Kısa ve Öz…
Herkesin derdi kendine göre büyüktür...
Yerinde kullanılmış ve doğru bir sözdür.
Yaşadığımız sıkıntıları, rahatsızlıkları sadece biz yaşıyormuş gibi
bir havaya giriyoruz. O anlarda bizden dertlisi, bizden sıkıntılısı yok gibi geliyor. Olumsuzluklardan olumsuzluklar üretiyoruz.
Oysaki yaşadıklarımız çok normal şeyler. İnsanoğluyuz ve başımıza her an herşey gelebilir. Er veya geç herşey bir çözüme ulaşır. Bunun için zamana ihtiyacımız vardır. Haliylede sabretmeye... Götürüsü kesinlikle olacaktır ve ne kadar kabul etmek de zorlansak da bunlar bizi biz yapan değerlerdir.
Fakat dikkatimi çeken başka bir şey var. Bazılarımız ufak bir sıkıntımızda, derdimizde ya da rahatsızlandığımızda; karaları bağlıyor, isyan ediyor, hayattan kopuk bir şekilde yaşamaya başlıyoruz.
Herkesin derdi kendine göre büyüktür dedik ama bizden daha kötü durumda olan insanları da görmemiz, halimize şükür etmemiz ve ders almamız gerekiyor. Peki bunu yapa biliyor muyuz? Çok azımız...
Bizlere göre sıkınlatıları, dertleri, rahatsılıkları büyük olanlar ne yapıyor derseniz:
Hayata daha sıkı bağlanıyorlar. Zorlukları da olsa yaşadıkları her anın tadını çıkartmayı biliyorlar. Ufacık şeylerden mutlu oluyorlar. Yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen, hayatı ve insanları bizden daha çok seviyorlar. Bizlere göre daha eksik bir hayat yaşıyorlarmış gibi gözüksede hayatı bizden bir adım önde yaşıyorlar. Daha doğrusu hayatı ve yaşamayı bizlerden daha iyi biliyorlar.
Bizlerse kendi kendimizi acizleştirip, hayatı kendimize yaşanılmaz, çekilmez bir hale getiriyoruz. Negatif bireyler olup, çevremizde ki herkese negatif enerji veriyoruz.
Kendi olumsuzluklarımızda boğuluyoruz.
Biz yaşamayı, mutlu olmayı bilmiyoruz. Çünkü biz yaşadığımız her ne olursa olsun şükür etmeyi bilmiyoruz...
Biz neden yapamıyoruz???