Kısırlaştırılan “DÜNYA”
Daha önceki bir yazımda; 5 Mayıs 2009 tarihinde, dünyanın en zengin kişilerinin, New York’ta-Rockefeller Üniversitesi’nde, gizlice toplandığını ve tehdit olarak kabul ettikleri ‘Dünya nüfus artışı’ için, sınırlama tedbirlerini planladıklarını aktarmıştım.
Bu kişiler; Bill Gates/David Rockefeller/Ted Turner/Oprah Winfrey/Oryan Buffett/George Soros ve Michael Blomberg idi. (Çoğu Yahudi asıllıdır.) Kendilerini, ‘alternatif Dünya Hükümeti’ olarak görmektedirler.
Şimdi, medyada Buffett-Gates tarafından koordine edilen, ‘Bağış Sözü’ kampanyasına katılanlara övgüler düzülmektedir. Neymiş? ABD’li milyarderler, servetlerinin en az yarısını bağışlama sözü vereceklermiş? Şu ana kadar, söz verenlerin sayısı 57’ye ulaşmış.
Asıl amaç nedir? Tehlike olarak gördükleri milletleri kısırlaştırmak. Bu arada, (Melinda-Bill Gates Vakfı’nın yaptığı gibi) misyonerlik faaliyetlerine kaynak sağlamak. Dünya politikasını, İllüminati’nin hedefleri doğrultusunda dizayn etmek. Sömürü düzenlerini, hakimiyetlerini ilelebet sürdürmek.
1-Bunlar, İngiliz papazı Malthus’un, ‘nüfusun geometrik, yiyecek arzının aritmetik arttığını savunan’ hatalı teorisini baz almaktadırlar. Ve bunun lokomotifliğini Rockefeller ailesi yapmaktadır.
2-Bu aile, Hitler’e de en büyük desteği vermiş; İsrail’e göçü sağlamak için, soykırımı gündeme getirmiştir.
3-Soy Arıtım Derneği/Sosyal Hijyen ve Doğum Kontrol Bürosu/Nüfus Konseyi/Uluslararası Planlı Aile Federasyonu vb. tüm kuruluşlar, bu ailenin ürünüdür. Bunlar, ABD istihbarat birimleri dahil tüm kurumları kullanabilirler. Nitekim, Barış için Gıda (P.L.480) Programına, iki şart koydurmuşlardır: Nüfus Planlaması ve ABD yatırımcılarına kapıların açılması.
(Bunların Türkiye’deki temsilcileri de Koç ailesidir.)
Bu kötü niyetli çalışmaların başarıya ulaşması için, her türlü yol denenmektedir. Özellikle kısırlaştırma çalışmaları, artan bir tempoda yürütülmektedir. Şöyle ki;
a)Aile Planlaması maskesi ile doğumlar engellenmektedir.
b)Kürtaj/Doğum kontrol hapları/sayısı 60 bini aşan katkı maddesi/aşılar (domuz gribi aşısı dahil)/kısırlaştırıcı ürünler (başta soya ve mısır olmak üzere, GDO’lu mahsuller)/kısırlaştırıcı etkisi olan ilaçlar/bazı kadın pedleri/prezervatif dağıtımı/dar pantolonlar/dizüstü bilgisayarları/cep telefonları/baz istasyonları/obezitenin yaygınlaşması/parfümler/tarım kimyasalları/RF cihazlar/kapılardaki kontrol cihazları/mikrodalgalar ve elektromanyetik dalgalar yayan ev araçları/fazla abartılı kolestrol tehdidi ile, spermi en fazla besleyen tereyağ ve yumurta gibi gıdaların yasaklanması/alkol ve keyif verici maddeler/sudaki atıklar, ilaç-kozmetik vb. atıkları, ağır metaller/sorumsuz besicilerin kullandığı Ralgro, Synovex vb. ilaçlar/çevreye en çok zarar veren plastik çeşidi, PVC’nin yaygınlaşması/Çin malı oyuncaklar ve okul malzemeleri/katkılı pastörize sütler ve yoğurtlar/ vs. vs. say say bitmiyor.
c)Bu hain planın, en önemli hedeflerinin başında Türkiye gelmektedir. Ve maalesef başarılı da olmuşlarıdır. ( İhanet, Marshall Planı gereği yapılan gıda yardımları ile başlamıştır.)
-Hacettepe Üniversitesi’nin yaptığı, ‘Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre; genç ve dinamik nüfusumuz azalmaktadır, doğurganlık düzeyi düşmektedir, yaşlı nüfus artmaktadır. Evlenme yaşı yükselmektedir. Hane halkı büyüklüğü azalmaktadır. (Bu arada, Kürt nüfusu ise hızla artmaktadır. Birkaç hanımla, düzine ile çocuk yapılmaktadır.)
-Bir başka araştırmaya göre de, Türkiye’de 1975 yılında yüzde 2 olan kısırlık oranı, 2004’te yüzde 10’a, 2009’da yüzde 25’e ulaşmıştır. (Sperm sayısı da, 125 milyondan 20-25 milyonlara inmiştir.) Bu bir faciadır.
-Ortalama 2,2 çocuktan az doğum, Türkiye nüfusunun gittikçe yaşlanması ve AB gibi azalması demektir. (Bu durumda, Sn. Başbakan’ın 3 çocuk tavsiyesi, bir zarureti ifade etmektedir.)
-İran (Müslümanlığın savunucusu olduğunu iddia eden) mollalar sayesinde, nüfus artışını, yüzde 4’ten yüzde 1’e düşürmüştür. (Tayland’ta bu oran yüzde 0,8’dir.) İran, erkeklerin kısırlaştırılmasını resmen kabul eden ilk Müslüman ülkedir.
Ama ne gariptir ki; Papa devamlı olarak, Hıristiyan dünyasına, ‘çok çocuk yapmayı’ emretmektedir.
Lütfen uyanık olalım.
