Kıymetini Bilmek
Son zamanlarda kıymet bilenlerin azaldığını görmek herkesi olduğu kadar beni de çok üzüyor. Bu nedenle bugünkü yazıma kıssadan hisse kabilinden bir anlatı ile başlayacağım:
Bir bilge yetiştirmekte olduğu öğrencisinin eline parlak ve gizemli bir nesne verip şöyle der:
-Oğlum, bunu al esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, En son da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece ne fiyat verdiklerini ve bu nesne için ne dediklerini öğren. Sonra gel, bana anlat. Öğrenci; esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkânına girer ve “Şunu kaça alırsınız?” diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir, sonra da “Buna bir lira veririm, bizim çocuk oynasın.” der. İkinci uğrak yeri bir manifaturacıdır. O da nesneye göz ucuyla bakar ve “Beş lira vereyim.” der. Üçüncü olarak bir semerciye gider:
-Semerlere iyi süs olur. Bundan ‘kaş’ dediğimiz süslerden yaparım, sana helalinden on lira veririm. Son olarak kuyumcuya gider.
Kuyumcu;
-Buna kaç lira istiyorsun?
Öğrenci sorar:
-Siz ne veriyorsunuz?
Kuyumcu:
-Ne istiyorsan veririm.
Öğrenci:
-Hayır, veremem. Sadece fiyatını öğrenmek istiyorum.
Kuyumcu yalvarmaya başlar: - Ne olur bunu bana satın, dükkânımı, evimi, arsalarımı, tüm servetimi, veririm; hatta üstüne de para bulayım yeter ki ek para bulmam için biraz zaman verin ve bunu lütfen bana satın! - Size satamam çünkü satmaya yetkim yok. Bu nesne bana emanet olarak verildi.
Öğrenci; kuyumcuya durumu anlatıp ayrılır oradan. Kafası karma karışıktır. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak bir lira veren bakkal; diğer tarafta her şeyini vermeye hazır olan hatta yalvaran bir kuyumcu… Bilge hocasının yanına dönen öğrenci;
- Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık! Bilge:
-Elindeki o parlak nesne çok değerli bir mücevherdir Bir varlığın kıymetini ancak onun değerini bilenler anlarlar ve o varlık ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.
İşte siz ne kadar donanımlı, kültürlü, üstün meziyetlere sahip olursanız olun, hayatınız boyunca karşınıza sizin değerinizi fark etmeyecek insanlar çıkabilir. O insanların sizi küçümser bakışlarla süzmeleri özünüzdeki güzelliği göremeyecek kadar gönül gözlerinin kapalı olduğunun göstergesidir.
Toplumda insanı kıyafetine göre karşılarlar, konuşmasına göre uğurlarlar. Bana göre dış görünüş sadece ambalajdır ve çoğu zaman aldatıcı olabilir. Çok uyduruk bir nesneyi şık bir ambalaj içinde sunduğunuzda hediyeyi verdiğiniz kişinin gözleri parlar. Çok kıymetli bir hediyeyi gazete kâğıdına sarıp verirseniz aynı kişi yüzünü kırıştırarak hediyenizi kabul edecektir ama gazete kâğıdına sarılmış bir çift altın bilezik bir anda onun gözlerini kamaştıracaktır. Oysa parlak ve süslü bir ambalaj içinden gereksiz bir armağan çıktığını görünce hayal kırıklığı yaşayacaktır. Az önceki olay tersine akacaktır.
İlk etapta sizi tanımayanlar için sıradan görünebilirsiniz ama eminim sizi tanıdıkça önyargılarına veda edeceklerdir. Değerinizin bilinmediği zamanlarda üzülmeyin. Unutmayın ki “Altının kıymetini sarraf bilir.” atasözü boşuna söylenmemiştir. Saygılarımla…
Harika UFUK
ADANA
5 Eylül 2014
Saat: 19.40