Kısa kısa – Hormonlu Zamanlar
Ana evde bağırıyor... Baba evde bağırıyor... oturup dizi izliyorlar; gerizekalı oyuncular, gerizekalı senaristleri gereği bağırıyorlar... Sabah oluyor... çocuk-lar sokağa çıkıyor...sabahtan akşama kadar bağırıyorlar... Çıkıp normal şekilde söyleyince anlamıyorlar. Ses tonu yükselince, ki maksat karşı balkonlarda oturan ana babalara mesajdır, hoşlarına gidiyor; gidiyorlar üç metre öteye; bu sefer de orada bağırıyorlar.
Anne denen şeyin eğitimi gerçekten önemli. Apartmanlar arttı. Daha önce yazmıştım; sosyolojik yapının önemli bir parçasıdır apartmanlar; apartmanlarda yığılan, insanlara gerçekten uyumlulaştırma eğitimi gerekiyor. Kırsalda yatay alışkınlı insanlar, çok katlı yapılarda dikey alışkınlığa geçmekte zorlanıyor.
Olay aslında görgü kurallarına da tabii ki gidiyor. Kişisel sınırlar, dolayısıyla görgü kuralları bilinmeyince.. çok iddialı olacak fakat; bu ülke de hiçbir şey gelişmez. Sınırı görmeyen kendini de, elbette karşısındakini de görmez. Görmeyince onun fikrini de görmezsin... kendin gibi, ki artık kendin her neysen, gibi görmeye başlarsın.
***
Arada bir domates alıyorum. Kan yapıyor. Kana faydalı. Salkım domates. Bugün şöyle bir atıştırmak için bir domatesi dilimledim... bir baktım ki ne görem! İlkin anlamadım... yeşil bir şeyler vardı... çimlenmiş gibi sanki içindeki tohumlardan 4-5 tanesi. İlk defa, bir domatesin içinde çimlenmiş tohum gördüm...
Yani bu “hızlı olgunlaştırıcılar” kullanılan sebze, meyve, hayvansal gıdalar... derken, bir zaman sonra normal sayısında olan organlarımız da değişip, sayıları artmaya başlar mı acaba? Çift burun fena olmazdı. 8-9 el-kol. Neydi o Hindu tanrısı mıydı, neydi. Kulak içinde bir göz. Çift beyin.
Çift beyin. Çift çekirdekli beyin. Veya 8 çekirdekli.
***
Şimdiye kadar edindiğim kiracılık tecrübelerimi, teknik becerilerimle de birleştirerek teknolojik ürünler-sistemler üretmeye yönlendireceğim.
Akıllı ev deyince, insanların aklına klasik şeyler gelir. Benim aklıma başka şeyler de geldi. Köpek sesi. Erotik sesler. Ve insanların duyma eşiğine denk gelen sesler-frekanslar. Veya, duyma eşiği frekansı dışında da birtakım frekanslar var; insanı huzursuz eden frekanslar..
Buna benzer şeyleri üreten bir bilgisayar sistemi. Çok da zor bir şey değil. Kimi zaman sensörler yardımıyla, kimi zaman raslantısal (random), kimi zaman da el-denetimli şekilde çalışacak bir sistem.
Hatta cam kıran, koca binaları bile sallayabilen frekanslar üretilebilir. Yani sonuçta nedir maksat? Yeni çıkacağım evde, dolayımdaki gürültü unsurlarını minimuma indirmek. Sisteme Gon-shu Savar diyeceğim. Klasik akıllı ev sistemim de olursa ona da dahil edilebilir.
Bazen, düşünmeden edemiyorum; bu, teknoloji, bilim falan dediğimiz şeyler, sırf orospu çocuklarından kaçmak için yollar arayan kişilerin başka bir dünya yaratmak için kaçtığı yerlerde ürettikleri bir şey olmasın sakın?..