Kızarmış Tuzlu Ekmek!
Anne sütünden kesildiğimiz andan itibaren, ekmek hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olur. Hele ki; fırından taze çıkmış, sıcacık ekmeklere hiç kimse hayır diyemez. Son zamanlarda da fırınlarda çeşit çeşit ekmeler çıkmakta, hatta öyle bir durumdayız ki; camlarında organik ekmek var diye yazan, satan fırınlar var.
Seçenek ne kadar çok olursa olsun ekmeğin en güzeli normal olanı yani; alıştığımız tuzlu ve kızarmış… Normal ekmeğin tadı, verdiği hazzı, mutluluğu ne yazık ki diğer ekmekler vermiyor.
İşte hayatta, tuzlu kızarmış ekmek gibidir…
Ekmek ; hayatımız, tuzu; yaşanılan sıkıntılar ve acılar, kızarması ise; olgunlaşmamız…
Hayatımızda her şey dört dörtlük olmaz. Hepimiz bir şekilde sınanırız. Sıkıntılarımız, dertlerimiz, hastalıklarımız da hayatımızın tuzudur. Çoğumuz bu sıkıntılardan kurtulmak için farklı seçenekler deneriz. Farklı şeyler yapmaya çalışırız. Tıpkı ekmeğin kepeklisini, haşhaşlısını vs seçmek gibi…
Bazen de her şeyin dört dörtlük olduğunu zannederiz. Zengin, iş güç sahibi, evli ve çocuklu, sağlıklı gibi… Düşünün bir kere böyle bir hayattan zevk alınır mı? Tuzsuz ekmeğin tadı olur mu? Bazıları doğuştan şanslıdır yani tuzsuz ekmeği yemek durumundadırlar fakat hayattan hiç zevk almazlar, haz duymaz, mutlu olamazlar.
Kısaca hayat sıkıntılarıyla dertleriyle yaşanır. Yaşanılan sıkıntılara, üzüntülere göğüs germek, onlarla yüzleşmek ve üstesinden gelmek hayattan tat almamızı sağlar. Olgunlaştırır güzelleştirir. Ekmeğin kızarması gibi… Hayatı yaşanılır hale getirir.
Hepimiz bir kere geliyoruz dünyaya. Sıkıntılar, elemler, kederler hep bizler için tıpkı sayamayacağım güzellikler gibi. Nasıl güzelliklerden şikayet etmiyorsak, sıkıntılardan da şikayet etmememiz gerekiyor. Onları kabullenmeli, yüzleşmeli ve üstesinden gelmek için çaba göstermeliyiz. Hayatı sevmeli onu her şeyi ile kabul etmeliyiz. Çünkü tekrar dünyaya gelme gibi bir şansımız yok.