content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 Ağu

Kısa Kısa – Didim’de Emlakçı Cinayetleri

Kuvvetli yağışlar bekliyoruz. Umarım tez zamanda gelir. Kaç gündür şurada doğru dürüst bir bulut bile görmedim. Bazen akşamları görünüyor üç beş parça bulut fakat sonra kayboluyor. Serin bir yer hayal ediyorum ben de. Hiç durmadan 10 gün yağmur yağsın mesela. Yüz Yıllık Yalnızlık adlı romanda baya bir gün hatta yıllarcaydı sanırım yağmur yağıyordu. Öyle olsa yani. Her şey silinse. Yıllarca değil de şöyle bir 1 yıl her gün hiç durmadan yağmur yağsa tuhaf şeyler de olur hiç aklımıza gelmeyecek. Ne olur mesela? İnsanların hafızaları bile silinir.

Süreyi daha da artırabilsek genlerimiz bile değişir. Kafalar şemsiye gibi evrimleşiyormuş.

Yıllardır bir evrim tartışmasıdır, gidiyor. Fakat son yıllarda islamcılar dediğim yere gelir gibi oldular. Tanrı ol dediğinde yaratılan her şeyin pat diye, bir filmdeki sihirbazın pat diye bir şey ortaya çıkarması gibi, ortaya çıkmasının çok da pat diye olması gerekmiyor'a vardı birçok islamcı.
Yani şöyle doğaya baktığımızda, işleyen bir döngü- süreç var.. Bunlar bizim zaman algılarımız yardımıyla yavaştan oluyormuş gibi ilerliyor. Sanırım, öyleyse dediler, Tanrıdır ki o illa bir filmdeki sihirbaz gibi olması gerekmiyor. Tanrı yoktan var edebilir fakat illa pat diye yaratacak diye bir şey yok. Pat pat pat... olur mu zaten.

Evrimcilerin islamcıları bu yöne kaydırabilmelerindeki en önemli etken, tanrının dünyayı-alemi 6-7 günde yaratması mitos'unu kullanmaları. Öyle ya! Madem evrim-gelişim yok, bakın-pat algısı değişiyor, neden 6-7 gün? Öyleyse yaratılan dünyanın içindeki/üstündeki her canlı da belli bir zaman aralığında geliştirilmiş/evrimleştirilmiş... olabilir'e geldiler islamcılar.

Doğal genetik aksaklıklar veya nükleer kazalardan sonraki gen değişimleri de aslında evrim denen şeye bir destektir.

Çocukken- 10-11 yaşlarımda, ilginç sorular gelirdi aklıma. Mesela, derdim ki: tanrının her şeye gücü yetiyorsa...öyleyse fiziki olarak bir insanın bedeninde de kendi gücünü toplasa, yani bir insana çevirse kendini (ki çevirevilir...) öyleyse, geldiği-olduğu yerde kim kalır geriye?..

gibi bir soru.

Sonra kendimce cevap verdim: niye yapsın ki böyle bir şeyi?

***

E, olacağı bu. Son 4-5 ayda 7 emlakçı öldürüldü. Yani çok da dedektif gibi olmaya filan gerek yok, neden öldürüldüler acaba? Diye. Ona kazık buna kazık.. İşte! En son kazığı size atarlar böyle. Failler bulunamadı. Tek bir katilin olabileceğine ilişkin bir ipucu da yok sanırım. Böyle giderse, yani buradaki emlak piyasası, herkes bir gün emlakçı olacak; ve sonra kimse birbirine bir şey satamayacak.

Neyse. Bu cinayetlerden özellikle 2'si çok ilginç. Ölü emlakçılar, boş evlerde kafaları davlumbaza sokulmuş -ayakta- halde bulunmuşlar. Diğerleri de öyle olsaydı, topyekun hepsine Davlumbaz Cinayetleri diyebilirdik. Veya, ne bileyim, duşakabinde öldürülmüş olsalardı, duşeemlakçı cinayetleri diyebilirdik.

Hiçbirini tanımadığım için rahmet de dilemiyorum. Hani bir de derler ya; ölen mi öldüren mi? diye.

***

Başka bir eve çıkmaya karar verdim. Mesela kitap alıyorsun; yazarlara imzalatmışsın ki bu ayrı bir okuma isteği uyandırıyor kişide. Fakat gel gör ki şu vahşi komşulardan bir kurtulamadım.

Bir ev hayal ediyorum. En üst katta. Hayvan gibi ürememiş insanlardan olsun komşularım. Evimin bir de terası olsun.

Yani şöyle kürt ve türk olmayan, ingiliz komşularım filan olsun.

Sürekli bağırıyorlar...4 gün önceki bir olay ev değiştirme isteğimi perçinledi. Bir komşu kadın bana dil attı. Hı, hı, hayal görüyorum tabii...

Korkunç komşular.. ve korkunç çocukları... sürekli bağırıyorlar, sürekli bir yerlere giriyorlar...

***

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank