Kısa Kısa – Kısıntı
Bir yandan bakınca Erdoğan'ın devre dışı bırakıldığına yorar gibi oluyorum durumları. Çünkü dünya basını çok dillendirmeye başladı yaptıklarını. Dünya dillemeye başlayınca... sanırım öyle olacak.
8 Haziran'da her ne olursa olsun; toplumsal dokunun büyük hasar aldığına şüphe yok.
Boş bir saatte okul dışına çıkıyoruz... Okula bakıyoruz... Bizim okul “özel” bir okul. Toplama merkezi. Türkiye'nin özeti bu, diyoruz, rahatlıkla. İçinde yaşayan,o an orada olanlar.. Türkiye'nin özeti bu.
Bu kadar çok yalancıyı, bu kadar çok sapkını, bu kadar çok hırsızı, bu kadar çok mağdur rolü yapanı, bu kadar çok ispiyoncuyu, bu kadar çok yalakayı; kendinden habersizi...vd. ben bir arada başka bir yerde görmedim. Yaygın şekilde vardıysa da bilemeyeceğim. Okula bakıyoruz...arkamızda zeytin ağaçları... en masumlar, öğrenciler, aslında.
Pek bir faydam olamadı bu okula. Elimden 100'e yakın öğrenci geçti... Meseleye meslekçi olarak baktığımda ise hepi topu 5-6 kişi yetiştirebildim. 5-6 teknisyen.
Meslekçi olmayan bir öğretmen vicdanını daha rahat tutabilir. Meslekçi olunca insan vicdan muhasebatı biraz zor oluyor...
Her sabah, acaba bu gün ne sorun çıkacak? diye gitmek bir iş yerine... Hangi veli, hangi öğretmen, hangi öğrenci, hangi diğer personel?.. Bir kibrit çaksam kim bilebilir ben mi yanarım onlar mı yanar derde kedere.
Akıl; tüketilen bir şey de olduğunu yeni anladım. Azıcık bir aklım kaldı. O da anca bana yeter. Kısayım aklımı, kısıntıya gideyim. İdareli kullanayım.