullananlarda da vücutta sesini çıkarmadan saklanan herpes zoster virüsünün uyanmasının yani zona hastalığının ortaya çıkmasının sebebi bağışıklığın baskılanması.
Gelelim neticeye
Statinlerin az sayıda hastada etkili olmasının kolesterol yapımının azalmasından değil bu pleiotropik etkilerle ilgili olduğu net olarak ortada ama kardiyoloji âlemi bu gerçeği itiraf etmek istemiyor.
“Evet, statinler pleiotropik etkileriyle koruyucu oluyor, kolesterol azalması ilacın yan etkisi” dedikleri anda hem senelerdir tıp camiasını uyuttukları kolesterol teorisi başlarına kaya gibi düşmüş hem de çok yakında piyasaya sürülmesini beklediğim PCSK-9 inhibitörleri şimdiden çöpe gitmiş olacak ki endüstri buna elbette izin vermez.
“Tarzan” işte bunun için zor durumda, daldan dala atlıyor ama kafa üstü düşmesi yakındır!
KAYNAK