KOAH Sadece Bir Akciğer Hastalığı Değildir
KOAH’ ın yakın zamanlara kadar adından da anlaşılabileceği gibi sadece akciğerleri ilgilendiren bir hastalık olduğu, ileri evrelerde sağ kalp yetersizliğine yol açtığı bilinirdi ama son senelerde yapılan araştırmalar ve elde edilen bilgiler KOAH’ ın akciğer dışı organları da ilgilendiren sistemik bir hastalık olduğunu ortaya koyuyor.
Bunun sebebinin ise sigaranın yol açtığı enflamasyonun, hava yolları ve akciğer dokusu ile sınırlı olmaması olduğu düşünülüyor.
KOAH’ lılarda akciğerlerdeki enflamasyonu oluşturan lökositler, CRP, fibrinojen ve çeşitli sitokinler sistemik kan dolaşımında da artmıştır ve dolayısıyla bu enflamasyonun vücudun akciğerlerden uzak diğer organlarını da etkilemesi söz konusudur.
İşte KOAH’ ın kilo kaybı, iskelet kasları zayıflığı, hipertansiyon, koroner arter hastalıkları, diyabet, kanserler, depresyon, osteoporoz, beyin faaliyetlerinde azalma, uyku bozuklukları, seksüel fonksiyonlarda azalma… gibi birçok akciğer dışı hastalıkla birlikte bulunması bu sistemik enflamasyonla açıklanıyor.
KOAH’ lıların akıbetlerinden akciğerlerdeki fonksiyon bozukluğunun ağırlığı kadar KOAH ile birlikte bulunan bu hastalıklar da sorumludur. KOAH’ lıların çoğunun akciğer hastalığından değil, kanser veya kalp-damar hastalıkları yüzünden öldükleri biliniyor.
KOAH, kronik sistemik enflamatuar sendrom adı verilen tablonun bir parçası şeklinde değerlendiriliyor.
Bu grupta KOAH’ tan başka hipertansiyon, koroner damar darlığı, kronik kalp yetersizliği gibi kalp-damar hastalıkları, kanser, diyabet… gibi hastalıklar da bulunuyor.
Günümüzde 65 yaşın üzerindeki kişilerin aşağı yukarı yarısında bu kronik hastalıklardan en az üçü, beşte birinde ise dördü veya beşi vardır. Dünya nüfusu yaşlandıkça da önümüzdeki 20-30 yıl içinde bu hastalıklarda müthiş bir artma kaçınılmaz görünüyor.
KOAH’ ın diğer hastalıklarla beraber olmasının önemi nedir?
KOAH’ lılarda kalp krizi, koroner damar hastalığı, osteoporoz, solunum yolları enfeksiyonları, kemik kırıkları, depresyon, diyabet, uyku hastalıkları, anemi ve glokom riski yüksektir.
Bu kronik hastalıklar beraber gelişmektedir. Mesela, KOAH’ lıların yüzde 20’ den fazlasında kronik kalp yetersizliği, yüzde 50 kadarında metabolik sendromun elamanlarından en az biri, yüzde 70’ inde kortizon kullanımı, hareket azlığı gibi risk faktörlerinden bağımsız osteoporoz vardır.
Diğer taraftan da kronik kalp yetersizliği, hastaların yüzde 50’ den fazlasında hipertansiyon, koroner ve periferik damar hastalıkları, yüzde 20-30’ unda da diyabet ve anemi ile birliktedir. Tip 2 diyabeti olanların yüzde 70-80’ inde hipertansiyon, obezite ve koroner damar hastalığı bulunur.
Bu kronik hastalıkların ortak tarafı sigara, lipit yüksekliği, obezite ve hipertansiyon gibi risk faktörlerinin sebep olduğu enflamasyondur.
Bu kronik sistemik enflamatuar sendromun en iyi göstergesi de kısaca CRP adıyla biline C-reaktif proteindir; CRP bu hastalıkların tümünde artmıştır.
Bu bilgilerin tedavi bakımından büyük önemi olabilir. Bu kronik hastalıkların ortak bulgusu sistemik enflamasyon olduğuna göre, tedavi de bu enflamasyona yönelik olabilir ve enflamasyonu baskılayıcı ilaçlarla bu hastalıkların tümünün aynı anda tedavi edilmesi mümkün olabilir. Bunun kanıtları da ortaya çıkmaya başlamıştır.
Mesela, bir araştırmada KOAH’ lı hastalarda sprey kortizonun kesilmesi kanda CRP’ yi yüzde 30 oranında artırdığı ama tedaviye tekrar başlandıktan iki hafta sonra CRP’ nin yüzde 50 oranında azaldığı ortaya konmuştur.
Yine başka bir çalışmada ise sprey kortizonla tedavi edilen hafif-orta KOAH’ lılarda kalple ilgili olaylarda plaseboya göre anlamlı azalma olduğu belirlenmiştir.
Bu sistemik enflamasyonun tedavisi bakımdan statinler olarak bilinen ilaçların büyük önemi olabileceği gibi, halen denenmekte olan fosfodiesteraz 4 inhibitörü (PDE4) ilaçların enflamasyon üzerine daha doğrudan etkileri olması da mümkün görünmekte ve araştırmalar devam etmektedir.