26 Kas
Yıllar önceye dayanan bir teraneydi. Adının başlarında “sosyal” kelimesi olan bir taifenin akıl hocaları, basın danışmanları, televizyon yapımcıları her fırsatta “malum zihniyet kızları okula vermiyor” diye avaz avaz bağırıyordu üst perdeden.
Hâlbuki bizim oralarda iş tam tersineydi. Erkeler ortaokula kadar okutulur, çok başarılı ise devam eder, vasat veya zayıf ise para kazanması için balıkçılık yapmak için gurbete gönderilirdi. Kızları ise “El eline bakmasın” derlerdi ve okula devam ettirirlerdi.
Pek bu kızlar nerde okula verilmezdi? Batı bölgelerimizde mi? Ege veya Akdeniz de mi? Bu durum olsa olsa belki doğu bölgelerimizde görünebilirdi. Halbuki o yerlerde erkek çocukların da okula verilmedi vaki idi. Sen gel önünde sosyal yazan taifeye bunu anlat. Durumdan vazife çıkarıp “Gördünüz mü kızları okula değil kocaya veriliyor” diye bangır bangır bağırırlar, ardından da geri kalmışlığımızın bütün sebepleri bu meselenin üzerine yıkarlardı.
Malum kişiler bununla da kalmaz sanki kimse okula gitmiyormuş gibi “Herkes okumalı” gibi hamasi nutuklar atardı. Benim dedem doğum tarihi itibariyle cumhuriyet öncesi doğmuştu ve okuryazardı. Babam ise 40’ yıllarda doğdu ve o nesil ülkede okuyacak okul bulamadığından cahil kaldı. Bu cehaletin ana sebeplerinden en mühimi ülkenin her yerinde yeni tedrisata göre eğitim verecek müesseselerin azlığı idi. Okuyamayanlar arasında her erkek hem de kızlar vardı. Ancak “Kızlar okula verilmiyor” naraları ortalığı kasıp kavuruyordu.
Seneler geçti. Her yer okullaştı. Hatta ihtiyaç fazlası öğretmenlerimiz bile oldu. Atanmak için sırasını bekliyor. Vatandaşlar ne yapıp edip çocuklarını okuttu. O da ne? Bir sürü çoban çocuğu, köylü çocuğu, işçi çocuğu üniversiteye girmez mi? Bak sen işe! Bir de bunarlın çoğu dindar. Ne olacak şimdi?
Kolayı vardı. Adının başında sosyal olan zümrenin toplum mühendisleri yeni projeyi sahneye koydular. Bağırma ameliyesine devam ederek “ …Hortladıııı!” diye yer gök inledi. Bu kadar kişi nerden çıktı? “ Biz herkes okusun derken liseyi bitiriri evinde oturur sanıyorduk” diye mırıldanmalar oldu. Çünkü okula giderken malum kılık kıyafet yönetmeliğine uyulacak, namaz vakitleri mesai saatlerine gelecek sonra evelerinin yolunu tutacaklardı. Evdeki hesap çarşıya uymuyordu işte. Onlar hizmetçilik yapan kızlar liseden sonra ojeli, rujlu asli işlerine devam edeceklerini, erkelerin jöleli saçlarla koyun güdeceklerini sanıyorlardı. Olmadı.
Olmayınca olmuyordu işte. Hatta bazı muhafazakar bakanlar zamanında “Ana-kız” okula projeleri sahnelendi. Niye baba-oğul değilse? Maksat birilerine “Bakın; biz de kız çocuklarının okumasından yanayız” mesajını vermeye çalışıyordu. Öyle veya böyle günümüzde üniversiteler de “Masum Anadolu’nun saf çocukları” eğitim görüyordu. Çoğu içindeki asil özü devam ettiriyordu. Laiklik “ilke” olmaktan çıkarılıp “din” olmaya benzer açıklamalara doğru gidiyordu. Her şey herkesin okula gitmesiyle değişti.
Hortlayan o şey ne ise onunla bir türlü müşerref de olamadık. Acaba diyorum dün avaz avaz “Malum zihniyet kızları okula vermedi” diye nara atanlar bu gün de “…Hortladı!” diye hançerelerini yırtarken şöyle dedikleri de oluyor mu: “Keşke ‘kızları okutmayın’ diye bağırıp durmasaydık.”
Biraz daha düşünün bir yol daha bulursunuz belki. Şimdi de “Erkekler okumasın” kampanyası düzenleyin. Belki işe yarar. Anacak hortlayan şey ne ise onu bir açıklayın bu millete. Ama içinde “darbe” kelimesi olmadan nitekim…
Etiketler : eğtim, kızlar, okul